Aile
top of page

Aile




Bamidbar (“Çölde”) kitabının ismi genellikle “Sayılar” olarak çevrilir. Bunun sebebi, kitabın başında ve devamında yer alan nüfus sayımlarıdır. Baştaki nüfus sayımının amacı, Sinay Dağı’nda Tora’nın alınmasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra, Erets-Yisrael’e doğru yola çıkma aşamasında düzenli bir yolculuk, kamp ve ordu düzeni oluşturmaktı. Bu hafta okuyacağımız Pinehas peraşasında ikinci bir nüfus sayımına yer verilmektedir. İlkinden yaklaşık 39 yıl sonra gerçekleştirilen bu nüfus sayımının amacı ise, Erets-Yisrael’e girişin hemen öncesinde ülkenin hangi aileler arasında paylaştırılacağının belirlenmesidir. Bu nedenle ilk sayımdan farklı olarak sayım sırasında sadece kabile düzeyiyle yetinilmemekte, her kabilenin hangi ailelerden oluştuğu da vurgulanmaktadır.



Ailelerin isimleri, kabilelerin önde gelen atasal reislerinden türemiştir. Böylece örneğin, Reuven kabilesinin atası Reuven’in oğullarından olan Hanoh’un ailesi, “Hanohi ailesi” olarak, Palu’nun ailesi de “Palui ailesi” olarak adlandırılmıştır. Diğer tüm aileler de aynı şekilde, atasal reislerin isimlerinin sonlarına birer “i” sesi, yani “Yod” harfi eklenerek adlandırılmıştır. Ancak eklenen tek harf bu değildir. Her ailenin adının başına bir de “E” harfi eklenmiştir. Özetlersek; bu kısım içinde [biri hariç] tüm ailelerin isimleri önce orijinal halleriyle, sonra da iki harf ilavesiyle yer almaktadır: Örneğin Palu için: “LeFalu, Mişpahat A-Palu-İPalu’dan, Palui ailesi” denmektedir ve bu ifadede, ailenin atası olan Palu’nun isminin başına bir E harfi, sonuna da bir Yod harfi eklenmiştir – tüm ailelerde aynı durum söz konusudur. [Bu konudaki en bariz istisna, Aşer kabilesine mensup Yimna ailesidir. Ona böyle bir ekleme yapmaya gerek olmamıştır, zira zaten başında bir Yod, sonunda bir E harfi vardır. Başka ailelerde de aile atasının isminin son harfi zaten Yod olduğu için, sadece başına bir E harfi eklenmiştir (örneğin Karmi – A-Karmi).



Midraş bu eklemelerin amacını şöyle açıklar: Bene-Yisrael Tora’yı almak üzere Sinay Dağı’na geldikleri zaman, kıskançlığa kapılan diğer uluslar[ın göklerdeki temsilcileri] bu durumu protesto etmişlerdi. Tüm uluslar içinde Tanrı neden özellikle Bene-Yisrael’i seçip onlara yakınlık göstererek bu kadar onur ve itibar vermişti? Tanrı bunu şöyle cevaplamıştı: “Onlar bunu, lekesiz bir soy ağacına sahip oldukları için hak ettiler. Onların soylarında gayrimeşru kimse yok.” Bunun üzerine diğer uluslar Yisrael’e övgüler sunmuşlardı.



Ancak bu, Tora’nın alındığı zaman için doğruydu. Oysa şimdi, geçen haftaki peraşanın sonunda okuduğumuz üzere, Bene-Yisrael, Moav ovalarına geldiklerinde, burada yabancı kızlarla ahlaksızlık etmişlerdi. İşte bu noktada uluslar tekrar şikâyete başlamışlardı: “Yisrael’in önceki iffeti artık sekteye uğradı!”



Midraş’a göre, işte bu nedenle Tanrı, gönderdiği salgınla halkın içinden günahkâr kesimi tamamen temizledikten sonra – ki bu salgında Bene-Yisrael’den 24.000 kişi ölmüştür –Moşe’ye halkı tekrar saymasını ve her ailenin isminin başına ve sonuna, Kendi İsimleri’nden birini oluşturan Yod ve E harflerini eklemesini söylemiştir. Böylece günahkârların tamamen ortadan kalkmasıyla, Bene-Yisrael’in, halen ahlakını gerektiği şekilde korumuş bir ulus niteliğinde olduğuna Bizzat Tanrı’nın İsmi tanıklık edecekti.



