OKALİPTÜS AĞAÇLARI EŞLİĞİNDE ISRAEL TOPRAKLARINDA ZAMAN YOLCULUĞU
top of page

OKALİPTÜS AĞAÇLARI EŞLİĞİNDE ISRAEL TOPRAKLARINDA ZAMAN YOLCULUĞU




Bir Avustralya Halk Masalı Okaliptüs Ağaçları hakkında fikir sahibi ediyor:


18. yüzyılın sonunda, İngiliz mahkemesi mahkûmlardan, ya ömür boyu hapis ya da Avustralya'ya sürgün cezası arasında seçim yapmalarını ister.

Mahkûm Edward, seçimini Avustralya yönünde kullanır.

Uzun bir gemi yolculuğundan sonra Avustralya'ya varan Edward, kendisini kocaman bir yerli kabile Reisinin huzurunda bulur.


Sorar, hatta yalvarır, ne yapmam gerekirse onu yapacağım, der.

Kabile reisi ona, "Buradan şuraya kadar yayılan ağaç kümelerinin olduğu alanı görüyor musun?" diye yanıt verir, "Oradaki tüm ağaçları devirmeyi başardığında arsa senin için olacak"

Edward, ertesi sabah tüm enerjisiyle kalkar ve kendisine gösterilen arsadaki tüm ağaçları kesmeye başlar. Bütün ağaçları tek tek keser, işi bittiğinde yorgun ve bitkin ama mutlu bir şekilde yatağa gider.


Ertesi günün ilk ışıklarında, bütün ağaçların şaşkınlıkla yerinde durduğunu görür, moralini bozmaz, ağaçları tam kesmemiş olmalıyım der, bu sefer ağaçları en dipten, toprağa en yakın yerinden keser.

Yorgun ve bitkin ama tatmin olmuştur artık.

Sabah uyandığında ise; heyhat! bütün ağaçların teker teker köklerinden büyüdüğünü görür, son derece afallar ama hızı kesilmez!

Bu sefer onların hepsini kökünden keseceğim der....


Ağaçları tekrar ve yeniden en dibinden kesip toprağı düz eder ve artık bir daha büyümelerine imkân yok der kendi kendine!!! Yine yorgun yine bitkin ama memnun bir şekilde uyumaya gider.

Ve sabah uyandığında o garip durum hala devam ediyordur, evet ağaçlar yeniden büyümüş, tüm ihtişamlarıyla dik ve mağrur tepeden bakmaya devam etmektedir.

Edward artık pes eder, bu ağacın ne menem birşey olduğunu sormak için kabilenin reisine gider.

Ve kabilenin başı, yüzünde muzip bir gülümsemeyle ağacın adının “Okaliptüs” olduğunu söyler.

Edward Okaliptüs nedir diye sorar!


Eucalyptus:


Latince ve Yunanca: eu- ey “well, good, iyi" + Yunanca; kalyptos “ covered” “kaplanmış, kapsamış, örtünmüş, korunmuş” anlam açılımına hizmet veriyor.


İsrael müziğinin söz ve beste kraliçesi Naomi Shemer bestelediği parçasında - Hurshat Eukaliptus - חורשת האקליפטוס - Okaliptüs Korusu - tam da bundan bahseder...

Kibutz Kinneret'teki hayatından...devamlılıktan…düzenli, huzurlu ve korunaklı bir yuvadan....





Kendimi İsrael'in Okaliptüs Ağaçlarına adamadan önce, güzel kokusuyla da tanınan bu ağacın bazı genel özelliklerinden bahsedeyim.


Okaliptüs, Avustralya'ya özgü, sakız ağaçları olarak da adlandırılan yaprak dökmeyen ağaçlardır. Çok hızlı büyürler.

On dokuzuncu yüzyıl botanikçileri, Okaliptüs ağaçlarının bataklıkları kurutmaya ve böylece sıtmaya karşı mücadelede etkin rolü olabileceğini keşfederler.


Kokuları çok hoş olmakla birlikte son birkaç yıldır orman yangınlarını teşvik etmek ve toprağı minerallerden arındırmak konusunda zan altındalar ve umarım aklanırlar.

Hiçbir şey yüzde yüz olumlu olamadığı gibi bu son bulguyu da atlamamayı yeğledim.


Konuyu başa sarıp güzelliklere odaklanalım tekrar...


Çalı formundan 100 metreye kadar ulaşabilen yükseklikleriyle, 700'den fazla farklı tür, sel ve çöl koşullarına dayanıklılığı ve "bataklık kurutucu" ünvanlarıyla Avrupa'da ve çeşitli iklim bölgelerinde, dikimi en fazla olan ağaçlar arasında oldu son iki yüzyıldır Okaliptüs Ağaçları.


Okaliptüs ağacının dünya botanik literatürüne girmesi, ilk olarak botanikçi Sir Joseph Banks tarafından Kaptan Cook'un 1770 yılındaki

Avustralya keşif gezisi sayesinde olur.


1777'de, James Cook ile birlikte üçüncü seferine çıkan İngiliz botanikçi David Nelson, Londra'daki Kew Kraliyet Botanik Bahçesi’ne Tasmanya'dan bir örnek getirir.

1788'de Londra Kraliyet Botanik Bahçesi Kew Gardens'da çalışan Fransız botanikçi Charles L'Héritier, bu ağaca Yunanca ve Latince kelime köklerinden türetilmiş eu ve calyptos'tan, çiçek tomurcuğunun operkulumuna - küçük kapakçık- atıfta bulunarak iyi ve örtülü anlamına gelen Okaliptüs’e isim babalığı yapar.

Ancak okaliptüs ağacının, İsrael'e getirilmesine henüz 100 yıl daha vardır.....



