Ruh Kısa Kalınca
top of page

Ruh Kısa Kalınca



Geçtiğimiz hafta Şemot peraşası Moşe Paro’nu karşısına çıktıktan sonra durumun daha da kötüleşmesi üzerine Moşe’nin Tanrı’ya geri dönerek yakınması ve Tanrı’nın kurtuluş hareketinin başlamak üzere olduğunu vurgulamasıyla sona ermişti. Bu hafta Vaera peraşasında Tanrı bu teminat sözlerine devam etmekte ve Moşe’ye, ağır kölelik altında zulüm gören mağdur Bene-Yisrael’e, yaklaşmakta olan kurtuluşun haberlerini iletmesi talimatını vermektedir. Halkın acıları yakında sona erecek ve Tanrı, Avraam, Yitshak ve Yaakov’la yapmış olduğu antlaşmayı yerine getirecektir. Şöyle der Tanrı:


“Sizi Kendime Halk olarak alacağım ve sizin Tanrı’nız olacağım. Böylece Benim, sizi Mısır’ın yükü altından çıkaran Tanrı’nız A-Şem olduğumu bileceksiniz. Sizi, Avraam’a, Yitshak’a ve Yaakov’a vereceğime yemin ettiğim Ülke’ye getireceğim. Onu size miraslık vereceğim; Ben A-Şem’im” (Şemot 6:7-8).



Aslında geçtiğimiz hafta Moşe Mısır’a ilk geldiği zaman halkla konuşmuş ve Tanrı tarafından gönderildiğini eli ve asası ile gösterdiği bazı işaretlerle kanıtlamıştı. Bu işaretlerin ardından, halk ona inanmış ve şükran duygularıyla Tanrı’nın önünde eğilmişti.



Aşağılanmış ve küçümsenmiş kölelerden oluşa bir millet düşünün. Kırbacın her an şaklatılacağının bilinciyle ağır işler yapmaktadır. Çocuklar doğdukları anda Nil Nehri’ne atılmaktadır. Sonunda vaat edilmiş kurtuluş gelir. Tünelin ucundaki ışığı görürler; Tanrı onların dualarına cevap vermiştir.



Ancak anlaşılan o ki, kölelik daha da ağırlaşınca bu yeni ve özgür yaşama dair hayaller de kan ve terin içine gömülmüştür. Zira halkın, Tanrı’nın yeni teminat mesajından sonraki tepkisi, öncekinden tamamen farklı olur: “Moşe, Bene-Yisrael’e bunları anlattı; fakat nefes darlığı ve ağır işlerden [dolayı] Moşe’yi dinlemediler” (Şemot 6:9).



Moşe’nin aktardığı bu sözler zavallı kölelerin bir kulağından girmiş, diğerinden çıkmıştır. Ne bir kutlama, ne de bir gözyaşı vardır. Moşe konuşur, ancak hiç kimse duymaz. Nefes darlığı (Kotser Ruah) ve ağır işler, onları günlük hayatta kalma mücadelesine, gözlerin, toplanması gereken bir sonraki saman ve çamur torbasına odaklanmasına, kamçı üstlerine inerken çıkan ıslıktan kaçınma çabasına geri götürmüştür. Kulakları, büyük projeleri ve uzak umutları duymaya açık değildir.



Bunu bir nebze anlasak bile, halkın bu hali hâlâ bir soru işareti doğurmaktadır. En perişan mahkûm bile, kurtulacağını öğrendiği zaman, başını biraz kaldıracak ve unutulmuş olan özgürlüğün tadını hatırlamaya çalışacaktır. Yeni konumunun, şuuruna nüfuz etmesine izin verecektir. O halde neden Moşe’yi dinlememişlerdir? Bütün Bene-Yisrael’in arasında, Atalar’a verilen vaadin gerçekleşeceğine dair inançtan hiç eser kalmamış olması mümkün müdür? Kurtuluş yaklaştığı zaman bile, millet onu inkâr edecek kadar mutlak bir umutsuzluk noktasına mı gelmiştir?



Hahamlarımız bu soruyu sorarlar ve onun ışığında “nefes darlığı” ifadesine farklı bir açıklama önerirler.


Rabi Yeuda ben Betera pasuktan alıntı yapar ve sorar: Bir insanın iyi haberler alıp mutlu olmaması görülmüş müdür! Dünyaya bir oğul getiriyorsunuz veya efendiniz sizi kölelikten kurtarıyor ve siz mutlu değilsiniz! Böyle bir şey mümkün mü?