Ama bir soru sorulabilir: Tanrı’nın birçok İsmi olduğuna göre, ahlakı ve temiz şecereyi tasdik eden mührü neden özellikle bu iki harften – Yod ve E harflerinden – oluşan İsim’dir?



Bunun için, Hahamlarımızın şu ünlü öğretisini hatırlayalım: “Rabi Akiva şöyle dedi: Erkek ve kadın – eğer hak ederlerse Şehina aralarındadır. Hak etmezlerse ateş onları tüketir” (Talmud – Sota 17a). Tanrı’nın Kutsal Mevcudiyeti Şehina, Tora’nın kuralları doğrultusunda kutsal bir evlilik bağıyla birleşmiş olan bir çifte eşlik eder. Bunun olmadığı bir ilişki, kutsiyete değil, ateşli tutkuya dayalıdır ve sonunda bu ateş onları hatadan hataya sürükleyerek tüketir. Bu, erkek ve kadın sözcüklerinin İbranice karşılıklarında da görülmektedir. Erkek (İş) sözcüğü Alef-Yod-Şin (איש) harfleriyle yazılır. Kadın (İşa) ise Alef-Şin-E (אשה) harflerinden oluşur. İkisinde Alef ve Şin harfleri ortaktır – ki bu, “Ateş” (אש) sözcüğünü oluşturur. Bu iki harf dışında erkekte bulunan ve dolayısıyla erkeği simgeleyen ilave harf Yod, kadındaki ise E’dir. Bu iki harfin birleşimi, Tanrı’nın yukarıda bahsi geçen İsmi’ni oluşturur. Böylelikle kadın ve erkeğin uygun birleşiminde Tanrı’nın İsmi ortaya çıkmaktadır. Ama erkek ve kadın bu ilişkilerinde kutsiyete yer vermez, Tanrı’nın, aralarında barınmasına müsaade etmezlerse, bu iki harf simgeselliğini yitirecek, geriye sadece “Ateş” kalacaktır.



Bu öğreti, Tanrı’nın ahlakı tasdik eden mühür niteliğindeki İsmi’nin neden özellikle Yod ve E harflerinden oluşan İsmi olduğunu açıklamaktadır. Bene-Yisrael tüm özel ilişkilerinde kutsiyeti ön planda tuttukları için Tanrı da Yisrael atasal ailelerinin isimlerine bu iki harfi eklemiştir. Dahası, iffet konusunda kadınların yeri çok önemli olduğu, ayrıca Hahamlarımızın sözleriyle “Bene-Yisrael Mısır’dan o neslin iffetli kadınları sayesinde çıkmış” oldukları için, kadını simgeleyen E harfi, erkeği simgeleyen Yod’a göre önceliklidir. Bu nedenle aile isimlerinin önüne E harfi, arkasına da Yod harfi yerleştirilmiştir.



Tüm bu öğretilerde, sağlam ve kutsiyete dayalı bir aile ilişkisini oluşturmanın Tanrı’nın gözünde ne kadar önemli, cinsel ahlaksızlığınsa ne kadar hor görülür nitelikte olduğu görülmektedir. Bir karşılaştırma olması açısından, Bene-Yisrael’in çöldeki en ağır günahının ne olduğunu soracak olsak, çoğu kişi mutlaka “Altın Buzağı” diyecektir. Oysa orada cezalandırılanların sayısı sadece “üç bin kadar” kişiyken, yukarıda da belirtildiği üzere, Bene-Yisrael’in Midyan kızlarıyla girdikleri ahlaksız ilişki nedeniyle gelen salgında 24.000 kişi ölmüştür. Bu da iki olayda Tanrı’nın öfkesinin ahlaksızlık söz konusu olduğunda çok daha ağır bastığının bir göstergesidir.



