
Michal Admoni, tıbbı bir geçmişten sonra sakat kalmasının ardından, hayatında çok fazla acı ve zorluk çekti. Yazmak onun sığınağı, kendini gerçekleştirme aracı ve çektiği acısına çare oldu. İç görülerini ve sevgisini başkalarıyla paylaştı. Hem okuyucularıyla hem de sohbet yoluyla cesaret ve teselli bulmak için verandasına gelen Kfar Aza'daki komşularıyla yaşamını paylaştı. 7 Ekim’de, üçüncü kitabını yazmayı bitirmesinden hemen önce oğlu Guy ile birlikte öldürüldü.
''Elimize dağıtılan kartlardan sorumlu değiliz, ancak onları nasıl oynayacağımızı seçebiliriz ve nasıl oynamaya karar verirsek, hayatlarımız da ona göre şekillenecek. Hayatım bir tsunaminin ortasındaki bir balıkçı teknesi gibi savruldu. Parçalandı ve ben onu kendime mükemmel uyacak şekilde yeniden bir araya getirdim. Basit değildi ve bir gecede olmadı. Nereye gitmek istediğimi anlamam, içimdeki iyimserliği ve gücü ifade etmem ve başkalarına cesaretle ilerlemeleri için güç vermem dört yılımı aldı.''
Merhume Michal Admoni bu sözleri yazdığında hayatının bu kadar acımasız bir şekilde sona ereceğinin farkında değildi.Ancak yazdıkları basite indirgenecek sözler de değildi.Michal,' yaralandıktan ve engelli olduktan sonra bile hayatı tamamen kucakladı.Hayallerini gerçekleştirdi,hayatını ele geçirmek için ve benzer durumlardaki diğer kişilerin engellilik ve acının zorluklarıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak için elinden gelen her şeyi yaptı.Bunu kitapları,verdiği dersler,başkalarına sağladığı yardımlar ve hatta evindeki ''Terapi Verandası'nda'' (kendi deyimiyle) yaptı.Burada Kfar Aza sakinleri onunla diledikleri her şey için konuşmak için gelir,bir kucaklama veya sıcak,sevgi dolu bir tavsiye alırlardı.Michal'in dul eşi Doron Admani,''krizlerden yükselen bir aileyiz,her zaman ışığı sadece teoride değil,gerçek bir şekilde ararız''diyor.''Michal'in de isteyeceği şeyin bu olduğunu biliyorum.''
Michal 5 Mayıs 1966'da Kibbutz Bet Keshet'de doğdu. Beş yaşındayken ailesiyle birlikte Ein Vered'e taşındı.IDF'de bir Nahal grubunun (Nahal-topluluk inşaası ve askeri hizmeti birleştiren özel bir IDF programı) parçası olarak görev yaptı ve daha sonra Gazze'nin üç mil doğusundaki Kibbutz Kfar Aza'nın eğitim sisteminde çalıştı. Doron’la orada tanıştı. Bu Doron'un ikinci evliliğiydi ve birlikte dört çocuk yetiştirdiler, ikisi önceki evliliğinden, ikisi de birlikte sahip oldukları.
7 Ekim'den çok önce,Michal hayatını değiştiren zorluklar ve acılarla karşı karşıyaydı:''20 yıl önce Michal'in yanlış giden tıbbi bir tedavisi vardı.Yaralı ve engelli kaldı,her gün dayanılmaz ağrılar çekiyordu Loewenstein Hastanesi'nde altı ay rehabilitasyon gördü.Orada geçirdiği yarım yılın ardından ona 'hadi eve gidelim'dedim''Kfar Aza'daki evlerine döndüler ve rehabilitasyonuna orada devam ettiler,Michal'e yardımcı olmak için ortopedik cihazlar taktılar.O ise asla pes etmedi.İlk başta tekerlekli sandalye kullandı ve daha sonra koltuk değneklerine geçti. ''Her şeyi yaptık''diye anlatıyor Doron. O andan itibaren hayatını Michal'in rehabilitasyonuna adadı ve tüm ailenin yardımıyla bunu başardı.''Yavaş yavaş her şeyi nasıl yapacağını öğrendi ve rehabilitasyonu için çok uğraştı. Yaklaşık bir yıl sonra, sağlığı tekrar bozuldu ve akciğer embolisi geçirdi. Üç gün boyunca klinik olarak ölü kaldı ama bunu da atlattı. Her kriz ailemizi güçlendirdi ve başa çıkmayı öğrendik,'' diyor Doron.Michal bir dizi rehabilitasyonun ardından evine döndü.
