top of page

Görünüşe Aldanma


Peraşamızda gördüğümüz oldukça kafa karıştırıcı noktalardan biri, Yosef’in, kardeşlerinden intikam alıyor gibi görünmesidir. Onlarla oynamakta, onlara eziyet etmektedir. Kim olduklarını gayet iyi bilmesine rağmen onları mantıktan uzak bir tavırla uzun bir senaryoya sokmakta, casuslukla suçlamakta ve özellikle de Binyamin’i hırsızlıkla itham etmektedir. Bizim “Yosef A-Tsadik” (dürüst Yosef) olarak tanıdığımız Yosef’in amacı nedir?


Bu soruyu birçok otorite sormuş ve çeşitli cevaplar önermiştir. Ramban, aynı bağlamda, herkesin aklını kurcalayan başka bir soru daha sorar. Yosef Mısır’da önce köleyken sonra zindana düşmüştü. Ama daha sonra büyük bir dönüşümle Paro’dan sonra Mısır’ın en güçlü ikinci adamı konumuna gelmişti. O mevkie geldikten sonra neden babasına haber göndermemişti? Neden “Hayattayım, gel beni gör” dememişti? Kardeşlerine karşı belli bir kin güttüğünü varsaysak bile, babasının duygularını neden dikkate almamıştı?


Ramban’ın bu sorulara verdiği cevap, Yosef’in rüyalarıyla ilgilidir. Ramban’a göre Yosef görmüş olduğu rüyalarının kehanetsel içeriğe sahip olduğuna inanıyordu ve bunların gerçekleşmesini sağlayacak şekilde hareket ediyordu. Bu rüyaların ilki, kardeşlerinin Yosef’in önünde eğileceğini ima ediyordu. İkinci rüyada ise babasının da kendisinin önünde eğileceğini görmüştü. Kardeşler ilk kez Mısır’a indikleri zaman, yanlarına küçük kardeşleri Binyamin’i almamışlardı. Yosef ilk rüyasında tüm kardeşlerinin eğilmesi gerektiğini gördüğünden, Binyamin’in de getirilmesini sağlayacak şekilde davranmıştır. Ama ikinci rüya henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle Yosef tavrını sürdürmüştür. Mesele intikam veya kardeşlerine eziyet etmek değildir; ama Yosef’in gerçekleşmesi gereken rüyaları vardır.


Rav Yisahar Frand, ABD’de önceki neslin en büyük Tora otoritelerinden Rav Yaakov Kamenetsky’nin sözlerini aktarır. Rav Kamenetsky, “Ben Ramban’ın ayaklarının altındaki toz gibiyim” diye başlar sözlerine. “Ama,” der, “Ramban’ın ne dediğini anlayamıyorum. İnsanın rüyalarını gerçekleştirmek amacıyla faaliyet göstermesi diye bir mitsva mı vardır?! Sırf onlarca yıl önce gördüğü iki rüyanın gerçekleşmesine dair isteği, Yosef’in, kardeşleriyle kedi-fare oyunu oynamasını, matem içindeki babasını habersiz bırakmasını, üstelik gelip önünde eğilmesini beklemesini haklı mı çıkarır?”


Bu sorunun ardından, Rav Kamenetsky Yosef’in davranışına dair kendi açıklamasını önerir. Ona göre, Yosef, kardeşlerine bir ders öğretmek amacındadır. Kısaca söylemek gerekirse, bu ders şudur: “İşler her zaman göründüğü gibi değildir ve görünüşe aldanarak yanlış sonuçlara varmak her zaman mümkündür .”


Geçen hafta okuduğumuz Vayeşev peraşasında Yosef’in, babasına kardeşleri hakkında hep olumsuz haberler getirdiği anlatılır. Yosef onların bazı davranışlarından çıkardığı sonuçlarla babasına gidip müzevirlik yapardı. Aslında “müzevirlik” amacı yoktu, çünkü o gerçekten de onların yanlış davranış içinde olduklarını düşünüyordu; ama sonuçta olan buydu. Buna karşılık, diğer kardeşler de Yosef’e karşı benzer bir yaklaşım içindeydi. Onlara göre de Yosef, daha önceki Yitshak-Yişmael ve Yaakov-Esav çekişmesini kendi nesillerine taşıyan tehlikeli biri haline gelmişti. Ondan kurtulmak istemelerinin ardındaki sebeplerden biri de buydu.


