Ortamın Etkileri
top of page

Ortamın Etkileri


Teruma ve Tetsave peraşalarıyla, Ki Tisa peraşasının bir kısmı, Mişkan, içindeki özel eşyalar, Koenlerin özel giysileri ve kullanılacak özel tütsü ve mesh yağının nasıl üretileceğini belirtmişti. Bu hafta okuyacağımız Vayakel ve Pekude peraşaları ise bu konudaki talimatların yerine getirilişini ve Mişkan’ın inşasının tamamlanmasıyla birlikte Tanrı’nın, Kutsal Mevcudiyetini buraya yerleştirmesini anlatmaktadır.



Vayakel peraşasının başında Moşe halka hangi hammaddelerin getirileceğini ve bunlarla nelerin yapılacağını listelemekte, ardından halk büyük bir coşku içinde cömertçe bağışlar yapmakta ve gerekenin de ötesinde yapılan bu bağışlardan sonra, tüm yetenek sahibi ustaların ve örgü konusunda beceriye sahip kadınların Mişkan’a dair çalışmayı nasıl yerine getirdikleri anlatılmaktadır.



Ancak Moşe’nin baştaki talimatıyla, halkın işe koyulması arasında ilginç bir pasuk okuyoruz:


Tüm Bene-Yisrael toplumu, Moşe’nin huzurundan ayrıldı” (Şemot 35:20).



Bu pasuk neden mi ilginç? Çünkü çok bariz bir şeyden bahsediyor. Moşe halka talimatlar vermiş, halk da bu talimatları yerine getirmeye koyulmuştur. Bunu Moşe’nin huzurunda kalarak yapmayacakları, bağışları getirmek ve işe başlamak için “Moşe’nin huzurundan ayrılmak” durumunda oldukları gayet açıktır. Bunu söylemeye ne gerek vardır? Bu pasuk bize ne öğretiyor olabilir?



Bu soruyu cevaplamak için Midraş’ta Toledot peraşası bağlamında geçen ilginç ve detayları bir o kadar da insanı dehşete düşüren bir olayı aktarmak istiyorum. Hatırlanacağı üzere, Yitshak, Esav’a hayır duası vermek için onu av eti getirmeye göndermiş, durumdan haberdar olan eşi Rivka, Esav’ın yerine Yaakov’u geçirmek için ona Esav’ın giysilerini giydirmişti. Yaakov içeri girdiği zaman, gözleri görmeyen Yitshak, gelenin Esav olmayabileceğinden şüphelenmiş ve birkaç soruyla Yaakov’u denemişti. Sonra ona yaklaşıp kendisini öpmesini söyledi. Yaakov bunu yaptığı sırada Yitshak “Giysilerinin kokusunu aldı ve onu mübarek kıldı” (Bereşit 27:27).



Burada “giysileri” anlamındaki sözcük “begadav”dır. Midraş bu sözcüğün “bogedav” (hainleri) ile olan benzerliği üzerinde durur. Yitshak, Yaakov’un “hainlerini” koklamış ve aldığı koku üzerine onu mübarek kılmıştır. Midraş bu ifadeyle ne anlatmak istediğini iki örnekle açıklar. Bu örneklerden biri, II. Bet-Amikdaş’ın yıkılışı sırasında yaşayan Yosef Meşita adındaki bir adamın başından geçen olaydır. Midraş (Bereşit Raba 65:22) şöyle anlatır:



Düşmanlar (Romalılar) Bet-Amikdaş’a girdikleri zaman, yağmaya özellikle bir Yahudi’nin başlamasını istemişlerdi. Bu amaçla Yosef Meşita adlı Yahudi bir haini çağırdılar ve ona, içeri girip canının istediği herhangi bir şeyi kendisine alabileceği sözünü verdiler.