O halde, neden Bene-Yisrael’in Moşe’yi dinlemedikleri söylenmektedir? Çünkü Mısır’dayken Bene-Yisrael kölelik ortamında putperestlik çamuruna da batmışlardı ve kendilerini bundan ayırmak onlara zor geliyordu. Pasukta söylendiği gibi. “Her biriniz cazip bulduğunuz o iğrenç şeyleri fırlatıp atın ve kendinizi Mısır’ın putlarıyla kirletmeyin” (Yehezkel 20:7). Peygamber Yehezkel bu sözleriyle, Tanrı’nın Mısır’dayken Bene-Yisrael’e gönderdiği mesajı aktarmaktadır. Halkın tepkisi ise beklendiği gibi olmamıştır: “Ama Beni[m ünümü] kirlettiler ve Beni dinlemeyi reddettiler” (Yehezkel 20:8) (Mehilta DeRabi Yişmael, Bo, #5).



Kotser Ruah” tam olarak “Ruah kısalığı/darlığı/eksikliği” demektir. Ruah sözcüğü nefes veya rüzgâr anlamlarına gelebildiği gibi, “ruh ve maneviyat” anlamına da gelir. Başka bir deyişle Bene-Yisrael’i Moşe’yi dinlemekten alıkoyan şey sadece nefes darlığı değil, “ruh ve maneviyat eksikliği”dir. “Ruhları kısa kalmıştır!” Mısırlılar Bene-Yisrael’in hayatlarını, sadece çekiç ve tuğlalarla değil, yoğun bir şekilde Mısır kültürüne maruz bırakarak da acı kılmışlardı. Onların sadece bedenlerini değil, aynı zamanda zihinlerini de tutsak etmeyi başarmışlardı. Bu zor sürgünden sonra, Moşe kurtuluş haberleri ile gelmişti, ama asıl kurtuluş ancak Mısır’ı ve onun kültürünü tamamen terk etmekle gelecekti. Bu, hem kölelikten azat edilmek, hem de puta tapmaktan vazgeçmek demekti.



Bu yaklaşıma göre, “Moşe’yi dinlemediler” ifadesi bir odaklanma veya dikkat eksikliği olarak algılanmamalıdır. Daha ziyade bu, dinleme ve mesajı özümseme “arzusunun” eksikliğidir. Hahamlarımız, Yehezkel’den yapılan alıntıyı, Bene-Yisrael’i Mısır kültüründen ayırma sürecinin zor olduğunu ve bunu isteyerek yapmadıklarını kanıtlamak için kullanırlar. Birçoklarının dediği gibi "Mısır'ı Bene-Yisrael'den çıkarmak, Bene-Yisrael'i Mısır'dan çıkarmaktan çok daha zordur." . Tanrı’nın üstünlüğünü ve O’na itaat etme gerekliliğini kabul etmek için çeşitli belalara tanık olmaya ihtiyacı olan sadece Paro değildir. Tanrı’nın İsmi’yle ile doğrudan tanışmamıza tanıklık eden On Emir de aynı sözlerle başlar: “Ben sizi Mısır’dan, kölelik evinden çıkaran Tanrı’nız A-Şem’im” (Şemot 20:1). “Kölelik evi”nden çıkmak için, öncelikle “Mısır’dan”, onu kültüründen arınmak gerekmektedir.



Mısır’dan kurtuluş gelecek tüm Yisrael nesilleri için bir örnek teşkil eder. Her sürgünün manevi bir etkisi olduğunu kabul etmek zorundayız. Kurtuluş yaklaşıp, özgürlük adımları duyulmaya başladığı zaman, kişi bu özgürlüğün ne anlama geleceğini, kendisinden ne gibi sorumluluklar talep edeceğini düşünmeye ve zihni karışmaya başlar. Hayatta kalma içgüdüsü, kişisel ve ulusal güvenlik için verilen gündelik mücadele, sürgünde iken hissedilen ezilmişlik duygusu ve sürekli savunmada kalma ihtiyacı, gerçek bağımsızlığa geçiş korkusu, zihin bozukluğu ve dar görüşlülük, anlık huzur ve barış arayışı ve daha birçok etken, insanların bağımsızlığa ve sorumluluğa yükselmek yerine, Mısır kültürünün çamurlu sularında sefil bir hayata sarılmalarına neden olabilir.



Kurtuluşu reddeden nesil, Mısır’dan çıktıktan sonra bile, Mısır’a dönme arzusunda ve casusların günahında görüleceği gibi, bu örnekle tuzağa düşmeye devam etmişlerdir. Bu yüzden, Erets-Yisrael’e girememiş ve yaşamlarını çölde tamamlamışlardır.



Bu haftaki peraşa, Tora’nın sadece Mısır’da olanları anlatmakta değil, her nesilde geçerli olan mesajlar vermekte olduğunun bir başka güzel örneğidir.


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page