Sukot Bayramının Farklı Yüzleri
top of page

Sukot Bayramının Farklı Yüzleri



Tora’daki bayramlar iki ana gruba ayrılabilir.

Bunlardan biri, “Şaloş Regalim” adı verilen ve Bet Amikdaş zamanında Yisrael’in tüm erkeklerinin Yeruşalayim’e gelerek Bet Amikdaş’ta bir korban yapmasını gerektiren üç bayram, Pesah, Şavuot ve Sukot bayramlarından oluşan gruptur. Sukot’a bitişik olarak kutlanan Şemini Hag Aatseret de bu gruba dâhildir.


Şaloş Regalim bayramlarının iki yönü vardır. Öncelikle her biri Mısır Çıkışı döneminde yaşanan olayların anısına kutlanır. Pesah, tabii ki, Mısır Çıkışı’nın yıldönümüdür. Şavuot, çıkıştan elli gün sonra Tora’nın alındığı zamandır. Ve Sukot (Türkçesi: “çardaklar”) da Tanrı’nın çöl yolculuğu boyunca Bene-Yisrael’i “çardaklarda” yaşatmış olmasının anısına kutlanır. Hahamlarımız arasında buradaki “çardakların” mahiyeti konusunda bir görüş ayrılığı vardır. Bir görüşe göre normal çardaklardan bahsedilmektedir. Diğer görüş ise “çardaklar” ile, Tanrı’nın Bene-Yisrael’i her yönden sardığı Onur Bulutları’nın kastedildiği yönündedir. Şulhan Aruh bu ikinci görüşü takip eder ve uygulamada kişinin, Sukot’un ilk gecesinde sukada (belli kurallara göre yapılmış bir çardak) otururken, bu mitsvayı Onur Bulutları’nın anısına yaptığını düşünmesi gerektiğini yazar .


Sukot’un bu ilk [Diaspora’da ilk iki] gecesindeki esas mitsva, sukada en az bir kazayit (yaklaşık 28 gr.) ve tercihan bir kabetsa (yaklaşık 56 gr.) ekmek yemekle yerine getirilir. Ayrıca yedi gün boyunca, ekmek yenen her öğünü sukada yemek gerekir. Ekmek yenmiyorsa, sukada yemek zorunluluğu yoktur; ama sukada yenir veya içilirse de kişi mitsva kazanır. Yine, eğer kişi özel bir rahatsızlık duymuyorsa, sukada uyumalıdır. [Not 1: Rahatsızlığa sebep olan makul herhangi bir durum kişiyi suka mitsvasından muaf kılar. Bunun sebebi, kişinin sukada kendisini evinde hissetmesi gereğidir. Eğer bunu önleyecek dış etkenler varsa, muafiyet vardır; ama bu sadece suka mitsvasına özel bir muafiyettir. Diğer hiçbir mitsva kişinin rahatsız olup olmamasına bağlı değildir.] [Not 2: Kadınlar genellikle zamana bağlı “yap” şeklindeki emirlerden muaftırlar ve suka mitsvası da bu kategoridedir. Ama isterlerse kadınlar da suka uygulamasına katılabilirler ve bu şekilde mitsva kazanabilirler.]


Bunun dışında sukada Tora öğrenmek veya öylesine, insanın evinde keyif için yaptığı şeyleri sukada yapmak bile kişiye mitsva kazandırır. Suka mitsvasının esası, tıpkı çölde olduğu gibi, aslında her zaman Tanrı’nın korumasına muhtaç olduğumuzu ve bu konuda yalnızca ona güvendiğimizi, yılda bir hafta boyunca evlerimizi terk ederek bir yandangöstermek ve bir yandan da içselleştirmektir.


Şaloş Regalim bayramlarının ikinci yönü ise yıllık tarım döngüsüne bağlıdır. Kış boyunca toprakta gelişen ürünler baharda ortaya çıkmaya başlar ve ilk olgunlaşan tahıl olan arpanın ilk hasadı Pesah’ta gerçekleştirilir. Bu arpa hasadından elde edilen ilk demetlerle her yıl Bet Amikdaş’ta “Omer” adı verilen bir korban gerçekleştirilirdi. Bunun elli gün sonrasında kutlanan Şavuot bayramı, yılın ilk buğday hasadı zamanına denk gelir ve bunu işaretlemek amacıyla Bet Amikdaş’ta “Şete Alehem” adı verilen ve iki ekmekle gerçekleştirilen özel bir korban yapılırdı. Sukot ise yılın tüm hasadının artık toplanıp ambarlara depolandığı, yani bir yıllık tarımsal çabanın meyvelerinin alındığı mutlu bir zamandır. Sukot’ta bir yandan bu neşeyi, diğer yandan da yeni tarım yılında ihtiyaç duyulan yağmurlar için edilen duaları – zira Hahamlarımızın öğrettiği üzere, Tanrı dünyayı yeni yılın yağmurları konusunda Sukot bayramında yargılar – simgeleyen mitsva ise “Lulav” veya “Arbaat Aminim” adı verilen mitsvadır. Bu mitsva, bir arada bağlanan bir hurma dalı (lulav), üç mersin dalı (adas) ve iki söğüt dalının (arava), onlara bağlanmayan, ama bitişik tutulan bir ağaçkavunu (etrog) ile birlikte bayramın yedi gününde elde tutulması ve çeşitli simgesel hareketlerle sallanmasıyla yerine getirilir.


