KATLANIYORUM VE KATLIYORUM
top of page

KATLANIYORUM VE KATLIYORUM




Elime bir kağıt aldım ve torunuma kağıdı katladım. Tekrar tekrar katladım. Ancak 7 kere katlayabildim. Çünkü kağıt büyüdükçe kağıt elimde bambaşka bir şekil aldı. Babamı hatırladım ve daha sonra ilk yazdığım yazılardan biri olan oligamiyi hatırladım. Ve tekrar okudum…Öncelikle fark ettim ki bakış açımda ufak bir değiliklik olmuş. İlk olarak şöyle bir gerçek ile karşılaştım.

 

 

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre kağıdı 7 kereden fazla katlayamazsın düşüncesi çürütüldü. Kağıtların katlanabilir bir sınırı olmadığı kanıtlandı. Bir kağıdın kaç kere katlanabileceğini belirleyen ana unsur, kağıdın orijinal kalınlığı, uzunluğu ve katlama stratejisidir. Yapılan deneylere dayanarak şöyle bir sav ortaya konuyor. Eğer bir A4 kağıdı 27 kez katlayabilseydiniz Everest Dağı’ndan uzun bir kalınlığa erişirdi. 42. katlamada Dünya ile Ay arasındaki mesafeye ulaşırdınız. Ancak kağıt artık kağıt olmaktan çıkacak farklı bir materyele dönüşecektir. Kağıt manipüle edildikce içindeki özden uzaklaşacaktır. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi ile yapılan deneyler birçok doğru bildiklerimizi unutmamız gerçeğini bize hatırlatıyor.

 

 

Katlanmak ve katlamak üzerine düşündüğümde değişik fikirler üşüşüyor kafama... Katlanmak negatif bir duygu iken katlamak tamamen pozitif bir dıygu. Katlanmak dayanmak ve tahammül etmenin getirdiği acı ile sabretmenin ve beklemenin hüznünü beraberinde getiriyor. Katlanınca olayların daha İyiye gideceğine dair bir işaret bekliyoruz. Katlanınca kendimizi bit tık aciz gördüğümüz de tespitlerim arasında. “Nelere katlandım buralara gelmek için” söylemi hiç de neşeli bir yaşamı konu almıyor sanki.

 

 

Katlanmak kendimizden feragat etme, katlanmak özümüze ihanet etmek, boyun eğmek, karşımızdakinin hoşnut olması için gerekeni yapmak veya kendimizin ileriye adım atması için bazı olumsuzluklara göğüs germek gibi düşünülüyor. Ve her katlandığımız olay ile kendimiz ile yabancılaşıyoruz. Tıpkı çokca katlanan kağıdın artık kağıt formunu kaybettiği gibi. Sabır gerektirir katlanmak. Sabır ise zor koşullar altında cesaretini yitirmeme duygusudur. Sabırlı insan gecikmelere moralini bozmaz ya yoluna devam eder ya beklemeyi sürdürür. Dozunda sabrın iyi olabileceği örnekler arıyorum. Aklıma balıkçıların oltaları ellerinde saatlerce beklemeleri geliyor.  Ve de avcılar.” Av sadece attığını vurmak değil sabır ava dahil” derken avcılığın bu medeni dünyada kalkmasını hatta yasaklanmasını da canı gönülden diliyorum. Avcılar sabırlarını daha olumlu bir iş için harcasınlar diye temenni ediyorum.

   

 

Halbuki katlamak her tütlü pozitif duygunun dışa vurulması adeta. Sevgimizi katlamak, sermayemiz katlamak, bilgimizi katlamak yaşam kalitemizi arttırır. Yüzümüzdeki gülümsemeyi yaratır. Sarılmak mutluluğu ikiye katlar acıyı da ikiye böler diyor bir şair. Şöyle bir düşünelim hayatımızda nelerin katlanarak artmasını isteriz. Aklımıza dostalarımız ile geçirdiğimiz güzel saatler, çocuklarımız ile planlanan kutlamalar, seyahatlerimiz gelebilir. Ama en önemlisi kendi iç huzurumuzu bulmak için yaptıklarımızın katlanmasıdır. Kişiden kişiye değişen görüşler konu sevinç sevgi mutluluk gibi evrensel değerlere gelince ortak paydada birleşiliyor. Her birey sevincini sevgisini mutluluğunu katlıyarak daha huzurlu bir dünya yaratmaya bir adım yaklaşır.

 

 

 





Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page