Bu Şabat okuyacağımız Yitro (יתרו) peraşası, bilhassa içerdiği 10 emirden dolayı gayet iyi tanınır. Gerçekten de, bütün tek tanrılı dinler arasında Tanrı’nın milletin herbir ferdi tarafından dolaysız olarak ve doğrudan işitildiğinin yazılı olduğu tek dindir bizim dinimiz. Ancak bu sahneye fiilen katılan İsrael oğulları, Tanrının varlığının yüksek gücünü tahammül edemiyeceğini belirtir Moşe’ye.
Moşe’ye, bizimle sen konuş ve işitelim. Tanrı bizimle konuşmasın belki ölürüz. (Şemot 20, 15)
Dolayısı ile Tanrı’nın sözleri ve emirleri İsrael oğullarına Moşe tarafından aktarılır. Bu çerçeve içinde birbiriyle davalı olanlar ve de, Tanrı’nın verdiği emirlerle ilgili sorusu olanlar sadece Moşe’ye danışabilmektedir.
Kayınpederi Yitro Moşe’nin dikkatini çeker ve bu işi tek başına üstlenirse sonunda hem onun hem de milletin perişan olacağını beirtirek şu tavsiyede bulunur.
Şimdi sesimi işit ve sana tavsiyede bulunayım. Tanrı seninle olsun ve sen millet için Tanrının karşısında ol ve sözleri Tanrıya aktar. Kanun ve kurallar hakkında onların dikkatini çek. Onlara, gitmeleri gerektiği yolu ve yapacakları davranışları bildir. Bütün milletin içiden güçlü, Tanrı korkusu olan, gerçekçi ve paradan nefret eden insanları gör ve onlardan bin başılar, yüz başılar, elli başılar ve on başılar tayin et. Onlar her zaman halkın davalarını mahkeme etsinler. Büyük bir mesele olursa sana getirsinler ve bütün küçük meseleleri onlar mahkeme etsinler. Bu senin işini kolaylaştırsın ve onlar bu işi seninle paylaşsınlar. Eğer böyle yaparsan, Tanrı sana bir emir verdiğide vazifeni becerebilirsin. Millet de sulh içinde yerine gelir. Moşe kayınpederi Yitro’nun sesini işitir ve söylediği her şeyi yapar. (Şemot 18, 19-24)
Bence, Yitronun bu tavsiyesi kanun ve adalet sisteminin en temel prensiplerini belirtmektedir. Bir adalet sisteminin yüriyebilmesi için kanunlara gerek vardır. İsrael oğulları için kanunların tek kaynağı Tanrıdır. Milletin bir meselesi olduğunda, kanuna başvurulur ve ona göre karar verilir. Tora’nın verilmeye başlandığı o günlerde, kanunları bilen tek yetki makamı Moşe’dir ve o milletin bütün meselelerini mahkeme eden hakim vazifesini üstlenmiştir. Tabii ki bu yük hem onu perişan edebilir hem de adalet kuyruğunda beklemek zorunda kalan milleti perişan eder.
Bunu önliyebilmek için değişik seviyelerde bir hakimler kadrosu kurulmalıdır. Bu hakimler bilinen kanunların bilgisine vakıf olmalıdırlar. Moşe var olan kanunları bu hakimlere öğretmekle yükümlüdür. Var olan kanunlarla hüküme varılamıyan meseleler olabilir. Böyle bir durumda, dava Moşe’ye getirilir. Eğer Moşe de bunu çözemezse, dava, kanunların tek kaynağı olan Tanrıya getirilir ve yeni kanunlar ortaya çıkar. (O dönemde, Tanrı yeni kanunları İsrael oğullarına Moşe aracılığı ile bildirir.)
Moşe hakimleri tayin ederken çok önemli dört unsura ağırlık vermelidir. Hakim adayı kuvvetli olmalıdır (אַנְשֵׁי-חַיִל). Burada fiziki kuvetten değilde kabiliyetli, başarılı ve cesur kişilerden bahsedilmektedir. Hakim adayının Tanrıya karşı saygısı bir korku seviyesinde olmalıdır (יִרְאֵי אֱלֹהִים). Hakim, kanunları yapmadığının, ancak onları uyguladığının bilincinde olmalıdır. Hakim adayı gerçeği ortarya çıkarmaya çalışan bir insan (אַנְשֵׁי אֱמֶת) olmalıdır. Gerçekleri görme ve anlama yeteneğine sahip olmıyan ya da gerçeklere tek bir açıdan bakanlar hakim olarak tayin edilmemelidir. Hakim adayı maddi çıkarlardan nefret derecesinde uzak (שֹׂנְאֵי בָצַע) olmalıdır.
Kısaca açıklamaya çalıştığım ve Yitro tarafından sunulan bu adalet sistemini günümüzde uygulanan adalet sistemi ile eşdeğerlendirebiliriz. Her ne kadar Tanrı seviyesinde sayılmasa bile, her toplumun kanun yapan bir ögesi vardır. Demokratik ülkelerde kanunu yapan öge, meclis, parlamento veya benzeri isimlerle bilinir ve yetkisini onu seçen halktan alır. (Tanrı için böyle bir yetki sorunu yoktur.) Adli bir mesele ortaya çıktığında, değişik seviyedeki mahkeme organları bu meseleyi var olan kanunlara uygun olarak çözmeye çalışırlar. En yüksek mahkeme var olan kanunlarla meseleyi çözemezse bunu yeni bir kanun yapma isteği ile kanun yapan ögeye aktarır. Bu gün hakim adaylarında arana özellikler de Yitro’nun tavsiyesindeki gibidir: cesur, kanuna (korku derecesinde) saygılı, gerçekçi ve maddi çıkarlardan uzak.
Kısacası peraşamızada tarif edilen adalet sistemi, ilke seviyesinde, bugün uygulanandan pek değişik değildir.