MEVSİM SONU FAALİYETLERİ…
top of page

MEVSİM SONU FAALİYETLERİ…



(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)








Merhaba sevgili okuyucularım. Geçtiğimiz hafta yaşadığım aşırı yoğunluk nedeniyle yazımı yazamadıysam da, bu hafta bağrıma taş basıp klavyenin başına oturdum. Geçen hafta inanılmaz yoğundu. Önce İYT adına, yazar Robert Schild ile zoom aracılığı ile bir sohbet gerçekleştirdik. Konumuz peş peşe yayınlanan iki kitabı hakkındaydı. Kitaplardan biri Burgazadası, diğeri “Stefan Zweig’ın Veda Mektubu” adlı kitaplarıydı. Gerçekten ikisi de çok değerli ve güzel çalışmalar. Ama iyi bir kitap okuru olarak derim ki, öykü kitabının lezzeti bambaşka. Zoom sohbetimiz çok eğlenceli oldu. Ben kendi adıma söyleyeyim, yanımda bir de kahvem olsaydı keyfime diyecek bir şey kalmazdı.


Hemen onun ertesi günü, bu kez İstanbul’daki Hahambaşılık birimlerinden biri olan “Genç Emekliler” den gelen istek üzerine “İsrael’in Aliyah Tarihi ve Kibbutzların Tarihi” üzerine bir konferans verdim. Benim bir saat olarak planladığım bu konferans, izleyicilerin isteği ve katkıları sayesinde iki buçuk saate yayıldı. Ekranda katılımcıların hoşnut ve güler yüzlü takdirlerini görmek ve duymak, beni çok mutlu etti.


Geçtiğimiz perşembe akşamı, yine İYT’nin düzenlediği ve gerçek bir profesyonel tiyatro oyununu izleme şansına eriştik. Oyunun adı “Benimle Evlenmez misin?”, oynayanlar Haldun Dormen’in tedrisatından geçmiş Yosi Mizrahi ve Şebnem Özinal. Yosi daha kendisi 15-16 yaşındayken ve benim de otuzlarımın başındayken tanıdığım, Göztepe Kültür Derneği’nin gençlerindendi. Sevimli, kibar ve çok güzel bir çocuktu. İlk tiyatro deneyimlerine GKD’de başlamıştı. Yosi bu işi kendine meslek olarak seçti ve gerçekten çok başarılı bir aktör oldu. Hala hayat dolu, yakışıklı bir genç adam ve gerçek bir aktör. Onu zevk ve sevgiyle izledim. İftihar ettim.


Yani bütün yoğunluklarımın içinde, hayatıma renkli birkaç fırça dokunuşu yapan bu olaylar yorgun bedenimi ve bezgin düşüncelerimi değiştirebildi. Bazen bu çok yoğun entelektüel hayatımın bana bu ileri yaşlarımda motivasyon kattığına çok seviniyorum ve şükrediyorum.


Corona’dan ne haber? Valla biz de geçen hafta, büyük gelinim ve iki torunumda corona olayı patlak verdi. Neyse kendi hallerinde ve büyük oğlumun süpervizörlüğünde olayı atlattılar. Artık karantina süreleri bile doldu. Corona’ya da alıştık mı nedir? Başta öcü gibi korktuğumuz corona aşıların sayesinde çabuk geçer oldu. Artık kim korkar hain kurttan? kıvamına geldik. İnsan tabiatı ne kadar enteresan değil mi? Zamanla her belaya karşı esneklik kazanabiliyoruz. Tanrı beterinden korusun ama en büyük acılara dahi, bize bahşedilen bu esneklik sayesinde katlanabiliyoruz. Neyse felsefeyi bırakıp şükretmeyi unutmayalım.


Sevgili okurlar bu haftalık da bu kadar. Önümüz yaz, hepinize huzurlu ve sağlıklı bir yaz diliyorum. Seyahatlere gidecek olanlara iyi yolculuklar, geri dönenlere hoş geldiler diyoruz. Sevgiyle kalın.

Size bir yaz şiiri armağan etmek isterim ☺)



GEÇMİŞ YAZ

Rü’ya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle,

Her anını, her rengini, her şiirini hazdan.

Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle!

Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan.


Körfezindeki dalgın suya bak, göreceksin;

Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;

Mehtab…iri güller…ve senin en güzel aksin,

Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!

Yahya Kemal Bayatlı











Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page