Merhaba sevgili okurlarım. 2023 yılının, ilk yazısını sizler için yazıyorum. Önce yeni Miladi Yılınız kutlu olsun. Geride bıraktığımız yıl kimimiz için çok güzel, kimimiz için de çok ağır ve kötü geçti. Nedir ki bu, bir yaşam kanundur. Hiç kimse aynı anda gülmez ve hiç kimse aynı anda ağlamaz. Ateş düştüğü yeri yakar, sevinç ve mutluluk da içindeyken duyumsanır. Herkes aynı anda sevinemez ve bayram edemez.
Her şeye rağmen ben 2023 yılında herkese, sağlık, huzur ve barış dolu bir sene diliyorum.
Aslında insanların yazıp çizdiği çizelgelerin yönergesiyle hayatımızı yaşıyoruz. Yani takvimlere bağlı olarak. Aslında yaşamın bir çizelgesi yok.
Tabiat kendi düzeninde akıyor. Zamanlar aktıkça doğan bebekler büyüyor, gençler olgunlaşıyor, sonra da tabiat kanunları gereğince yaşlanıp, ihtiyarlıyor. Aynı tabiat gibi. Ama tabiat belirli aralıklarla kılık değiştirip yenileniyor, insanlar ise ağır ağır yaşlanıp sonsuzluğa karışıyorlar.
Amacım sizlere sıkıntı vermek değil ama, bu bir hakikat. Onun için bize biçilen bu hayatı hakkını vererek yaşamamız gerekir. Zamana ve kötü olaylara direnmek yerine, her şeye rağmen umudumuzu kaybetmememiz gerekir.
Ailemizle güzel ilişkiler geliştirmek, kendi meşrebimize uygun birkaç arkadaş edinmek, güzel müzikler dinlemek, sanata ve görsel güzelliklere zaman ayırmak, iyi bir film izlemek, kendimizi doygun ve mutlu hissetmemize sebep olur.
İyi bir kitap okumak, sevdiğiniz birkaç kişiyle bir kadeh şarap eşliğinde kaliteli bir sohbet, insanı yeniler, kendine getirir.
Bir de her ne kadar laik bir yaşam sürdüre geliyorsam bile, şükretmek, beyaz duygularla dolu bir yürekle Tanrı’yla sohbet edebilmek, içime dönüp kendimle, kendime iltimas yapmadan hesaplaşmak, eğriyi, doğruyu ayırmak, çok sıklıkla yaptığım bir şeydir. Affetmeyi ve özür dilemeyi becerebilmek, bizleri bütün diğer yaratıklardan ayıran duygulardır. Hayvanlar güdüleriyle yaşarlar, avlanmak onlar için yaşamsal bir güdüdür. Eğer karınları toksa saldırmazlar.
Ama insanoğlu öyle değil. Bizler her şeyi hesaplı kitaplı yapar, bazen yüreğimiz ve aklımızla egemen olabileceğimiz halde kötü duygulara, ihtiraslara ve egomuza gem vuramayız. İşte bu noktada içimizdeki erdemli duyguları, aidiyetimize ait yasaları, atalarımızın öğretilerini, büyüklerimizin artık hayatta olmasalar bile bizlere aşıladıkları değerleri hatırlamalı ve hatalı yollara girmemeliyiz.
Sözün özü iyi insanlar olmaya çalışırsak, ego ve hasetlerimizi rafa kaldırabilirsek hem daha mutlu oluruz, hem de daha fazla mutlu edebiliriz.
Ne çok öğüt verdim değil mi? Merak etmeyin bunların hepsini kendim de uygulamaya çalışıyorum. Yoksa kendimi bu cümleleri kurmaya ehil görmezdim.
Geçtiğimiz hafta en büyük erkek torunum, Bar Mitzva törenini gerçekleştirdi. Torunun bugüne eriştiğini görmek inanılmaz güzel bir duygu. O gün torunumu izlerken Tanrı’ya şükrettim. Hem de birçok şey için. Birincisi onun harika bir çocuk olmasını izleyebildiğim ve iyi bir erkek olma yolunda hızla ilerlediği için. İkincisi hepimizin birlikte ve sağlıklı olarak bugüne ulaşma şansına erişebildiğimiz için. Üçüncüsü ise, bin bir emekle büyüttüğümüz çocuklarımızın, düzgün evlatlar yetiştirdiklerine tanık olabildiğimiz için. Tanrı herkese böylesi güzel günler görmeyi nasip etsin.
Sevgili okurlarım, bu haftalık da bu kadar. Yeniden buluşuncaya değin sevgiyle kalın.
Yazımı iki dize ile bitirmek istiyorum;
“Yolu rastgele yürürsen, ömür olur.
Denginle yürürsen, şiir olur.”
Comments