top of page

Siz ne dilerdiniz?





Geçen hafta okunan Toramızın Vayhi bölümünde Yaakov babamız ölmeden önce bir hastalığa yakalanıyor. Bu durum aslında ilk kez karşımıza çıkıyor. Midraşta Atalarımızın her birinin Tanrı'dan benzeri isteklerde bulunduğunu okuyoruz.


Avraam zamanında herkes ölene kadar genç görünüyordu bu nedenle yaşlılık belirtileri istedi. Yitshak yaşarken acı çekmek istedi bu sayede gelecek dünyadaki cezalardan korunacaktı. Kral Hizkiyau iyileşilebilen ölümcül bir hastalık istedi. Bu sayede Teşuva yapmayı ve iyileşme umudunun gerçekleştiğini deneyimledi. Yaakov ise ölmeden önce hastalanmayı arzuladı, bu sayede ölüme hazirlanırken çocuklarını kutsama ve onlara son talimatlarını verme imkanını buldu...


Tanrı her seferinde bu isteklerde bulunanlara şöyle cevap verdi: Doğrusu iyi bir şey istedin ve buna seninle başlayacağım. Bizler Tanrı'dan bir dilekte bulunsaydık ve bizimle başlayacağını bilseydik ne isterdik? Genç kalmayı, sağlıklı olmayı, mutlu olmayı....Oysa Atalarımız yaşlı görünmeyi, acı çekmeyi, hastalanmayı diliyor... Ruhun bedenden bir hapşırıkla çıkmaması için "çok yaşa" diyen insanlar olarak anlaması zor bir durum.


Atalarımız için varoluşun amacı gelecek dünyaya hazırlanmak. Bu dünyada başlarına gelen herşeyin manevi açıdan onlara yararlı olmasını dilediler ve ruhlarına zarar verecek şeyleri red etmeye çalıştılar.


Zor günler yaşıyoruz. Simha Tora sonrası özellikle birebir seanslarımda da acı konusunu çok irdeledik "Holokost'tan sonra Tanrı'nın varlığına inanılabilir mi?" gibi genel sorular ya da "Neden çocuğum acı çekti ve öldü?" gibi şahsi sorular da aynı şeyi sorar... Bu günlerde ülke olarak aynı şeyi soruyoruz. Bu kadar zor ölümler, günlerce sığınakta uyumak, sabah kaç askerimizi kaybettik öğrenmemek için telefona bakamamak... Acıyı ve acı çekmeyi, milli veya şahsi acıları nasıl algılıyorsunuz?


Yahudilik'in perspektifinden temel öğretileri içeren kısa bir özet yapmak gerekirse:-Dünyada hiçbir şey Tanrı'nın iradesi dışında gerçekleşmez. Tesadüfi acı yoktur.-Her acının bir anlamı vardır ve bu anlam, acıdan şahsi olarak bir şeyler kazanmaktır.-Tanrı her birimizi koşulsuz olarak sever. Birçok kereler ya da sadece birkaç kez günah işlemiş olmamızın bir önemi yoktur, bu sevgi sürekli ve sınırsızdır. Tanrı'nın acı çekene karşı kızgın olduğunu düşünmek yanlıştır. Yahudilik, Tanrı'nın bizi sevdiğini öğretir.-Bu sevgiyi acı çektiğimizde hissetmemiz beklenemez ve Tanrı'ya karşı bazen kızgınlık duymamız anlaşılabilir. Çocuğumuz bize kızgın olduğu zaman onu sevmeye devam ettiğimiz gibi. Bu kızgınlığımız Tanrı'nın sevgisini değiştirmez.-Yahudilik'in hediyeler ve cezalar hakkında öğrettiklerini dinlerken, acının her zaman bir ceza olmadığını bilmemiz gerekir. Acının her zaman bir anlamı vardır ve bazen zor ve kabullenilemez olsa da bizi her zaman geliştirir. Ruhumuzun onarımı için bazen gerekli ve önceden seçtiğimiz bir tikun- iyileşme şeklidir.



Benim de Tanrı'dan dileğim bu acıların bizleri hiç bozulmamak üzere birbirimize ve Tanrı'ya yakınlaştırmasi ve en kısa zamanda rehinelerimizin ve askerlerimizin barış içinde evlerine dönüşünü sevinçle kutlayabilmemiz...






Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page