Amerika’yı Anlamaya Çalışmak
top of page

Amerika’yı Anlamaya Çalışmak






Önümüzdeki bir yıl A.B.D. ve dünya için bu yüzyılın en kritik dönemlerden biri olacak. Kasım 2024’de başkanlık seçimleri var, adayların Joe Biden ve Donald Trump olacağı hemen hemen kesin.


Birbirine zıt iki yaşam felsefesi, apayrı iki yönetim tarzı, karşıt Amerika ve dünya görüşleri. Bir yanda ABD’nin içe dönmesini ve uluslararası sözleşmelerinden kopmasını isteyen, iklim değişikliğine inanmayan, yeraltı kaynaklarını son hızla çıkarmaya yönelmiş, adalet bakanlığının ve bağlı kurumların partizanca yönetilmesini hazırlayan Trump var.


Öte yanda Amerika’nın küresel ağırlığını müttefiklerle paylaşmaya amade, Avrupa ve Asya’da güven pekiştiren, içerde Enflasyon Düşürme Yasası’nın (Inflation Reduction Act) sağladığı imkanlarla son 40 yılın en büyük sanayileşme hamlesini sağlayan Biden bulunuyor.

Aleyhine açılan onlarca davaya (bazıları Amerika’ya ve anayasasına ihanet suçu da barındıran) ve New York’daki gayrimenkullerinin bir kısımını kaybetme riski taşıyan yargı kararlarına rağmen Donald Trump Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adaylığını garanti etmişe benziyor. Kamuoyu yoklamalarında partili rakiplerinin hiçbirinin % 10’u bulmaması (Cumhuriyetçi üyelere göre) ve önümüzdeki aylarda değişme ihtimalinin düşük olması adaylığını perçinlemiş görünümünde.


İkinci Dünya Savaşı’nın muzaffer komutanlarından Dwight Eisenhower (1953 – 1961) ve Sovyetler ile Soğuk Savaş’ın galibi sayılan Ronald Reagan (1981 – 1989) gibi saygın ve tarihsel önemde başkanların miraslarını redediyor sanki Cumhuriyetçi Parti. Geleneksel politikalarından ayrılıp bir tek şahsa biat etmeye yatkın.


Amerika’yı anlamakta güçlük çekiyorum. Başkanlık seçimleri neden en fazla oy alana değil de, Electoral College (Seçmenler Kurulu) denilen ve halkının tamamını hakkaniyetle yansıtmayan bir organın kararına bağlı? Neden 600.000 nüfuslu Wyoming ile 40 milyonluk Kaliforniya ayni sayıda, 2, senatör çıkarıyorlar? Eyaletlerin hakları nerede başlar? Federal hükümetinki nerede biter?


Yıllardır bu ülkeyi izlememe, bir keresinde Atlantik boyunca Florida’dan NewYork’a 2000 km katetmemize, bir başka seyahatimizde Pasifik sahilinde Los Angeles’den San Fransisco’ya 650 km yol gitmemize ve müteaddit defalar Kuzey’de Şikago, Güney’de Miami kentlerini ziyaret etmemize rağmen ABD’yi tam çözmüş değildim...

…Bu yaz 800 sayfalık tuğla misali tarih kitabını okuyuncaya kadar. Harvard’li tarihçi Jill Lepore’un “These Truths: A History of the United States” (Bağımsızlık Bildirgesinden: “Bu gerçeklerin apaçık ortada olduğu kesindir: Tüm insanlar eşit yaratılmıştır, Yaratıcı tarafından bahşedilen haklara sahiptirler, bunlar arasında Yaşam, Özgürlük ve Mutluluk arayışı ön plandadır”).


240 yıla yaklaşan tarihi boyunca Amerika, eyaletlerine tanıdığı haklar ile federal hükümetin (Washington, D.C.) elde ettiği güç arasındaki çekişmeye sahne olmuştur. 1861-1865 İç Savaşı Güney eyaletlerinin köleliği devam ettirmek için ayrılma isteklerine karşın Kuzey’in birliği sağlama ve köleliği yasaklama kararından kaynaklanmıştır.

İşte Trump, esas olarak Florida gibi Güney eyaletlerinden ve özellikle Teksas’dan aldığı destek ile nüfusu az olanların oransal olmayan haklarından yararlanmaktadır. Önemli bir takipçi güruhuna sahiptir (Trump’a Tapanlar Tarikatı (TTT) (turkisrael.org.il).


Bu kez Avrupa sürpriz ile karşılaşmamak için tedbirlerini şimdiden almaya başladı. Almanya’nın Dışişleri Bakanı ve Yeşillerin başkanı Annalena Baerbock yakınlarda Teksas’ı ziyaret ederek vali dahil Cumhuriyetçi Parti’nin en sıkı Trumpist’lerini tanımak ve fikirlerini öğrenmek istemiştir.

Donald’ın tüm hitabet gücüne ve ona tapanların enerjisine rağmen 2024 seçimlerini kazanma olasılığını düşük görüyorum. 2020’de oy veren Cumhuriyetçilerin bir kısmı 6 Ocak 2021 “ayaklanmasına” karışmasını onaylamıyorlar. Demokratlardan onu destekleyen çıkmayacağına göre, bağımsızlardan da önemli bir kesimin aleyhine açılan davalardan yaka silkeceklerini hesaba katarak, Biden’in, ilerleyen yaşına rağmen, kazanma ihtimallerini yüksek görüyorum.

Fakat tahminlerimde yanılma payını da (Erdoğan ve Bibi örneklerinde olduğu gibi) gözden ırak tutamayız.

Amerika’yı da iyi anlamak için daha çok kitaba ve ziyarete gereksinim olduğu kesin.






Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page