İTürkiye’de İktidar Değişir mi?
- TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ התאחדות יוצאי תורכיה
- 1 dakika önce
- 2 dakikada okunur

19 Mart 2025 günü Türkiye’de devrim/darbe oldu. Ülkenin en popüler siyasetçisi, İstanbul Belediye Başkanlığını 3 kez (31.3.2019, 23.6.2019, 31.3.2024) kazanan ve CHP’nin cumhurbaşkanlığına aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu tutuklandı. Hakkındaki yolsuzluk iddialarının kanıtlanmadığı, savcının henüz iddianame bile hazırlamadığı, kaçma ihtimali hemen hemen olmayan Ekrem Başkan sorgusuz sualsiz Silivri Cezaevinde…ve Türkiye sarsılıyor.
Vatandaşlarda korku var mı? Yalnız CHP değil, sol olsun (Selahattin Demirtaş), sağ olsun (Ümit Özdağ) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a muhalefet eden hemen tüm politikacılarının demir parmaklıklar arkasına tıkıldığı bir ortamda, siyaset dışı kalanlar geleceklerinden eminler mi?
İşadamı iseler pek net değil. Tüsiad sanayici ve iş ınsanları kuruluşunun tepe kadrosu “zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” den 5,5 yıl hapis istemiyle yargılanıyorlar. Hükümetin ekonomik politikasını eleştirmemeleri gerekiyordu (!)
Ülkenin ihracatta en başarılı sektörlerinden televizyon ve sinema endüstrisinin önde gelen simalarından menecer Ayşe Barım da tutuklu, 12 yıl önceki Gezi olaylarını “manipüle” etme suçlaması ile.
Akademik dünya fazla mı konuşuyor? Türkiye’nin en önde gelen bilim adamlarından ve televizyonların rağbet gören kişilerinden Prof. Dr. Celal Şengör “Türk Milletini aşağılama” iddiasıyla 2 yıla kadar hapis istemi ile yargılanacak.
Yukarıdaki örneklere kayyum atanan belediye başkan ve sorumlularını da eklersek ülkede 400.000 civarında tutuklu var, 300.000’lik hapishane kapasitesinin % 30 üzerinde. Bu sayıyı azaltmak için cinayet işleyen veya dolandırıcılık yapanlara af çıkartmayı düşünen iktidar, siyasi ve basın suçlarından tutukluları kapsam dışı bırakmayı hedefliyor.
Vatandaşda korku yerine endişe var. Ay sonunu getirememe, önünü görememe, ülkenin geleceğinden umut kesme…
Türkiye’de yaşayanlar geçmişlerinde böylesine baskı gördüler mi?
1950’lerin “Vatan Cephesi” safsatası ile Demokrat Parti’nin İsmet İnönü’ye uyguladığı kamusal cendereyi hatırlıyorum. O süreç Ordu’nun 1960 darbesine yol açmıştı. 1970’lerin sağ-sol çatışmaları da Silahlı Kuvvetlerin 1980’de yönetime el koyması ile sonuçlanmıştı.
Bugün artık askerlerin iktidara gelerek “demokrasiyi yeniden rayına oturtma” hamlesi yapmalarına imkan yok. İktidar değişimini umut yoksunluğunun, yatırım eksikliğinin ve yükselen işsizlik ve enflasyon ortamının geniş toplulukları etkileyen kızgınlık ve geçim sıkıntıları tetikleyecektir.
Bu kadar güçlü bir başkanın herşeye hakim olduğu bir ülkede her muhalif lideri içeri atarak, her göstericiyi tutuklayarak seçimleri geciktirmeye hatta rafa kaldırmaya imkan var mı?
1950’den bu yana 75 yıldır Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları iktidar değişimlerinin seçimler yoluyla yapılacağına inandılar ve sabrettiler.
19 Mart darbesinden bugüne hiçbir siyasi muhalif veya gazeteci öldürülmedi.
Gösterilerde vurulan olmadı. Putin Rusya’sına varmaya vakit var.
Fakat baskılar dayanılmaz hale geldiğinde, geleceklerini tamamen karartılmış gören gençlerin sabrı tükendiğinde, iktidardan yumuşama jesti gelmezse …durum vahimdir!
Sabredelim! İki veya 3 yıl, seçimler er geç yapılır ve halkın taşan sabrı
sandığa yansır.
Ralf ARDİTTİ
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.

Comments