İsrael'in Okaliptüs Ağaçları:


1860 yılında Alliance Israélite Universelle'nin kurucularından biri olan Charles Netter, Cezayir'den - אקליפטוס המקור - orijinal okaliptüs türünden tohumları temin ederek 1870'de kurduğu Mikvé Israel tarım okulunda eker.


"Alliance Israélite Universelle, 1860 yılında dünyadaki Yahudilerin insan haklarını korumak amacıyla kurulmuş, Paris merkezli uluslararası bir Yahudi örgütüdür. Eğitim ve mesleki gelişim yoluyla kendi kendine yeterlilik projesiyle yola çıkmış bir idealin hayata geçmiş halidir."


"Mikveh İsrael - מִקְוֵה יִשְׂרָאֵל - “İsrael'in Umudu”- şimdiki Tel Aviv civarında 1870'de kurulan bir tarım okuludur. Vaad edilmiş topraklarda yer alan Jerusalem dışındaki ilk modern Yahudi yerleşimi, bölge tarihinde yeni bir çağın habercisi olur."


Çok geçmeden Alman Tapınakçılar kolonisi, yakınlardaki bataklıkları kurutmak amacıyla Sarona yakınlarına dikerler Okaliptüs Ağaçlarını.


"Vaad edilmiş topraklarda Alman Tapınakçı kolonileri, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Alman Pietist Templer hareketi tarafından Osmanlı Filistininde kurulan yerleşimlerdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve kısa bir süre sonra, bu koloniler boşaltıldı ve Alman sakinleri Avustralya'ya nakledildi"


1888'den itibaren Okaliptüs Ağaçlarını, Petah Tikva, Rishon leTsion, Hadera, Rosh Pina, Mazkeret Batia ve Eretz-İsrael'in tüm yeni yerleşim yerlerinde görüyoruz.

Okaliptüs ağaçlarını hayli Siyonist bir ağaç şeklinde de tanımlayabilmek mümkün!


1906'da Itzhak Sheinfen, Kfar Saba'da ülkedeki birçok koruluğun öncüsü olacak bir fidanlık kurdu.

Artık şehrin simgesi haline gelmiş o fidanlığın içinden iki Okaliptüs Ağacı, Kfar Saba Belediyesi'nin yakınında, geçmiş günlerin gönüllü tanıkları olarak konumlarından memnun gibiler ...


1921 yılına değin, ülkenin yeşillendirilmesine öncülük edenler, bataklıkları kurutma projesinin gerçekten pek de yararlı olmadığını anlayana kadar milyonlarca Okaliptüs Ağacı diktiler.


İsrael'de Okaliptüsün kullanım alanı: bal üretimi, yol kenarındaki rüzgarlıklar, yakacak odun kaynağı, inşaat malzemeleri ve mobilya, uçucu yağ üretimine kadar geniş bir yelpazeye dağılan bir sanayi yarattı.


Ülkenin en kuzeyi Metula'dan, en güneyi Eilat'a kadar her yerdeler!



"Tel Aviv Üniversitesi Campus bahçesinden şehir manzarası "




Batı Negev'de Cerbe – Djerba Adası Yahudilerinin kurduğu Moşav Tlamin'de yaklaşık 30 metre yükseklikte, 30 metre çapındaki o görkemli Okaliptüs Ağacı ise görülmeye değer!


“Tunus kıyılarındaki bir ada olan Djerba'da, dünyanın en eski Yahudi topluluklarından biri 2.500 yıldan fazla bir süredir ikamet etmekte - bu büyüleyici tarih sayfasına başka bir yazımda devam edeceğim “


Ve İsrael’deki en yüksek Okaliptüs Ağacı Hula rezervinde bulunuyor ve 51,2 metrelik boyuyla çevresine meydan okuyor!


Bölgesel etnik çeşitlilik nedeniyle Okaliptüs Ağacının ismi bir gün Araplar tarafından "Shajarat al-Yahud" (Yahudilerin ağacı) olur,

bir gün de İbraniceleştirmeye hevesli öncüler tarafindan Ilani-Galiptus'a dönüşür.

İlan, İbranice'de ağaç anlamına geliyor.


Okaliptüs şu anda İsrael'de Jerusalem çam ağaçlarından sonra en önemli ikinci ağaç konumunda.


Okaliptüs Ağaçları hakkında dolaşan şehir efsanelerinden biri de; İsrael'in çağdaş kahramanlık destanına konu olan Elie Cohen ile ilgili.

1960'lı yıllarda Suriye ordusunun en üst kademelerine sızmayı başarmıştı Elie Cohen.

Suriyelilere kendilerini kamufle etmesi için üslerinin ve Golan'daki tahkimatlarının çevresine okaliptüs ağaçları dikmelerini tavsiye ettiği söyleniyor. Aslında bu ağaçlar İsrael Hava Kuvvetleri'nin Altı Gün Savaşı sırasında düşman üslerini tespit etmesini kolaylaştıracaktı.


1929'da şair Rahel, insan eliyle balta darbelerine maruz kalan bir okaliptüs ağacının dokunaklı hikayesi hakkında bir şiir yazar.


Rahel Bluwstein Sela (1890 - 1931) 1909'da, o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olan Vaad Edilmiş topraklara göç eden bir Rus Yahudisiydi.

Rahel - רחל ya da Rahel the Poetess (רחל המשוררת‎) olarak modern ibranicenin gözde sairleri arasında yerini alır.


Rahel'ın şiiri , şarkıcı Shuli Natan tarafından seslendiriliyor






Son söz: Bugünlerde İsrael'de yolculuk ediyorsanız, yılın 8 ayının yağmursuz geçtiği de hesaba katılırsa, 100 yıl önce ülkenin yarıdan fazlasının tamamen çöl olduğuna inanmak zor gelecek!



























Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page