Karşımızdakini sürekli yargılayan bir tavır, bizi kaçınılmaz olarak ona karşı olumsuz duygulara ve yanlış sonuçlara itecektir. Hiçbirimiz Tanrı değiliz. Hiç kimsenin tüm tarihini, tüm duygularını, tüm deneyimlerini bilemeyiz; dolayısıyla onları yargılarken bunu “sadece gözlerimizin gördükleri” ile yaptığımızı unutmamamız gerekir. Üstelik birçok kez, gözlerimizin gördükleri de, aslında kalbimizdeki his ve düşüncelerden etkilenir. Objektif değiliz ve olamayız. Dolayısıyla insanları kafamızda yargılayıp onlara notlar vermekten vazgeçmemiz gerekir.


Yosef bu dersi almıştı ve şimdi kardeşlerine de aynısını öğretmek niyetindeydi. Onları casuslukla suçladı. Çünkü Midraş’ın anlattığı üzere kardeşler dikkat çekmemek için Mısır’a farklı noktalardan girmişlerdi. Dahası, girdikten sonra da “Belki Yosef’le ilgili bir iz buluruz” düşüncesiyle etrafa çok sorular sormuşlardı. Bu onların birer casus olarak değerlendirilmeleri için yeterliydi ve Yosef de bunu kullanarak onları casuslukla suçlamıştı. “Görünürde” deliller kardeşlerin casus olabileceklerine işaret ediyordu; ama onlar şahsen casus olmadıklarını biliyorlardı.


Ne var ki, kardeşler bu noktada derslerini hâlâ almış değillerdi. Bunu, peraşanın sonunda Yosef’in kadehi Binyamin’in çuvalında çıktığı zamanki tavırlarından görüyoruz. Kardeşler “Binyamin kesinlikle böyle bir şey yapmış olamaz” dememişler; sadece affedilmesini, aksi takdirde hep birlikte köle olmaya hazır olduklarını söylemişlerdi. Bu tavırları her ne kadar, en başta Yosef’e yönelik dışlayıcı tavırlarından tamamen döndüklerini ortaya koyuyor idiyse de, Yosef’in vermek istediği dersi henüz öğrenmediklerini gösteriyordu. Hatta Raşi, ilginç bir Midraş aktararak, kardeşlerin Binyamin’e hırsızlık “yaptığı” için kızdıklarını ima etmektedir. Vaktiyle annesi Rahel de babası Lavan’ın bazı putperestlik gereçlerini çaldığı için, “Sen hırsız-oğlu hırsızsın” demişlerdi. Ama Binyamin’i tanımıyorlar mıydı? Onun da son derece dürüst biri olduğunu, böyle bir hırsızlığı kesinlikle yapmış olamayacağını düşünemiyorlar mıydı? Daha kendileri, sırf “öyle görünüyor diye”, işlemediklerini bildikleri bir casusluk suçuyla itham edilmişken, nasıl olup da “sırf “öyle görünüyor diye” Binyamin’e hırsızlık suçlamasını yakıştırabilmişlerdi? Derslerini henüz almamışlardı.


Sonunda önümüzdeki hafta okuyacağımız Vayigaş peraşasında Yosef onlara kimliğini açıklayınca tüm parçalar yerli yerine oturmuştur. Yosef, “Ben Yosef’im” dediği anda, kardeşleri ona cevap bile verememişlerdir. Çünkü o ana kadar saçma sapan görünen her şey birden bire açıklığa kavuşmuştur. Bir anlamda Yosef onlara “Size bir şeyi açıkça gösterdim” demiştir. “İnsanlar sadece ‘delillere’ bakarak peşin hükümle çeşitli vargılara vardıkları zaman çok ciddi hatalar yapabilirler. Bir kardeşlerinin ailenin geleceğini tehlikeye attığından emin olup onu saf dışı bırakmaya çalışabilirler. Şahsen ne olduklarını gayet iyi bilen kişileri durup dururken casuslukla veya hırsızlıkla suçlayabilirler. Yapmayın… Sınırlı görüş kabiliyetinizin tetiklediği şüpheyle hareket etmeyin… Görünüşe aldanmayın…”



Comentarios


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page