ORDAN BURDAN-Sıcak Havadan Havuza, Coronadan kitaplara ve Elvis Presley’den Bob Marley’e
top of page

ORDAN BURDAN-Sıcak Havadan Havuza, Coronadan kitaplara ve Elvis Presley’den Bob Marley’e



(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)



Merhaba sevgili okuyucularım. Sıcak yaz günleri hepimizi kasıp kavuruyor. Sizi bilemem ama, ben sıcak sevmeyenlerdenim. Neyse ki klimalar sayesinde derin nefes alabiliyorum. İsrael’de deniz çok dalgalı, ancak dalgakıranlı plajlarda rahat yüzülebilir. Bir de havuzlar var tabii ki. Havuza yaklaşırken klor kokusu buram buram burnunuza çarpıyor, genzinize doluyor. Ben son zamanlarda, havuzun yanındaki soğuk duşa girip, yeniden yaşadığımı hissediyorum.


Corona, sevgili corona artık yeniden başını kaldırmaya başladı. Ne yapalım yeni dünyanın düzeni bu. Bu yüzden yeniden “haydi çocuklar aşıya”… Yeni aşı randevuları verilmeye başlandı. Sanırım 2-3 güne kadar aşımızı olacağız. Bakalım bu coronanın önü nasıl alınacak? Bence bu iş çabuk bitemez, hiç umudum yok. Böyle yaşamaya alışacağız. Ama farklı ülkelerde yaşayan sevdiklerimizi gönlümüzce görememek, insanın içini çok acıtıyor. Bazılarımız evlatlarının, torunlarının yüzlerine hasret yaşıyorlar.


Bu sıcak ve sakıncalı günlerde yine de en iyisi kitap okumak. Canımın içi kitaplar, ne içini daraltır, ne terletir, ne de huzursuz eder. Uslu uslu onu eline almanı bekler, bilir ki onu eline aldıktan sonra zaten bırakamayacaksın. Dün bir kitap bitirdim. Ablamın kütüphanesinden eve getirmiştim. “Dövmeli Kız” adlı bu kitabı Joyce Carol Oates yazmış. Tanrım, enfes bir kitap. Kitap ilerlerken, hikaye katman katman açılıyor, hele sonu… haydaaa diyen kendi sesim kulağıma geldi. Son iki sayfaya kadar böyle biteceğini kesinlikle tahmin edemezdim. Bazı kitaplar bittiğinde insan üzülüyor. Tüh ya keşke bitmeseydi diyorum.


Bu hafta Google’da daldan dala atlarken, çok ünlü ve önemli iki sanatçının Yahudi kökenleri olduğunu öğrendim. Elvis Presley ve Bob Marley. Elvis Presley benim çocukluğumun ve genç kızlığımın çok önemli bir şarkıcısıydı. Plakları ve filmleri izleyici ve dinleyici rekorları kırardı. Sanırım 8-10 yaşlarındayken onun “Blue Hawaii” adlı bir filmini Moda Park Sineması’nda izlemiştik. Ablamla ben mest olmuştuk. Kış geceleri yatağımızda el ele yatarken, bu filmin odamızın duvarına yansıdığını ve onu izlediğimizi hayal ederdik. O yıllarda bunlar hayaldi, şimdi her şey var ama biz yaş aldık ve el ele uyumuyoruz.