Geçtiğimiz haftaki peraşada Balak tarafından Bene-Yisrael’e beddua etmesi için tutulan Bilam, bunu bir türlü başaramamıştı. Ne zaman beddua etmeye kalksa, ağzından övgü ve beraha sözleri çıkıyordu. Ama bir noktada Bilam artık beddua etme çabasından vazgeçti. Tora bunu şu sözlerle anlatmaktadır:



Bilam, Tanrı’nın Yisrael’i mübarek kılmayı arzuladığını gördüğünden, [bu kez] geçen seferlerde olduğu gibi gizemli yöntemlere başvurmadı ve yüzünü çöle çevirdi. Bilam gözlerini kaldırdı ve kabilelerine göre yerleşmiş olan Yisrael’i gördü. Tanrı’nın Ruhu onun üzerine yerleşti. Meselini dile getirdi ve [şöyle] dedi:… Çadırların ne iyi ey Yaakov, meskenlerin [ne iyi] ey Yisrael!” (Bamidbar 24:1-5).



Bilam’ı etkileyen ne olmuştu? Yisrael’in “kabilelerine göre yerleşmiş olması”. Başka bir deyişle herkesin kendi ailesini, kendi şeceresini, hiçbir karışıklık, hiçbir ahlaksızlık olmadan biliyor olmasıydı. Çadırların ve meskenlerin kapıları birbirine bakmayacak, her ailenin mahremiyeti ve bütünlüğü korunacak şekilde düzenlenmişti. Kimsenin gözü kimsenin evinde ve eşinde değildi. Bu nedenle, Tanrı’nın Ruhu’nun onun üzerine yerleşmesiyle birlikte Bilam’ın övdüğü ilk şey, “Yaakov’un çadırları ve Yisrael’in meskenleri” olmuştur. Ve aynı sebeple, Tanrı’nın Yisrael’e öfkelenmesini sağlamak üzere Balak’a verdiği öğüt de, tam da bu kutsiyet ve saflığı bozmak amacıyla Moav ve Midyan kızlarının Yisrael erkeklerini baştan çıkarmaya gönderlimesi şeklindeydi. Bilam, bedduayla başaramadığını, Yisrael’e, Tanrı’nın en nefret ettiği ahlaksızlık günahını işleterek başarmıştı. Zira Yisrael’i özel ve farklı kılan, aileye, namusa, cinsel ahlaka büyük önem vermesiydi ve tarih boyunca da öyle olmuştur.



Yahudilikte aile son derece önemlidir. Ve bir ailenin üzerine Şehina’nın yerleşebilmesi, Tanrı’nın aile kutsiyetini simgeleyen “Yod ve E” İsmi’nin orada barınabilmesi için, her şeyden önce temel şart ailenin bir İş ve bir İşa’dan oluşmasıdır. Ve tabii ki bu ilk şart oluştuktan sonra da, çiftin Tora’nın kurallarına uygun bir şekilde evlilik bağı kurmuş, ailenin de Yahudiliğin değerlerine ve Tora’nın en önemli kurallarından olan aile saflığı kurallarına sadık, saygı ve sevgi temelleri üzerine kurulmuş olması gerekir. Gelecek Yahudi nesillerinin sağlam ve sağlıklı bireyleri, günümüzün sağlam ve sağlıklı Yahudi ailelerinden çıkacaktır.



Tüm bunların ışığında, son dönemde gördüğümüz, cinsellikte kural tanımamayı bayrak edinmiş çeşitli yürüyüşlerin; yüksek mahkemenin (BaGaTs), kocasına ihanet ettiği için boşanan bir kadının, kocasına babasından miras kalmış olan mallarda dahi eşit paya hakkı olduğuna hükmederek ihanet gibi son derece ciddi (hangi taraftan olursa olsun) bir konuyu sıradanlaştırmasının; veya yeni hükümetle birlikte, evlilik kurumunu resmileştiren törenin Yahudilik kuralları dışında da gerçekleştirilebilmesini sağlama planlarının, köklü Yahudiliğe önem verenlerce neden olumsuz bir bakışla karşılandığını anlamak herhalde zor olmayacaktır.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page