Michal asla kendinden vazgeçmedi,ancak Gazze sınır bölgesinde engellilikle uğraşan bir sakin olarak,orada yaşayanların sığınaklara koşmasını gerektiren,bitmek bilmeyen roket saldırılarıyla başa çıkmayı normal olarak zor buluyordu.Yaralanması ve iyileşme süreci Michal'e olağanüstü bir yetenek kazandırdı.Her zaman yazmayı sevmişti ve bu yeteneği için övgüler almıştı.Neredeyse her gün Facebook sayfasına gönderiler yazmaya başladı.Tıbbi durumu nedeniyle sürekli acı çekiyordu ve klavye onun sığınağı haline geldi.Sonunda,hikayeleriyle gerçek bir şeye ulaştığı söylendi ve bunları kitaba dönüştürme fikri şekillendi.''Michal çok acı çektiği için uyuması zordu.Her sabah saat dörtte uyanır ve verandada yazardı.Bir editörle çalışmaya başladı ve ilk kitabı yayınlanana kadar iki yıl yazma süreci geçirdi. Çok mutluydu-sanki göklerdeydi''diye hatırlıyor Doron, heyecan ve üzüntünün karışımıyla...
Michal ''Raiti Tsvaim Behirim'‘(Beş Yıl ve Bir Gün) adlı kitabının yayınlandığı andan itibaren değişmiş bir insan haline geldiğini söylüyor. kendisinin de belirttiği gibi, geçirdiği ciddi tıbbi çileler ve engellilik döneminin ardından geçen dönem onu hayallerinin peşinden koşan birine dönüştürmüş.'' 'Bana' hayallerini gerçekleştiren' derdi,çok aktif ve cesurdu.Kendini yeniden icat ettiğini bile söyleyebilirsiniz.Tıbbi koçluk eğitimi aldı ve kriz zamanlarında insanlara yardım etmeye başladı.Kar amacı gütmeyen kuruluşlarla ve Ulusal Sigorta Enstitüsü ile (Bituah Leumi) çalışmaya başladı,rehberlik yaptı ,hikayesini ve yaşam sevincini anlatarak ülkeyi dolaştı,başkalarına ilham verdi ve gruplara liderlik etti.Hikayesinden para kazanmayı umursamıyordu.Bundan hiçbir şey kazanmıyordu.İnsanlara yardım etmek istiyordu''diyor.Kitabı çıktığında Michal,kitabı temel alarak, dersler vermeye başladı. Ülkenin dört bir yanından insanlar hikayesini dinlemeye geldi. Bu dersleri mesajını iletmenin yolu olarak kullandı: ''Batma, acıdan büyü.''
Kitabı İngilizce'ye çevirdik ve Amazon'da satıldı. Bunun onu ne kadar mutlu ettiğini anlatamam, bu onun kendini gerçekleştirmesiydi. Sonra ikinci kitabı yazmayı düşündü'' diye anlatıyor Doron.Beş Yıl ve Bir Gün 2018'de yayınlandı. Ardından 2021'de Bata Elai (Bana Gelmiştin) geldi.