Şaka bir yana Elvis’in annesi Gladys’in anneannesi Litvanyalı bir Yahudi’ymiş. 1800’lerin sonunda ABD’ne göç etmiş. Aile giderek asimile olmuş.4. kuşak torunu Gladys Love Smith bir Amerikalı Hıristiyan olan Glenn Presley evlenince, Elvis Aaron ve diğer ikiz erkek kardeşini doğurmuş. İkiz kardeş Jesse Garon, doğumdan 38 dakika sonra ölünce, Elvis tek çocuk olarak büyümüş. Elvis’in annesi, genç yaşta, 46 yaşındayken bir kalp krizi geçirip ölünce, Hıristiyan mezarlığına gömülmüş. Yıllar sonra Elvis annesinin mezar taşını yeniden yaptırmış, taşın sağına bir haç, soluna ise bir Magen David koydurmuş, taşın ortasına da “Evimizin Güneş Işığı” diye yazdırmış. Elvis 17 Ağustos 1977 yılında öldüğü zaman taşına minik bir haç koymuşlar. Bir kaç yıl sonra Elvis’in babası , bazı kişilerin Elvis’in naaşını mezarından çıkarıp, kaçırma teşebbüsünden sonra, hem eşinin, hem de Elvis’in mezarını Graceland’a taşıtmış. Magen David’li mezar taşını da Elvis’in evinin deposuna koydurmuş.


Peki Elvis Yahudi miydi? Yaşama biçimi olarak bu konuda bir işaret yoksa da, evinin kitaplığında Yahudilikle ilgili birçok kitabı vardı. Boynundaki kolyede ise üç sembol taşıyordu. Bir haç, bir Magen David ve bir Hay sembolü. Ayrıca yaşamı boyunca sürekli olarak Yahudi kurumlarına yüksek bağışlar yaparmış. Menajerine sık sık “Bu kolyeyi boynumdan asla çıkarmam, çünkü cennetteki yerimi sağlama almak istiyorum” dermiş. Elvis Presley 16 Ağustos 1977 yılında öldüğü vakit, ben ilk oğluma hamileydim. 8 aylık karnım burnumda, Elvis’in cenazesini siyah beyaz televizyonda izlerken, ne kadar çok ağladığımı hatırlıyorum. Demek ki bu güzelim sanatçı öleli 44 sene olmuş. Üstelik sadece 42 yaşındaydı.


Yıllar nasıl da geçiyor. Bob Marley’in de babasının annesi Yahudi’ymiş. Bob Marley çok önemli bir Rock sanatçısı ve modern zaman filozofudur. Söylediği özlü bilgece sözler hala dillerde dolaşır. O aslında kendini semavi dinlere ait hissetmezdi. Kendi annesinin de yönlendirmesiyle, Etiyopya İmparatoru Haile Selasiye’nin inandığı din olan “Rastafarian “dinine mensuptu. Bilindiği gibi Haile Selasiye Şlomo Ameleh ve Şeba Kraliçesinin soyundan gelen gerçek büyük büyük… torunlarıdır. Bob Marley de Hay’lı kolyesini boynundan hiç çıkarmazdı. Bob Marleyin 52 yaşındaki oğlu Ziggy ise günümüzde tam bir Yahudi gibi yaşıyor. İsraelli karısı Orly ve 4 çocuğu ile Los Angeles’te yaşıyor. Geçen yıl, 13 yaşına gelen oğullarının Bar Mitzva törenini Yeruşalayim’de yapmışlar.


Size Bob Marley’in birkaç özlü sözünü yazmak istiyorum;

- En sevmediğin kişilerin yüzüne bakmak zorundaysan ve istesen de kaçamıyorsan, gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun demektir

- Artık hak ettiğimiz yeni bir başlangıcı değil, hiç düşünmediğimiz mutlu bir sonu istemeliyiz.

- Aslında sürekli tebessüm edenler, içten içe acı çekenlerdir. Unutma her gülen yüz, mutluluk ifadesi değildir.

- Mutlu mu olmak istiyorsun? Kimseden bir şey bekleme.

- Gerçek şu ki herkes seni incitecek. Yapman gereken tek şey, acı çekmeye değen birini bulmak.


Neyse Yahudi veya değil bu iki muhteşem adam çok genç yaşta yaşama veda ettiler. Ama herkesin hala sevgi ve hayranlıkla izlediği, milyonlarca hayranın gönüllerinde sonsuza kadar yaşayacaklar.

Bu hafta da böyle şeylerden bahsettik ve artık, on beş gün sonra yeniden sağlık ve mutlulukla buluşmayı dileyerek sevgiyle kalın.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page