Azınlıklar Gönderilmeseydi Türkiye Daha Müreffeh Miydi?
top of page

Azınlıklar Gönderilmeseydi Türkiye Daha Müreffeh Miydi?


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)






20. yüzyılın başlarında bugünkü Türkiye topraklarında yaşayanların tahminen % 23’ü gayrimüslim idi. Birçok sayımının ortalamalarına göre:

Toplam Nüfus – 19 milyon civarında, Ermeniler – 2.2 milyon, Rumlar (Pontus dahil) – 2.0 milyon, Yahudiler – 70,000.


Cumhuriyetin ilk nüfus sayımı 1927’de yapıldı (azınlıklar tahmini):

Toplam: 13,650 milyon (kadınlar erkeklerden 500,000 fazla), Ermeniler – 124,000, Rumlar - 125,000, Yahudiler – 70,000.


Müslüman olmayanların payı % 2.3’e düşmüş, bir başka deyişle azınlıkların % 90’ı sayıca “buharlaşmıştı”. Ermeniler 1915-16’da tehcir ve katliama uğramış. Rumlardan öldürülmeyenler mübadele ile Yunanistan’a göç etmişlerdi.


Müslüman nüfus Balkan’lardan, Yunanistan’dan, Rusya’dan ve Kafkas’lardan gelenlerle birlikte takriben 2 milyon artış gösterdi. Birinci Dünya Savaşından önce, sırasında ve İstiklal Mücadelesinde ise Türkler toplam 500,000 şehit verdiler.


1922-23 Mübadele hareketine (Türk ve Yunan hükümetleri arasında Lozan’da aktedilen ve 1,2 milyon Osmanlı Rum’un gönderilmesi, 400,000 kadar Müslüman’ın Türkiye’ye göçü sözleşmesi) bundan 25-30 yıl kadar önce olumlu bakardım. Bir nevi etnik temizlik yapıldı, “hiç olmazsa iç çatışma olmadı, birbirlerini boğazlamadılar’’ diye düşünürken bugün farklı gözlemlerim var.


Bu kadar azınlık nüfus kovulmasaydı veya öldürülmeseydi (savaş durumu veya göçe zorlama nedenleriyle) Türkiye’nin bugünkü nüfus kompozisyonunda önemli Hıristiyan (Yahudilerin çoğu her halde İsrail’e giderdi) varlığı ülkeyi daha zengin kılar mıydı?


İki olgu beni bu sorgulamaya yöneltiyor:

  1. Genel olarak Hıristiyan nüfusun eğitim düzeyi yüksekti. Bunun en önemli kanıtı Ermeni ve Rumların, Osmanlıca’ya (Eski Türkçe) ek olarak en az bir anadil (Ermenice veya Rumca) bilmeleriydi. Birçokları kendi anadilleriyle birlikte Fransızca veya Almanca’ya vakıf idiler (Alman İmparatorluğunun finanse ettiği Berlin – İstanbul - Bağdat demiryolunun yapımında birçok Ermeni çalışırdı). İki veya üç dilin öğrenmeye ne kadar yardımcı olduğu sabittir.


  1. Etnik farklılıklar; disiplinli, kurallara saygı gösteren ve gruplar arasında ayırımcılık yapmayan ülkelerde genellikle tatlı bir rekabete, çalışkanlığa ve başarı kazanma azmine dönüşür.



Bu son cümlenin en belirgin kanıtlarından biri Boğaziçi Üniversitesinde (eski Robert Kolej) Hamlin Hall adlı binanın yapımı esnasında (1870 - 71) okulun kurucularından Cyrus Hamlin’in 4 ayrı inşaat ekibine 4 duvarı hızla tamamlamaları talimatı vermesidir. Müslüman, Ermeni, Rum ve Bulgar taşçı tayfalarından hangisi o gün en fazla duvar örerse akşama sigara ve ek gıda armağanı alırdı. Bu sayede bina kısa bir sürede bitirildi.


Ayni etnik rekabeti ABD’de görüyoruz. Göçmenlerin girişimcilikleri, ilerleme hırsları, hatta yüksek borçlanmadan kaçınma eğilimleri…hep yerel doğan Amerikalı’lardan üstün Immigrants outperform native-born Americans on two key measures of financial success (nbcnews.com). Bu olgu harpten sonra yabancı göçüne daha ılımlı bakan Almanya’da da kendini gösteriyor.


Fakat Anadolu’nun Hıristiyanları göçmen değildi. Bu toprakların kadim milletleriydi. Hatta Türklerden çok daha eskiye uzanıyordu tarihleri. Bu açıdan Müslümanlardan daha çalışkan olmaları beklenemezdi.

Buna karşın özellikle Balkanlar’dan gelen muhacirlerin ülke sanayi ve hizmetler sektörlerine yaptıkları katkı Türkiye’nin gelişmesinde önemlidir. İki örnek: Bulgaristan’dan gelen Ali Osman Sönmez’in Bursa tekstil alanındaki yatırımları (Filament ve Sönmez Tekstil) ve Üsküp (Makedonya) doğumlu Şarık Tara’nın en büyük inşaat şirketlerinden birini, ENKA’yı, kurması.


Hıristiyanlar kalsalardı Türkiye’nin durumu ne olurdu? Batı’ya açıklıkları, yenilikleri davet etmeleri ve bilgilerini zenginlik yaratmaya yöneltmeleri sonucu ülke daha refaha mı giderdi?


Yoksa Müslüman çoğunluğun % 1’lik gayrimüslim azınlığa güç tahammül ettiği anların (6-7 Eylül 1955, 1964 Yunan vatandaşlarının sınır dışı edilmesi) yansıması olarak % 20’lik “yabancı unsur” daha keskin iç çatışma ve gerilimlere mi neden olurdu?

Bir düşüncedir aldı beni.








Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page