top of page

PİNHAS - “Kırık Vav Harfi”







Menaşe kabilesinden Tselofhad toprak dağıtımından önce çölde ölür. Arkasında beş kız çocuğu bırakır ve hiç oğlu yoktur. Kızlar Moşe’nin önüne gelirler ve topraktaki haklarının babalarının sadece kızları olduğu ve oğlu olmadığı için kendilerine verilmemesinin haksızlık olduğunu ileri sürerler.



Moşe davayı Tanrı’nın huzuruna sunar. Tanrı “Tselofhad’ın kızlarının sözleri yerinde. Onlara mutlaka babalarının kardeşleri arasında miras niteliğinde bir mülk verecek, babalarının paylarını onlara aktaracaksın”(Bamidbar 27:7) der. Ve böyle olur.



Casuslar toprak ile ilgili olumsuz bir rapor ile dönmüşlerdir. Ancak Tselofhad’ın kızları toprakta pay sahibi olmak istemişlerdir. Olumsuz rapor halkın moralini bozar ve sonuç olarak hayatları boyunca topraklara girme şanslarını kaybederler. Atalarına vaat edilmiş topraklardaki miraslarının tadını çıkarma şansını yitirirler.



Tselofhad’ın kızları bunun tersine toprağı miras edinirler çünkü onu seviyorlardır. Sevdiğimiz şeyi miras alırız . Sevmeyi başaramadığımız şeyi kaybederiz. Kabala bilgelerine göre, her insan ruhunun payına “bir toprak parçası” düşer. Yani herkes, Tanrı’nın yarattığı bu dünyada, ilahi hale getirmekle yükümlü olduğu bir parçaya sahiptir.



Buna göre, bir insanın hayattaki görevi, başlıca iki hedef olarak tanımlanabilir:


İlki, kendi RUHUNU, KENDİLİĞİNİ ve KARAKTERİNİ düzeltip yükseltmek. Diğeri ise maddi dünyada sahip olduğu, PAYINA DÜŞEN PARÇAYI düzeltip yükseltmek.



Yani insanlar, kontrolleri ve etkileri altındaki maddi kaynakları geliştirmekle yükümlüdür. Bu kavramın özü, “KENAAN TORPAKLARINI FETHET” ve onları “KUTSAL TOPRAKLARA DÖNÜŞTÜR” emrinde yatmaktadır. Tora’da miras ve dağıtımla ilgili yöntemin ne “MANTIKLI”, ne de “MANTIK ÖTESİ” olmadığını görüyoruz.



“Küçük, büyük her oymağın payı KURAYLA DAĞITILACAK” deniyor. Bu toprak parçaları mirasçıların “DOĞUŞTAN KAZANDIĞI BİR HAK” olarak tanımlanıyor. Bu hak, mutlak bir şekilde mirasçının ÖZÜNE, o kişinin KİM veya NE olduğuna bağlı olarak ortaya çıkıyor.



Bunlar, hayatlarımızı şekillendiren senaryolar, olaylar ve fırsatlardır. Bu olaylar aracılığıyla, dünyadaki yükümlülüğümüzü en iyi şekilde hayata geçirecek kararlar alır, tercihler yaparız.



Biri TORA üzerine çalışma yapmayı seçerken, diğeri İŞ dünyasına atılır, bir başkasıysa Tanrı’nın kendisine verdiği yeteneği SANATÇI olarak kullanır. Biri de HAKİMLİK yaparak İlahi İrade’nin temsilcisi olmaya karar verir. Bu olaylar, payımıza düşen parçanın bize verilmesini sağlayan MANTIKLI vasıtalardır.



Diğer yandan, görünüşte rastgele ve tesadüf eseri yaşanan olaylar da vardır. Geçmişe dönüp baktığımız zaman bu olayları “dönüm noktaları” olarak tanımlar, genellikle de şans eseri yaşanan şeyler olduğunu düşünürüz. Oysa bunlar, İlahi İrade’nin eliyle yapılmış müdahalelerdir.



Tanrı’nın hayatımızdaki varlığını ve hayatlarımıza ne kadar derinden nüfuz ettiğini gösteren olaylardır. Bu mevcudiyet, mantıklı formüllerle kavranamayacak kadar yüsek düzeylidir, yani bizlerin dünyevi gözleri bu müdahaleyi algılayamaz ve “KURA ÇEKİMİ” gibi tesadüfi ve şansa bağlı olaylar olarak görür.



Bize verilen bu “hediyeler”, bildiğimiz zihinsel veya sezgisel yollarla anlaşılamayacak, keşfedilemeyecek kadar güçlüdür. Yapabileceğimiz tek şey, kendimizi yeni fırsatlara kapatmamaktır.



Hepimizin hayatında “MİRASIMIZIN” açığa çıktığı, net bir şekilde görülebildiği anlar yaşanır. Bu anların itici gücü insan mantığı değildir, toprakların İsrailoğullarına dağıtılması gibi, bu anlar da bize kim ve ne olduğumuzla bağlantılı olarak verilir.



Pinhas’ın payına düşen Yüce Tanrı’ya yönelik gayreti nedeniyle “ŞALOM” – “BARIŞ” (esenlik) ahdi ile kutsanmaktı. (Bamidbar 25:12) Ancak Orijinal Sefer Tora Tomarında yer alan Şalom sözcüğünün VAV harfi kırıktır. Bu kırık vav harfinin alt parçası İlahilik ile ilgisi olmayan Hayvani tarafımızı (Hod, Netzah) Üst parçası ise Tinsel (Hesed, Gevurah) kudretimizi temsil eder. Bu iki kırık parçamızı biraraya getirebildiğimizde (Vav) “Kendini Bilmek” olarak ifade edilen Tiferet dünyasına yükseliriz. Bu konu Bamidbar 23:9’da şiirsel bir şekilde açıklanmaktadır.



Pinhas’ın yaptığı hareket hayvani idi ancak niyeti (Kavana) ilahiydi. Bu nedenle Yüce Tanrı tarafından ŞALOM ile kutsandı. Acaba her Kohen gibi Pinhas da “BARIŞ” adamı olması gerekirken “SAVAŞA” katıldığı (Bamidbar 31:6) için Kahinler (Kohen) sahnesinden silinmiş olabilirmi?



Sevgilerimle - Shabat Shalom


Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA







Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page