Tora’daki ikinci bayram grubu, “Yamim Noraim” (Heybetli [veya Korku Uyandıran] Günler) adı verilen dönemdir. Bu grupta, herkesin bildiği gibi Roş Aşana ve Kipur bayramları yer alır. Aslında Elul ayının başından itibaren başlayan bir teşuva (tövbe) dönemi söz konusudur. Elul ayı boyunca kişi yıl içindeki davranışlarını bir süzgeçten geçirir; zira ertesi ay Tişri’nin ilk günü olan Roş Aşana, Tanrı’nın yeni yılda herkes için karar verdiği yargı günüdür. Roş Aşana’yla başlayan on günlük süreç, “Aseret Yeme Teşuva” (on teşuva günü) olarak bilinir ve Tanrı’nın insanlara özellikle yakın olduğu, samimi teşuva yapanlara yardım ettiği bir dönemdir. Bu dönemi kapatan Yom Kipur, haklarında teşuva yaptığımız günahlarımızın affedildiği ve Roş Aşana’da verilen kararın mühürlendiği gündür.


Ancak Hahamlarımızın öğrettikleri üzere, Yom Kipur’da mühürlenen kararın yürürlüğe girdiği gün, Sukot bayramının yedinci günü olan Oşana Raba’dır. Dolayısıyla Sukot, hakkımızdaki kararı hâlâ etkileyebileceğimiz bir dönemle örtüşmektedir ve bu nedenle, teşuva odaklı döneme aslında Sukot bayramı da dâhildir.


Yine de Yamim Noraim’deki teşuva ile Sukot’taki teşuva birbirinden temel bir farkla ayrılır. Adından da anlaşıldığı üzere, Yamim Noraim, korku odaklı bir dönemdir. Bu dönemde kişiye teşuva motivasyonunu veren etken, Tanrısal yargıdan kaynaklanan korkudur – Tanrı korkusudur. Buna karşılık, bir yandan Tanrı’ya ve korumasına mutlak bir sığınmayı ifade eden sukamitsvasını, diğer yandan da başarılı bir hasadın ardından hem neşe ve Tanrı’ya şükran, hem de yeni yılın yağmur bereketi için dua ögesi içeren lulav mitsvasını yerine getirdiğimiz Sukot bayramındaki teşuvanın motivasyon kaynağı ise Tanrı sevgisidir.


Tanrı sevgisinden kaynaklanan teşuva, Tanrı korkusundan kaynaklanan teşuvadan daha üstün olarak kabul edilir. Öyle ki Hahamlarımız, korkudan kaynaklanan teşuva yapan kişinin kasıtlı günahlarının kasıtsız günahlar olarak kabul edileceğini, buna karşılık sevgiden kaynaklanan teşuvada kasıtlı günahların sevaplara dönüşeceğini öğretirler! [Ama bu bir yanılgıya yol açmamalıdır. Tanrı korkusunun olmadığı bir yerde Tanrı sevgisinden bahsedilemez. Korku, üzerine sevginin inşa edildiği temeldir. Temel olmadan binanın inşası mümkün değildir.]


Sonuç olarak bu hafta kutlamaya başladığımız Sukot bayramı, çok yönlü bir bayramdır. Ama bununla da kalmamaktadır. Sukot aynı zamanda evrensel bir bayramdır da. O kadar ki, Peygamber Zeharya, Bet Amikdaş tekrar inşa edildikten sonra, tüm dünya uluslarının özellikle Sukot bayramını kutlamak ve Tanrı’ya ibadet etmek üzere her yıl Yeruşalayim’e çıkacaklarını söylemiştir (Zeharya 14:16). Bunun yanında, Tora, Bet Amikdaş’ın ayakta olduğu dönemlerde Sukot bayramı boyunca ilk gün 13, ikinci gün 12, üçüncü gün 11 ve bu şekilde her gün bir tane azaltmak suretiyle son gün 7 tane olmak üzere toplam 70 tane boğanın korban edilmesini öngörür. Bu 70 boğa, Noah peraşasında, Büyük Tufan’dan sonra Noah’ın soyundan çıkmış olan ve günümüze kadar tüm insanlığın atalarını teşkil eden 70 farklı kavme denktir. Tanrı, Yisrael’i, “bir Koenler krallığı ve kutsal bir ulus” olmakla görevlendirdiğinden Yahudiler bu 70 boğayı, tüm dünya uluslarına kefaret sağlamak için getirir, gerek tüm insanlığın refahı gerekse de evrensel barış ve uyum için de dua ederlerdi. O kadar ki, Hahamlarımız “Şayet dünya ulusları Bet Amikdaş’ın kendileri için ne kadar değerli olduğunu bilselerdi, onu korumak için etrafını bir kale gibi sararlardı” diye öğretirler (Midraş – Bamidbar Raba 1).


Hem bireysel ve ulusal anlamda yüksek düzeyli bir teşuva fırsatını sunan, hem Tanrı’ya olan güven ve sevgimizi ifade eden, hem yeni yılın bereketinin bağlı olduğu, hem de gelecekte ideal dünya barışını simgeleyen Sukot bayramı hepimize kutlu olsun. Hag Sameah.



Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page