Ekev peraşası, önemli dersler veren, Yahudiliğin bazı önemli doktrinlerini içeren bir peraşadır. Peraşa hepimizin aşina olduğu bir parçayı da içermektedir: Şema’nın ikinci paragrafı.
Yahudiliğin inanç bildirimi olan Şema’nın ilk paragrafı geçen hafta okuduğumuz Vaethanan peraşasında yer alır. Temel teması Kabalat Ol Malhut Şamayim (Göksel Krallığın Boyunduruğunu Kabul Etmek) olan ilk paragrafta Tanrı’nın ‘Bir’liği ifade edilir, Tanrı sevgisi, Tora sözlerini sürekli mahiyette öğrenme ve yeni nesillere öğretme yükümlülüğü, tefilin ve mezuza mitsvalarından bahsedilir.
Peraşamızda yer alan ikinci paragrafın ana teması ise Kabalat Ol Mitsvot (Tanrı’nın Emirlerinin Boyunduruğunu Kabul Etmek) kavramıdır. Burada çeşitli temel mitsvalardan ve ödül-ceza prensibinden bahsedilmekte, bu bağlamda Yahudilerin Erets-Yisrael ile olan bağlarının ve bir ulus olarak burada yaşama haklarının, mitsvalara olan bağlılıklarıyla bire bir ilişkili olduğu vurgulanmaktadır. Paragraf şu sözlerle başlar:
Veaya İm Şamoa Tişmeu El Mitsvotay Aşer Anohi Metsave Ethem Ayom…
Eğer Size Bugün Emrettiğim Emirlerimi İyice Dinlerseniz…”
(Devarim 11:13)
İbranice bilen okuyucular burada bir ikileme kullanıldığını fark edeceklerdir: Şamoa Tişmeu. Basit düzeyde, Tora’da birçok yerde karşımıza çıkan bu gibi ikilemelerin amacı, anlamı kuvvetlendirmektir. Ancak daha derin bir düzeyde Hahamlarımız veya sonraki dönem otoriteleri bu ikilemeler hakkında çeşitli açıklamalar da önermişlerdir. Bu yazıda buradaki ikileme üzerinde duracağım.
Öncelikle buradaki Lişmoa fiilinin anlamını hatırlayalım. Yitro peraşasıyla ilgili yazımda, bu sözcüğün farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelebileceğinden bahsetmiştim. Çoğunlukla “duymak” veya “dinlemek” manasında kullanılan fiil, yerine göre “itaat etmek”, “anlamak”, “öğrenmek” gibi anlamlara da gelebilir.
Raşi’ye göre bu ikileme, pasuğun gidişatından ayrı olarak değerlendirildiğinde, kendi içinde bir şart cümleciği de oluşturmaktadır: “İm Şamoa – Tişmeu”. “Eğer dinlerseniz, dinlersiniz.” Veya Raşi’nin açıklamasındaki eklemeleriyle birlikte: “Eğer eskiyi dinlerseniz, o zaman yeniyi de dinleyebilirsiniz.” Bununla kastedilen anlam şudur: “Eğer eski öğretilere kulak verirseniz, sağlam bir temele dayanarak yeni öğretiler çıkarsamanız, türetmeniz ve anlamanız da mümkün olacaktır.”
Eskinin ve yeninin kendilerine ait avantaj ve dezavantajları vardır. “Eski”, otantik, alışılmış ve dengeli olmanın yanı sıra, zaman sınavını da başarıyla geçmiştir. Fakat buna rağmen monotonluk ve sıkıntı getirebilir. Diğer yandan “yeni”, taze ve heyecan verici olmasına rağmen, kolayca ana yoldan sapabilir ve bilinmeyene doğru yönelebilir. Bu sebeple ideal birleşim, “eski”nin taslağı baz alınarak “yeni”ye ulaşmaktır.
Raşi bu pasuktaki “size bugün emrettiğim” ifadesi üzerinde durur ve şu açıklamayı getirir: Tora öğrenimi ve uygulaması söz konusu olduğunda, Tora’nın emir ve öğretileri sanki bugün verilmişçesine bir tutum içinde olmak gerekir. “Tora’nın sözleri daima gözünde yeni olsun.” Onları sana verilmiş sürpriz bir hediyeymiş gibi gör ve bu hevesle incele.
Yürümeyi yeni öğrenmiş bir çocuğun hareketlerini gözlemlemek oldukça ilgi çekicidir. Çocuk hareket etmenin bu yeni şeklinden oldukça etkilenir ve çevresi hakkında bilgi toplama konusunda kendisine daha çok yardım edecek olan bu yenilikten müthiş bir zevk duyar. Bir yerden bir yere, bir odadan başka bir odaya muzaffer ve mutlu gülücüklerle dolaşır ve keşfettiği her yeni şeyden ayrı bir zevk alır. Çocuk sanki hiç yorulmuyormuş gibidir ve bulunduğu çevreyi keşif için artık elinde daha güçlü bir araç ve daha derin bir merak vardır.
