Ağaçların öneminin vurgulandığı Tu Bişvat bayramı haftasında sizlerle birkaç yıl önce yaşadığım o zamandan beri beni terk etmeyen bir ağaç hikayesinden bahsetmek istiyorum.
Bu hikaye evlendikten sonra 7 sene boyunca yaşadığımız Yeruşalayim'de Kiryat Yovel mahallesinde yaşandı. Şehir içindeki hafif raylı sistemin inşaatı boyunca evimizin önünden geçen sokakta birçok kazı yapıldı. Su, kanalizasyon, elektrik, internet gibi altyapı düzenleri değişip güçlendirilirken zaman zaman arkeolojik kalıntılara rastlanılması nedeniyle heyecanlı kazılar da yapıldı. Kaldırım düzenlenmesi sırasında ağaçların kesileceği haberi geldiği zaman haftalarca mahalle sakinleri olarak eylemler yapıldı. Bu protesto çabamıza rağmen bir sabah yol trafiğe kapatıldı ve yüzyıllık çınar ağaçları tramvay için tehlike yaratılıyor denilerek tek tek kesilmeye başlandı. O gün hayatım boyunca ilk defa ağaçlar için ağladım. Bazılarının yaşı 150den fazla olduğu söylenen onlarca ağaç için ağladım. Kim bilir nasıl ve kimler tarafından dikildiler, hangi yağmurda fırtınada ayakta kalmayı başardılar. Dünyanın dört bir tarafından gelecek olan Yahudileri özlemle beklediler. Kimileri için sıcak günlerde gölgeleri ile sığınak oldular, kimileri yanlarındaki banklarda sevdikleri ile sohbet ettiler. Belki iki nesil ya da daha fazlası önünde resim çektiler, her gün yanından yürüdüler ve bu ağaçlar birkaç saat içinde parçalara ayrıldı ve kamyonlarla yakılmak ya da başka amaçla kullanılmak üzere taşındı. Ve o gün benim içimden bu mahalleye duyduğum bağlar koparılmış gibi hissettim, birkaç ay içinde oradan taşınmak isteyecek kadar …
Bir başka ağaç hikayesi, geçen haftalarda kadınlara özel yaptığımız Yahudilikteki isimler konulu sohbetimiz sonrası yaşandı. Birçok kadın sohbetin ertesindeki günlerde bana yazarak İbranice isimlerini bulmaya çalıştı. Büyükanneler ile geçen anılar ve ortak isimlerden bahsedildi. Kendi ailemde de bugüne kadar konuşulmayan anılar ve isimler ile ilgili ilginç şeyler öğrendim. Ölen kardeşiyle aynı ismi taşıyan halam, büyükbabam ile aynı ismi paylaşan üç kuzenimin ortak ve farklı özellikleri ve kendi ismimin verilme hikayesi…
Bütün bu isim hikayeleri, hem benim hem de eşimin Aliya yaptıktan sonra eklediğimiz Yahudi isimlerimiz ve yaşadığımız manevi değişim beni kökleri araştırmak, aile bağlarının önemini anlamaya yöneltti.
Bir ağaç, var olduğunu bildiğimiz, ancak görmediğimiz gizli köklerden oluşur - atalarımız, gövdesinden - orada bulunan, bizi destekleyen ve görebildiğimiz ebeveynlerimiz - kendimiz. Bizler tarihimizin en kırılgan olanıyız. Yaprak rüzgarla uçabilir ve kendisini gövdeden ve hareket etmeyen, sağlam ve bizi sabırla bekleyen köklerden uzaklaştırabilir. Her birimiz eve gelmek istiyoruz. Yapraklar olarak döküldük, savrulduk, keşfettik, ziyaret ettik, başka yerde daha iyisini bulabileceğimizi bile düşündük, ama sonunda ev dışında hiçbir yerde kendimizi iyi hissetmediğimiz ve evde olduğumuzu fark edeceğimiz anlar yaşadık.
Ebeveynlerimiz ve özellikle büyükanne ve büyükbabalarımız tarihimizin garantisidir. Bize diyorlar ki: "Nereden geldiğini unutma çocuğum, uzağa bakmanın bir anlamı yok, senin yerin burada bizimle. Bu aileye sahip olmak için savaştık, bizi kökünden koparmak, bizden ne olduğumuzu, Yahudiliğimizi, inancımızı, gerçeğimizi elimizden almak isteyen o kadar çok insana karşılık verdik ki, yok edebilecek pek çok ideolojiye karşı savaştık. Sahip olmadığımız ve istemediğimiz bu özgürlüğün tadını çıkarabilmeniz için anne babanız ve sizin için savaştık, sahte ve geçici özgürlükler için bir mola vermeyin, ailen burada, senin yerin bizimle… "
Kökler bizim gücümüzdür, hayatımızı buradan çıkardık. Bize sınırsız, koşulsuz veriyorlar. Kökler tarihimizin başlangıcıdır. Kendi kendimize soralım ne tür fedakarlıklar pahasına bu kökler toprağın altında büyüdü, hava ve güneş olmadan umutla bekledi, Yahudiliğimizi tam ve özgürce yaşayabileceğimizi düşledi… O köklerin hak ettiği yaprak ve çiçekleri olmaya ne kadar çabalıyoruz. Dalımızdan kopmak ya da ait olduğumuz ağacı süslemeye devam edebilmek...
Toplu olarak kesilen o ağaçları gördüğümden beri bir bahçıvanın ruhuyla tarihimizi araştırmak ve öğrenmek istedim. Atalarıma saygı göstermek, onları gururlandırmak istedim. Onlara, köklerime, burada sayesinde olduğum kişilere geri vermem gereken şeyler olduğunu hissettim. Bu Tu Bişvat bayramında biraz nostalji, biraz özlem çok daha fazla umutla yeniden doğaya döneceğimiz sağlıklı günleri hayal ediyorum. Aylardır gitmediğimiz doğa gezilerindeki ağaçlara sımsıkı sarılacağım günlerin yakın olması dileğiyle…
Tu Bişvat Sameah...
Comentarios