top of page

HAYE SARA - Bilinmeyende Yol Almak…




Sara'nın yaşamı yüz yıl, yirmi yıl ve yedi yıl oldu; bunlar Sara'nın yaşamının yılları (bunlardı.)” (Bereşit 23:1)



Bu satırlar çok önemli çünkü Tora, Sara'nın ölüm hikayesini anlatırken asla ölüm kelimesini kullanmaz. Bunun yerine CHAYEİ - HAYAT sözcüğüne yer verir.



Güçlü öğreti şu ki; Kayıpla karşılaştığımızda hayatı hatırlarız.



Sara'nın yaşamı, doğruluğun, yabancı olanı sevmenin, konukları ağırlamanın ve derin inancın hayatıydı.



"Doğru olana, öldüğünde, yaşayan denir."



Sara’nın hayatı (ve Avraam’ın), insanlık tohumunun evrimi çerçevesinde anlatılmaktadır. Anlayabilmek için bu kavramı detaylandırmamız gerekmektedir.



Bizlerin normal düşünce şekli, atalarımızınkinden oldukça farklıdır ve olayların kendilerine değil, tanımlarına odaklanırız.



Bir hareketten bahsediyorsak, o hareketi değil, sadece hareket fikrini aktarırız. Müzikten bahsederken müziği değil, sadece müziğin tarifini anlatırız. Renkler ve neredeyse diğer her konu için de aynı şey geçerlidir.



Birine bir şey anlatırken, o kişi zihninde daha önceden var olan benzer imgeleri, duyguları ve sembolleri hafızasına çağırarak aralarında kıyaslama yapar ve bu şekilde kendisine aktarılan konuyu anlamaya çalışır



Örneğin, Bereşit 1:2’de “yeryüzü engin karanlıklarla kaplıydı” dediğimizde, aklımıza gece karanlığı ve karanlık yerlerin görüntüleri gelir. Dolayısıyla, aktarılan şey karanlığın kendisi değil, sadece hayalidir ve herkes zihninde kendi isteğine veya kapasitesine göre bir canlandırma yapar.


Oysa Tora’da Avram, Yishak, Yaakov ve Moşe için bu BİLİNEMEYEN – BİLİNMEZ MEVCUDİYETTİR. Bu Mevcudiyet’e ŞEHİNA adı verilmektedir.



O MEVCUDİYETİ bilmek, bilinmez olduğunu bilmektir. Bu durum sadece onlar için değil, bizler için de geçerlidir.



Dolayısıyla, bu büyük gizemi anlayabilmek için, hayatımızdan tüm yorumları, açıklamaları, inançları ve dogmaları, felsefeleri ve teolojileri çıkararak, TANRI’nın bilinemeyen mevcudiyetinin zihnimizi doğrudan etkilemesine izin vermeliyiz.



Bir insan ancak o zaman ÖLÜM - YAŞAM ve VAROLUŞ arasındaki etkileşimi özgürce gözlemleyebilir hale gelecek ve bu etkileşime (Şehina) uyarak hareket edebilecektir. İşte atalarımızın neredeyse anında, otomatik olarak yapabildikleri şey buydu.



Onlar hayatın olağan akışını fiziksel yönden maneviyata doğru çeviren kahramanlardı. İster bir halı dokumak, ister Şabat Kutlamaları veya bir Çocuk yapmak olsun, her şeye ilahi bir nitelik kattılar.



Böylece müziği aktarmak yerine müzik yaptılar, anıları canlandırmak yerine onları yarattılar, sembolleri izlemek yerine kendileri birer sembol oldular.



Kadim Bilgeler, bilginin (Daat) bir formülasyon değil, bilinmeyenin içinde işlev görebilmeyi başardığımızda zihnimize verilen kozmik bir enerji olduğunu uzun zaman önce çözmüşlerdi. Burada bir şeye özel bir nitelik kazandıracak olan bilgiden söz etmekteyim.



Kutsal Kitabı anlamaya çalıştığımızda veya yaşamın kendisinde, şekilsiz mevcudiyetin içinde işlev görmeyi (bilinmezde yol almayı) öğrenebilirsek gizemler de kendilerini açığa çıkaracaklardır. Çünkü bu sırlar yaratılıştan beri oradadırlar.



Sevgilerimle - Shabat Shalom


Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA










Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page