Michal'in kitapları otobiyografik değildi,ancak kesinlikle kalbine yakın konuları ele aldı,krizler, sakatlıklarla başa çıkmaya odaklandı.Beş Yıl ve Bir Gün,bir araba kazasında yaralanması ve omurilik yaralanması rehabilitasyon ünitesinde tedavi olmak üzere hastaneye kaldırılan,genç bir kadın olan Ella'nın hikayesini anlatıyor.Hayatı nasıl yaşayacağını ve vücudunu nasıl kontrol edeceğini yeniden öğrenmelidir.Ella koğuşta kendini,kendi vücudunun içinde mahkum gibi hissetmektedir.Tekrar arzulanan,cinsel açıdan canlı bir genç kadın gibi hissetmeyi istemektedir.Tomurcuklanan bir aşk sayesinde dünyaya tekrar açılmaya başlar.Michal'in ikinici kitabı olan''Bana Gelmiştin'', engelliliğe yabancı olmayan,iki kız çocuk annesi,boşanmış bir kadın olan Mika'nın etrafında dönüyor.Hikaye,bir kayak kazasından ve onu koltuk değneklerine mahkum eden başarısız bir tıbbi tedaviden yaklaşık üç yıl sonra ortaya çıkıyor.Mika anneliğe,işine ve arkadaşlarına odaklanıyor ve dışarıdan yakınlaşmaya çalışan herkesi tamamen uzaklaştırıyor.Lise arkadaşlarıyla bir araya gelmeyi kesin bir dille reddetmesi,şaşırtıcı derecede hararetli bir yazışmaya yol açar.
Michal'in kitaplarında ele alınan zor temalara rağmen, aynı zamanda mizah, aşk ve tutkuyla doludurlar. Eserlerini diğerlerinden ayıran ve belki de onları İsrael edebiyat dünyasında yenilikçi kılan şey, kırık bedenlere ve ruhlara farklı bir bakış açısıyla yaklaşmalarıdır: Büyüme, canlılık ve hatta cinsellik. Tutku, engelli insanları zevk, şehvet ve cinsellik hislerinden soyutlamayı reddederek sayfalarından ayrılır. Doron,''hikayeleri nihayetinde bize nasıl yaşayacağımızı ve arzu edilir hissedeceğimizi öğreten aşk hikayeleridir, tipik bir insan olmasanız veya belirli bir sınırlamanız olsa bile,''diyor. Michal, kelimelerin içinde yandığını ve kalem kâğıda değdiği anda huzuru bulduğunu söyledi.
7 Ekim katliamında öldürülmesinden bir ay önce Michal, Doron’a üçüncü kitabını yazmayı bitirdiğini söyledi. Kitabın yayınlandığını göremedi.''Kitap üzerinde çalışmaya başlayacağım,''diyor Doron acı içinde.'' Henüz o aşamada değilim, bunu yapmaya zihinsel olarak hazır hissetmiyorum, ama elbette gelecekte yayınlayacağım.''
7 Ekim'de Doron, kızıyla birlikte ABD'ndeydi.Michal ile mesajlaşıyordu ve Michal cevap vermeyince, olan bitenden emin bir şekilde İsrael'e geri döndü.''Michal ve Guy öldürülmüşlerdi. Açıklaması imkansız bir şey hissettim. Tanrı bana bir his gönderdi. İsrael’e indim ve resmi olmayan bir şekilde bilgilendirildim. Her şeyi tahmin etmiştim ve haklıydım. Kaderleri öldürülmekse en azından beraberdiler.''Korkunç katliamdan sonra, kurtarma ekipleri Michal ve Guy'ı birlikte birbirlerine sarılmış ve cansız bir şekilde buldular. Doron’un isteği üzerine, Tel Mond Mezarlığı'nın askeri bölümüne birlikte gömüldüler.