Bir Yahudi’nin Tora’ya yaklaşım şekli de böyle olmalıdır. Tora’nın sonu yoktur ve bu sadece bir slogandan ibaret değildir. Gayet açık ve somut bir şekilde görülmektedir. Tora, 3332 yıldır elimizdedir. Ve bu güne kadar Tora üzerine yeni bakış açıları, yeni dersler, hatta çağın getirdiği yenilik ve gelişmelerin doğurduğu sorulara cevap olarak yeni kurallar, yine çağın ürünü olan gündelik ve insani soru ve sorunlara yönelik yeni çözümler sürekli olarak üretilmekte, türetilmekte ve kitaplar dolusu bilgiler halinde yayılmakta, çoğalmaktadır. Tora öğreniminin birçok farklı kolu vardır. Bazısı düz metin üzerinde yeni keşiflerde bulunmakta, bazısı Sözlü Tora’nın prensipleri ışığında metinsel ve konusal analizlere girmekte, bazısı akademik araç ve yöntemleri de Tora hakkında yepyeni yönleri açığa çıkarmak için kullanmakta, bazısı mistik yöne eğilmekte, bazısı, etik konusu üzerinde ilerlemekte, bazısı felsefi açıları incelemektedir. Tüm bunlar kâh çocukların düzeyinde kâh yetişkinlerin düzeyinde, hem az bilgililere hitap edecek hem de yüksek kalibreli âlimlere entelektüel açıdan meydan okuyacak şekilde olmaktadır.
Tora’nın içeriğinin sonsuz olduğu konusunda bilinçli olan bir kişi için her zaman yeni keşifler mümkündür. Tora bilginlerinin çağlar boyu verdikleri eserler, Tora öğrenimi için sonsuz birer kaynak olmanın yanı sıra, yeni keşiflerin hiçbir zaman tükenmeyeceği konusunda da teşvik edici birer örnektir. Talmud’da (Hulin 7a) vurgulandığı üzere, Tora’nın içinde daima yaratıcı fikirler için yer bulunabilir ve insan, eski nesillerin farkına varamadığı birçok yeni hazineyi gün yüzüne çıkarabilir.
Ancak Raşi, bununla beraber, her yeni keşfin, eskilerin iskeleti kullanılarak yapılması gerektiğini kesin bir şekilde vurgulamaktadır: “Eğer eskiyi dinlerseniz, o zaman yenilikleri açığa çıkarabilecek anlayış ve temele sahip olabilirsiniz.” Yeni öğretiler, Tora’nın ana gövdesinden dallanıp budaklanan ince dallar gibidir. Eğer gövdeyle ve köklerle sağlam bir bağlantısı yoksa, yeni öğretinin, keşfin, uygulamanın vb. bir Tora öğretisi, keşfi, uygulaması olduğunu söylemek mümkün değildir. Herhangi bir kişi veya grubun, 3332 yıllık bir geçmişi yok sayıp kendi uygun gördüğü, “çağa uygun” bulduğu, “reforme ettiği” veya benzeri temelsiz, Tora’nın esaslarıyla ilgisi olmayan yorumlar, “Tora” veya “Yahudilik” değildir. Futbol ayakla oynanır. Birilerinin çıkıp, artık bu oyunun eskide kaldığını, reforma ihtiyacı olduğunu ve bundan böyle elle oynanacağını söyleyerek kuralları değiştirmesi elbette mümkündür. Ama o oyun artık futbol değildir. Başka bir oyundur. Hâlâ “futbol” adını kullanması sadece, gerçek futbol taraftarını kendi oyununa çekme gayretinin bir sonucu olabilir.
Büyük Tora bilginleri daima yenilikçi olmuşlar, sürekli yeni keşiflerde bulunmuşlar, karmaşık kanuni meselelere yaratıcı çözümler bulmuşlardır. Bu değerli kişilerin çalışmalarını inceleyecek herhangi bir kişi, yapılan çalışmadaki derin heyecanı mutlaka hissedecektir. Ama bunun ötesinde, yepyeni fikirlerin Tora’nın ana gövdesine nasıl da sağlam bağlarla bağlı olduğuna da tanık olacaktır. Talmud’un, Tora’nın içinde yaratıcı fikirlere daima yer olduğunu söylerken önemle vurguladığı nokta, bu heyecanın sadece bu kişilere özel olmak zorunda olmadığıdır. Tora’yı, saptırmadan ve geçmişteki çerçevenin dışına çıkmadan inceleyen herkes aynı fırsata sahiptir. Her insan Tora’nın sonsuz bahçesinde yeni bir çiçek bulmanın heyecanını yaşayabilir. Fakat bunu yaparken, yenilik aramanın eskiyi yıkmak anlamına gelmediğini daima göz önünde bulundurmalı, yeniye yelken açmadan önce eskinin sunduğu güvenilir limanı iyice tanımalıdır.