Amerikan Eğitimi Alanların Bir Kısmı Neden Amerika’yı Devamlı Suçlar?
top of page

Amerikan Eğitimi Alanların Bir Kısmı Neden Amerika’yı Devamlı Suçlar?


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)








Türkiye’nin en esaslı okullarından biri Robert Kolej’dir. 1863’de Bebek, İstanbul’da erkek öğrenciler için kurulan ve Amerikan eğitim ilkelerini sahiplenen Robert, 1871’de kızlar için ACG’nin (American College for Girls) başlamasına öncülük etmiş, 1957’de Amerikan Robert Lisesine üniversite statüsünde Robert Kolej Yüksek Okulu eklenmiştir.


Lise erkek ve kız bölümleri 1971’de birleştirilerek bugünkü Arnavutköy kampüsüne taşındığı yıl, Yüksek de kamulaştırılarak Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüştürülmüştür.


Robert Lisesi her yıl Türkiye’nin en yüksek not alan % 0,2’lik öğrencisini alır. Boğaziçi ise Türk üniversiteleri arasında en iyilerinden biri sayılır.


İlkokuldan sonra 11 – 24 yaşları arasında 13 yılımı Robert Kolej’in “Boğaza Nazır” tepelerinde geçirme mutluluğuna eriştim. Babamın Saint Michel Lisesinde eğitim görmem arzusu annemin “muhakkak Amerikan eğitimi almalı’’ emrine yenik düştü. İngilizce hazırlık, ortaokul, lise, mühendislik… yalnız öğrenme amaçlı değildi. Sınavların çoğu açık kitaptı, formül ezberlemek gerekmiyordu, sorgulama ve çözme gerekliydi. Kaynakların çeşitliliği inanılmaz boyuttaydı: Dünyanın her yanından gelen 1000’e yakın dergi, süreli yayın okuma, binlerce plak dinleme imkanlarının ülkede eşi benzeri yoktu.


Bize bu olanakları sağlayan Amerika kendisine biat edilmesini şart koşmamıştı. Hocalarımızı eleştirmek, hatta dalga geçmek serbestti. Yılda bir gün öğrenci ayaklanması (mezuniyetten 77 gün önce) teşvik edilirdi. Kel müzik öğretmenimizin kafasında yumurta kırdığımızı, diğerlerine balon içerisinde boyalı su attığımızı hatırlarım. Tümü hoşgörüyle karşılanır, hiçbir ceza verilmezdi.


Robert Kolej bize kıyaslama kültürünü, demokrasi ilkelerini, ifade özgürlüğünü, birbirimize ve kurumlarımıza güven geleneğini aşıladı.


Bugünlerde bunları neden anıyorum? Bu eğitim kurumdan yetişen, aralarında yakınlarımın da bulunduğu bazılarının, Ukrayna’nın Rusya tarafından istilasında ‘’Amerikan parmağı’’ olduğunu iddia etmeleri ve neredeyse Putin’ı haklı görme çabaları yüzünden.


Anti-Amerikanizm dünyada bir hayli yaygın. Alman siyaset bilimci Josef Joffe bu hissiyatı şöyle tanımlıyor:


  • Amerika kötülük timsalidir.

  • Amerika dünyaya hakim olmaya çalışmaktadır.

  • Dünyada kötülüklerin çoğunun ardında Amerika yatar.

  • Bu kirlenmeden kurtulmak için Amerika ile bağları koparmalı.

Türkiye, PEW araştırma şirketinin yaptığı anketlere göre, halkının % 67’sinin Amerika’ya olumsuz baktığı, % 82’sinin de Amerikan adet ve alışkanlıklarına kesinlikle karşı olduğu bir ülke.


Fakat bazı Robert Kolej ve ACG mezunlarının (kanımca 1/3 civarında) Amerika’ya olumsuz yaklaşımları bu düşüncelerden kaynaklanmıyor. Başka nedenler var:


  1. Eğitim seviyesi genellikle düşük bir Türkiye’de en elit okula gitmiş olmanın “dayanılmaz ağırlığı”. “Amerikan uşağı” olmadıklarının kanıtı.

  2. Amerika müttefiki ortamda ve evrende (NATO, Hollywood, Apple, Google, Coca Cola …) bu “propaganda” ve araçlara yenik düşülmeyeceği çağrısı.

  3. İçinde bulundukları Amerika egemen dünyanın siyasi ve ideolojik karşıtı olan Rusya (SSCB) ve Çin hakimiyetinde hiç yaşamamış olmaları, totaliter baskıyı tatmamaları.

  4. Amerika’yı idealize etmeleri: Bu kadar hata yapılamaz, bu kadar saf olunmaz. Veya alternatif yaklaşım: Herşeye kadirdir, her yanı kontrol eder. Yani hayallerdeki “iyi Amerika” ile “gerçek gaddar Amerika” arasındaki çelişki.

  5. Amerika karşıtlığını dostlarımız, Amerikan organları, basını, halkı, hükümeti dinler, kaydeder. Çin karşıtı olsak ne yazar!

  6. Amerika’nın bizi korumasına gereksinim yok, nükleere hiç gerek yok…taaa ki Rusya yaşam tarzımızı tehdit edinceye kadar (1946 – Stalin’in Montreux sözleşmesini ve Boğazlar statüsünü değiştirme, Doğu Karadeniz’de Hopa’dan Giresun’e kadar bölgeyi Gürcistan Sovyet Cumhuriyetine katma istekleri).


Mezunlarımızdan bazıları son Ukrayna krizinde dahi Rusya’nın Çarlıktan beri devam eden dikta sistemini ve tek adam rejiminin varabileceği vurdumduymazlık acı gerçeğini kabullenmemiş görünüyorlar. Tüm kaotik görüntüsüne rağmen 4 yılda bir iktidarın değiştiği bir ülkeyi eleştirme lüksünü görmezden gelerek.

Halbuki Recep Tayyip Erdoğan bile anladı nihayet Batı ve Amerika karşıtlığının sonunda Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmediğini.








Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page