Doron, kendini Michal ve Guy'ın mirasını sürdürmeye adadı.'' Bu bizim hayat misyonumuz. En küçük kızımızla Herzliya'da bir daire kiraladım. Büyük kızımız Shefayim'de yaşıyor ve diğer oğlum ABD'nde yaşıyor. Aktif kalmaya çalışıyoruz. Michal’in kitabının ötesinde, Yunanistan'da bir yere aşık olmuştu ve orada yazabileceği, denize bakan bir tatil evi hayal ediyordu. O evi kısa bir süre önce satın aldık. Şimdi yeniliyorum ve özel bir yer olacak-Michal ve Guy'ın Evi.''
Doron,spot ışıklarının altında olmayı sevmeyen utangaç bir adamdır,ancak Michal'in büyüleyici enerjisi ve desteği onu sürükledi.Michal'in ölümünden sonra,birçok kişi onun yazdığı kitaplar hakkında konuşmak için ona yaklaştı.''Bir bakıma,kitaplar bizim hikayemizi de anlatıyor,hafife alınmayacak bir hikaye.Engelli bir kadınla evlenmedim.İlk başta,onun engelli olduğunu öğrendiğimizde, ona neyin yardımcı olacağını bilmiyordum.Ama yavaş yavaş öğrendim.Michal'in ölümünden sonra aramızdaki sevgi her zaman gelişti.Hamas teröristleri tarafından öldürülen oğlumuz Guy,ona ilişkilerin ve sevginin gerçekte ne olduğunu öğrettiğimizi her zaman söylerdi.'
Aile bağı Michal'in kitaplarının sayfalarında da derinden hissediliyor.Geniş Admoni ailesi seyahat etmeyi ve Hapoel Tel Aviv oyunlarına katılmayı severdi ve ufuklarını genişletip hayallerini gerçekleştirmeye inanırlardı.Michal'in oğlu Guy ile ilişkisi özellikle yakındı.''Doğduğu andan itibaren birbirlerine bağlandılar.Birbirlerinin yanından hiç ayrılmadılar.''Guy ve Michal arasındaki derin ağ, onurlarına yazılan tüm metinlerde ve övgülerde vurgulanıyordu.Genç bir IDF subayı olan Guy,daha küçük yaşta bile ailesinin karşılaştığı birçok zorluğa nasıl yanıt vereceğini bilen hassas,cesur ve kararli bir çocuk olduğunu gösterdi. Yakın ilişkileri, karşılıklı saygı ve birbirlerine karşı derin bağlılık temeline dayanıyordu. Uzun yıllar engelli çocuklarla ve yetişkinlerle çalıştı. Amichai Gençlik Hareketi'nin Hod Hasharon şubesinde rehberdi ve ayrıca Kfar Saba'daki 'Gan Liman' Özel Gereksinimler Merkezi'nde çocuklarla çalıştı.
Michal, öldürülmesinden altı gün sonra, Facebook sayfasında şöyle yazılmıştı:''Michal'in muazzam kalbi, yazdığı kitaplar, onu seven insanlar ve tabii ki oğlu Guy ile paylaştığı inanılmaz bağ aracılığıyla ruhsal olarak atmaya devam ediyor. Michal Admoni hem yaşamında hem de ölümünde umut ve inancın gücünün ve en karanlık anlarda bile ışığı bulma yeteneğinin bir sembolüdür.
Sevgili okuyucularım, bu hafta da sizlerle 7 Ekim'deki Hamas katliamında hunharca yaşamdan kopartılan çok değerli iki kişiyi daha anlatma şansına eriştim.
Sevgiyle kalın.
Sara YANAROCAK
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.

Merhaba sevgili okuyucularım,
Yahudiliğin anlamlı bayramlarından biri, özgürlük, yeni başlangıçlarımızı temsil eden ‘Pesah’ nerdeyse kapıda…
Bu bayramda yine her sene olduğu gibi tüm sevdiklerimizle bir masa etrafında oturup, Mısır’dan üç bin beş yüz yıl önce gerçekleşen esaretten çıkışımızın hikayesini, hikayedeki en önemli figür olan, mayalanmaya vakit olmadığından mayasız olarak pişirilen ekmeğin hikayesini konuşacağız.