Yosef Meşita içeri girdi ve elinde Menora’yla dışarı çıktı. Romalılar onun ne seçtiğini gördükleri zaman ona “Bu, senin gibi sıradan biri için uygun değil. Bunu bırak, gir ve başka bir şey al” dediler. İlk seferde güle oynaya içeri giren Yosef Meşita bir kez daha girmeyi reddetti. Rabi Pinhas’ın anlattığına göre Romalılar, Yosef Meşita’ya, Menora yerine, sıradaki üç yıl boyunca toplanacak vergileri kendisine vereceklerini söylediler, ama Yosef inatla reddetti. “Tanrı’mı bir kez öfkelendirdiğim yetmedi mi? O’nu bir kez daha mı öfkelendireyim?!” dedi. Yosef Meşita’nın bu reddi karşısında Romalılar bu kez onu işkenceyle öldürmekle tehdit ettiler. Yosef diretti. Romalılar onu [burada ayrıntılarına girmek istemediğim] ağır işkencelerle öldürürlerken Yosef Meşita son nefesinde hâlâ “Vah, vah, vah bana Yaradan’ımı öfkelendirdiğim için!” diye haykırıyordu.



Midraş’ın anlatımı buraya kadar. İşte Yitshak, Yaakov’un “hainlerinin kokusunu almış”, onun soyundan gelecek, inancından ve halkından en uzak, en “hain” Yahudi’nin bile, içinde bir yerlerde saf ve temiz bir nokta olduğunu görmüş ve “onu mübarek kılmıştır”.



Acaba Yosef Meşita’nın bu değişiminin ardında ne vardı? Daha önce Bet-Amikdaş’ın Menora’sını bile yağmalamaktan çekinmeyecek kadar umursamaz, bencil, hain biri, ne olmuştur da birkaç dakika içinde yüz seksen derece değişime uğramış, büyük paralar karşılığında, hatta çok ağır işkencelerle ölüm pahasına bile “Tanrı’sını bir daha öfkelendirmeyi” reddetmiştir?



Rav Yosef Kahaneman, Yosef Meşita’nın içeri girişi ile dışarı çıkışı arasında çok önemli bir şey olduğuna işaret eder. Birkaç dakika için bile olsa Bet-Amikdaş’ın “Kutsal” addedilen kısmının içinde bulunmuştur. Oradaki kutsiyet ve saflık atmosferini deneyimlemiştir. Elinde Menora’yla dışarı çıkmış olsa bile bu ortam onun üzerinde güçlü bir etki bırakmıştır.



Bu olay, insanın bulunduğu ortamın onu nasıl bir anda etkileyebileceğinin de bir örneğidir. İşte yukarıdaki sorunun cevabını da aynı şekilde verebiliriz. Bene-Yisrael “Moşe’nin huzurunda” bulunmuştu. Karşılarında daha önce gördükleri ve tanıdıkları Moşe değil, geçtiğimiz hafta Ki Tisa peraşasının sonunda okuduğumuz üzere, Sinay Dağı’ndan Tora’yı tamamen öğrenerek ve Altın Buzağı günahı sonrasında halk için af elde ederek geri döndüğü zaman yüzünün cildi ışık saçacak kadar yüksek bir kutsiyete erişmiş olan bir Moşe vardı. Dolayısıyla talimatları almak için Moşe’nin huzuruna gelen Bene-Yisrael ile onun huzurunda bulunduktan sonra oradan ayrılan Bene-Yisrael de aynı değildi. Böylece söz konusu pasuk bize gerçekten de bir şey öğretmektedir: Bene-Yisrael’in cömertçe, coşku içinde işe koyulmalarının ardında, onları motive eden Moşe etkeni vardı.



İçinde bulunduğumuz ortamlar, etkileşim içinde olduğumuz insanlar bizi etkiler. Bu etki iyi de olabilir, kötü de. Tabakhaneye giren kişi oradan üzerinde pis bir kokuyla çıkacaktır. Parfüm dükkânına giren kişiyse üzerine güzel esanslar sinmiş halde ayrılacaktır oradan. Hangi ortamlarda ve kimlerle olduğumuz, bizim karakter, fikir ve davranışlarımız üzerinde belirleyici olabilir. Ortamlarımızı bilgece seçmekte fayda var.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page