VAYEHİ- Karanlık Zamanlar Parlak Işıklar Gerektirir
- TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ התאחדות יוצאי תורכיה
.jpg/v1/fill/w_320,h_320/file.jpg)
- 3 dakika önce
- 3 dakikada okunur

B.H.
Bir ulusun doğuşuna vesile olan Theodor Herzl, hukuk eğitimi almış bir oyun yazarı, gazeteci ve siyasi aktivistti.
Siyon'a dönüşü savunmaya karar vermeden önce, döneminin Yahudi düşmanlığına çözüm olarak asimile olmayı veya Hristiyanlığa geçmenin yeterli olacağını düşündü. Ancak Dreyfus Davası'ndan sonra, din değiştirmenin antisemitizmi sona erdirmeyeceğini fark eder.
Herzl'in benlik algısında önemli bir tema olan Yahudi-Hristiyan ilişkisinin zorlukları, en rahatsız edici biçimleriyle üç çocuğunun hayatına girdi.
Ona göre, bir Yahudi’nin varlığını devam ettirmesi için manevi inanca ihtiyacı yoktur. Bu nedenle, oğlu Hans'a hiçbir dini eğitim vermedi ve hatta sünnet ettirmedi.Hans 1925 yılında Baptist kilisesinde Katolik oldu. Ancak, hüsrana uğraması gecikmedi. Liberal Yahudiliğe girme çabaları ise "hiçbir sinagoga üye olmadığı" gerekçesiyle reddedildi.
Hans'ın kendisinden bir yaş büyük uyuşturucu bağımlısı ablası Pauline'nin aşırı dozdan ölümünden bir hafta sonra Yahudi kimliğine ve kendi hayatına ilişkin hayal kırıklıklarını ifade eden bir mektubu geride bırakarak intihar etti.
Diğer kız kardeşi Margaritha ise (Trude olarak da bilinir), Naziler tarafından Theresienstadt'ta öldürüldü.
Albert Einstein 1932 yılında, Hans'ın arkadaşı Marcel Sternberger'e mektubunda şöyle diyordu: "Harcanıp giden bu hayat, kendi topluluğuna sırt çevirmemesi için her Yahudi’ye uyarıdır."
Bu haftaki Tora bölümünde Yakov ve oğlu Yosef'in ölümlerini okuyoruz. Yosef, yedi yıllık bolluk boyunca tahıl depolayarak Mısır'ı ve çevresindeki ulusları neredeyse tek başına kıtlık ve ölümden kurtarmıştı.
Yakov, ailesiyle birlikte Kenan'dan Mısır'a geldiğinde kıtlık sona erdiği için Firavun ve Mısırlılar tarafından saygı görüyordu. Mısır'da ölümünün yasını tutan Mısır liderleri, Yakov'un tabutuna İsrail'e dönüş yolculuğunda eşlik ettiler.
Yosef'in iki oğlu sarayın lüks ortamında büyüdü. Midraş, içlerinden Efrayim'in içine kapanık olduğunu, diğerinin ise Menaşe'nin babasının her işine eşlik ettiğini söyler. (Pesikta Rabbati 3:93)
Mısır toplumuna o kadar uyum sağlamıştı ki, kardeşleri Mısır'a geldiklerinde onu bir Mısırlı sandılar. Menaşe'nin çocukları hiçbir zaman Firavun'un kölesi olmadılar, ordusunun seçkin kuvvetlerinde görev aldılar.
Menaşe ve çocuklarının Mısırlı kimliklerini tam anlamıyla benimsemeleri kolay olurdu. Firavun İsrailoğullarını köleleştirmeye başladığında onu desteklediklerini hayal edebiliyorum, çünkü Goşen'de yaşayan ezilen kitlelerden kendilerini üstün görmüş olabilirler.
Ancak Yosef ölmeden önce torunlarına kardeşleriyle öyle güçlü bir bağ aşıladı ki, Menaşe ve soyundan gelenler İsrailoğullarını bir an bile yalnız bırakmadılar. (Bereşit 50:22-26)
Menaşe'nin torunlarının Yosef'in dizlerinde doğması tesadüf değildi. Mısır valisi, tüm resmi görevlerinde kendisine eşlik eden oğlunun çocuklarına en yakın olanıydı. Ve asimilasyon riski en yüksek olanlar da onlardı.
Yosef'in torunlarıyla özel bir ilişkisi vardı ve bu ilişki, yüzlerce yıl sonra bile Bene-İsrail kimliğini hatırlamalarını sağladı.
Yosef'in kardeşlerine ve onların soyundan gelenlere ettiği yemin, onları köleliğin zulmünden ve acılarından kurtaran en önemli etkendi. Firavun'un emirleri ne kadar sert olursa olsun, bunların geçici olduğunu ve atalarının inancına sadık kalırlarsa, yalnızca hayatta kalacaklarını değil aynı zamanda gelişeceklerini de biliyorlardı.
Tanrı, yanan çalının başında Moşe'ye göründüğünde, ona, köleleştirilmiş İsrailoğullarına, bu yemine inandıkları için kurtulacaklarını söylemek için Yosef'in kullandığına benzer bir ifade kullanmasını söyler.
“Gidin, İsrail’in ileri gelenlerini toplayın ve onlara deyin ki: Atalarınızın Tanrısı Aşem - Avram, Yishak ve Yakov’un Tanrısı - bana görünerek, “Sizi kesinlikle hatırda tuttum ve Mısır’da size yapılanları (biliyorum)” dedi. (Şemot 3:16)
Karanlık zamanlar parlak ışıklar gerektirir. Zor dönemler tekerrür edebilir ve asimile olmanın iyi seçenek olduğunu düşünmek cazip gelebilir. Ancak Yosef'in hikâyesi bize mutlaka kurtarıcı bir geleceğimiz olduğunu hatırlatıyor.
İşler ne kadar kötü olursa olsun, atalarımızın manevi inanç mirasına bağlı kaldığımız sürece her şey yoluna girecektir.
Sevgilerimle- Shabat Shalom
Moşe PASENSYA
Geçen haftanın peraşasını okudunuz mu?





Yorumlar