Mayasız pişirilen ekmeği masamıza misafir edecek, bir hafta mayalı her türlü yiyeceği soframızda bulundurmıyacağız.
Yukarda tanımını yaptığım Pesah bayramı Yahudi olarak dünyaya gelmiş her birey için belki birbirine yakın anlamlar içerir ama aynı zamanda da farklı anlamlar, anılar ile yüklüdür.
İki haftadır evimde başlattığım Bahar-Pesah temizliğini gerçekleştirirken bir yandan anılarda yolculuk yapıyorum. Yıkadığım her tabakta, temizlediğim her mutfak kapağının ahşabında, gardrobumdaki bir gün kullanırım diye beklettiğim her bir eşyayı ayıklarken, artık cennette olan sevdiklerim ile sohpet ediyorum.
Bu durum nerdeyse benim her yıl gerçekleştirdiğim bir ritüel ve arınma seansları adeta…
Gerçekleştirdiğim temizlik ve arınma seansları sırasında hayatımın üç önemli figürü beni ziyaret ederek rehperlik ediyorlar bana.
Annem, Teyzem Tant Sarika, Gramama Flor.
Küçük kızların hayatında kadın figürleri çok önemlidir.
Benim ufacık tefecik, sakin, annem, bütün sakinliği, becerisi ile anılarımda, evi arındırmaya evin beyaz tüllerinden başlıyor, Pesah öncesinde tüm tüller yıkanıp paklanıyor, okuldan eve girdiğimde evin içinde sabunlanmış halıların, yıkanmış ve paklanmış dolap içlerinin ve en önemlisi o tül perdelerin evde bir yeni gelin edası ile hafif aralık camdan içeri üfüren tatlı bahar rüzgarı ile havalanıp eve mis gibi kokular yaymasını duyumsuyorum…
Sonra mutfağımdaki tabakları yıkamaya geçerken adeta zamanda geçmişe bir yolculuk yaparak, bir anda kendimi Tant Sarika ile gramama Flor’un Şişli’deki evlerinde buluyorum.
Çocukluğumda bir Pesah haftası. On veya onbir yaşındayım.
Annem ile ufak tefek eksikler almak Şişli’deyiz. Tant Sarika ile Gramama Flor’a kısa bir ziyaret yapıyoruz.
Tant Sarika, annemin ablası, annem kadar sakin bir kişilik değil, daha telaşlı, evin içinde adeta koşturuyor. Tüm mutfak tencereleri, tabakları, kısaca tüm mutfakta kullanılacak malzemeler dolaplardan boşaltılmış, ev adeta ayağa kalkmış, kenarda köşede tek bir ekmek kırıntısı kalmaması için evde büyük bir mücadele var. Gramma Flor, bu arada yıkanan temizlenen hiç bir tencereyi beğenmiyor, teyzem ile aralarında ufak çaplı bir gerginlik yaşanıyor…
Normal günde kullanılan tüm mutfak malzemeleri kaldırılıyor; yerine sadece Pesah bayramı süresince kullanılacak malzemeler ortaya çıkıyor. Bütün malzemeler yıkanacak, tellenecek, bayram süresince kullanılacaklar.
Annem bu işlemin gereksiz bir yorgunluk olduğunu yineliyor, (annem Pesah döneminde, evimizde hiç bir zaman mutfak malzemelerini değiştirmedi) Ve teyzem ortadaki ahşap, aslan ayaklı masanın üzerinde kurduğu düzende, Pesah da bayram yemeklerinin pişeceği tencereleri büyük bir güç sarfederek tellemeye devam ederken, diğer yandan da teyzem ve anneannem tabak, tencere, çatal değişiminin bu bayramda önemini vurguluyorlar…
Bana gelince ben her yıl Pesah öncesi köklerimden esinlenerek yenilediğim bu dip köşe temizliğine ek olarak yaptığım bir gün kullanacakmışım gibi tuttuğum eşyalardan arınma operasyonum.
Bir evde gerçekleşen enerji temizliğinin sadece su ve sabunla değil evin içindeki kullanılmayan birikmiş eşyalardan da arınmak olduğuna inanıyorum.
Ve temizlik aşaması sırasında gardroblarda, kenarda köşede kalmış, uzun zamandır kullanmadığım, her şeyleri arabamın arkasına yükleyip bağışlamak üzere götürüyorum.
İnsanların yaşlandıkça eşyalarla arasında derin bir bağ kurduğu biliniyor. Bu bağ dengelenmez ise bu durum Hoarders- Biriktiricilik denilen bir hastalık boyutuna ulaşabiliyor.
‘Gardrop’ adlı kitabımda kitabımın kahramanı Mimar Tülay’ın anne evini eski eşyalardan boşaltırken yaşadığı duyguları ve gel-git leri ince ince anlatmıştım.
Doğanın renklenip, çiçeklenip uyanışına parallel olarak, yeni başlangıçların ve özgürlüğün simgesi olan Pesah bayramının yaklaştığı bu ay, hem örflerimizi ve adetlerimizi canlandırmak için hem de hem evimizin hem de ruhumuzun enerjisini tazelemek için biz de içsel ve dışsal bir yenilemeye gidebiliriz.
Bu dönemde meditasyon, derin nefes çalışmaları içsel huzurumuzu artırırken, evin içinden gereksiz eşyalardan kurtulmak da hem fiziksel hem de ruhsal bir temizlik yapmak enerjimizi tazelemek için mükkemel bir fırsat.
Siz temizliğe nerden başlarsınız bilemem, ama unutmayalım en güzel temizlik evin içini gereksiz eşyalardan arındırmaktan geçiyor...
Sevgilerimle
Rahel Behar
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.


Montana Tucker, 18 Ocak 1993’te Boca Raton, Florida’da doğan Amerikalı bir şarkıcı, dansçı, oyuncu ve sosyal medya fenomenidir. Küçük yaşlardan itibaren dansa ve müziğe büyük ilgi gösteren Tucker, kariyerine model olarak başlamış ve genç yaşta dans dünyasında büyük bir çıkış yapmıştır. Jennifer Lopez, Pitbull ve Chris Brown gibi ünlü isimlerle sahne alarak müzik ve dans konusundaki yeteneğini kanıtladı.
Ancak Tucker, sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda kimliğine ve tarihe sahip çıkan bir aktivist olarak da öne çıkmaktadır. Yahudi kökenli bir aileden gelen sanatçı, Holokost’tan sağ kurtulan büyükanne ve büyükbabasının hikayelerini paylaşarak antisemitizmle mücadeleye katkıda bulunuyor. Sosyal medya hesaplarında, özellikle genç nesillere Yahudi tarihini ve kültürünü anlatmaya yönelik içerikler üretiyor. Takip etmenizi de candan tavsiye ederim.
7 Ekim 2023’te Hamas’ın Israel’e düzenlediği terör saldırıları sonrasında Montana Tucker, İsrael e ve Yahudi toplumuna olan desteğini açık bir şekilde ifade etti. Saldırılardan etkilenen İsraellilere destek vermek amacıyla çeşitli platformlarda farkındalık kampanyaları düzenledi ve sosyal medya hesaplarında olayın vahametini anlatan paylaşımlar yaptı. Ayrıca, Hamas’ın saldırıları sırasında rehin alınanların serbest bırakılması için yürütülen kampanyalara aktif destek verdi. Vermeye de devam ediyor. Halen yani bu yazıyı kaleme aldığım 535 gündür 59 kişi Hamas tarafından tutsak edilmektedir.
Yelda Abudara PENSO
