Sukot, İbrani takviminin ilk ayı olan Tişri'nin sonlarında çardaklar bayramı olarak kutlanan neşeli bir zamandır. Senenin başındaki Roş Ashana günlerindeki yargı kaygısı, Kipur gününde günahların affı için tövbe etmek, teşuva yapmak, oruç tutmanın geride kalmasıyla bayramlar döneminin son kavşağına gelmiş bulunmaktayız.
Sukot bize, Moşe Rabenu ve İsrailoğullarının çölde tüm ihtişamıyla Bet Amiktaş 'tan çok daha kararlı bir şekilde inşa ettikleri küçük, taşınabilir çadırda, Tanrı'nın ihtişamının mevcut olduğunu hatırlatır. Bir tapınak yok edilebilir ama kırılmış bir Suka yarın yeniden inşa edilebilir. Güvenlik, fiziksel olarak başarabileceğimiz bir şey değil, zihinsel, psikolojik, ruhsal olarak edinebileceğimiz bir şeydir. İhtiyacımız olan tek şey, Tanrı'nın koruyucu kanatlarının gölgesi altında oturmak için cesaret ve istekliliktir.
Sukot, risksiz bir yaşam olmadığı, ancak yalnız olmadığımızı bildiğimizde geleceğe korkusuzca bakabileceğimizin içten bir şekilde kabul edilmesidir. Tanrı, yeryüzüne bereket getiren yağmurda, evreni ve bizi var eden sevgide, küçük ve savunmasız bir halkın dünyanın şimdiye kadar gördüğü en büyük imparatorluklardan daha uzun yaşamasına izin veren ruhun direncinde, bizimle birlikte.
Yahudiler, İsrail topraklarında veya başka bir yerde, güvensizliğin tüm gücünü, çoğundan daha fazla biliyordu. Yine de beklenmedik şeylere karşı dehası ve trajediden umudu kurtarma yeteneğiyle Yahudilik, bu güvensizlik ortamını sevinçlerimizin mevsimi olan " zman simhatenu" olarak ilan etti. Zira kırılganlığın en önemli simgesi olan öz, inancın somutlaşmış hali, kırk yüzyıl önce zamanın vahşi doğasında risk yüklü bir yolculuğa çıkan bir halkın inancı olarak ortaya çıkıyor. İlahi mevcudiyetin varlığını barındıran bu yolculuk günümüzde bazen fiziksel çoğu zaman ruhani olarak devam ediyor.
Hayatın risklerle dolu olduğunu bilmek ve yine de onu doğrulamak, insanlığın tam güvensizliğini hissetmek ve yine de sevinmek: Bu bizler için inancın özü ve Sukot'un kalbidir. Yahudilik, bu karanlık dünyada her şeyin yolunda olduğuna dair rahatlatıcı bir yanılsama değildir. Bunun yerine, belirsizliğin ortasında kutlama yapmak ve Yahudi sembolü Suka'nın geçici barınağında bile sevinmek cesarettir.
Gökyüzüne baktığımızda yıldızları gördüğümüz bir Suka’nın içinde dua etmek, yemek yemek ve uyumak... sahip olduğumuz tüm maddi şeylerin geçici olduğunu hatırlamak, bizi hayatta tutan yegane gücün içimizdeki inanç ve gittiğimiz her yerde bizimle olan Tanrı’nın varlığını en yakınımızda hissetmek. Özellikle Israel’de pandemi nedeniyle kayıpların arttığı, hasta sayısının katlanarak çoğaldığı, önlemler nedeniyle haftalardır evlere kapandığımız bu günler çocuklar için tam da bayramın özü olan sevinç günlerine döndü. Evin içinde olmamıza rağmen balkonda başka bir dekor başka düşüncelerle var olmaya devam etmek….
Sukot, güvensizliğin içindeki mutluluk, aslında şu an yaşadığımız hayat da öyle…
Herkes ''ANDA KALMAK'' diye, önemli görünen bir şeyden söz eder. Ve pek azımız bunun ne olduğu hakkında, işe yarar bir fikre sahiptir. Bu gizemli formül belki de şöyle çözümlenebilir: Geçmişle dertlenmeye veya geçmiş mutlulukları özlemeye, ya da bir adım sonrasında ne olacağını tahmin etmeye ve durumu sürekli kontrol etmeye çalışmayın. Sadece olanın içinde neyi yapmak istiyorsanız ona odaklanın. Şarkı söylüyorsanız dinleyenlerin tepkisini değil şarkıyı, otobüste gidiyorsanız, geç kalıp kalmamayı değil yolculuğu, sınava hazırlanıyorsanız alacağınız notu değil, öğrenmeyi, çocuğunuzun büyüyünce ne olacağını değil, iyi bir insan olup olmadığını, ona bunun için ne verdiğinizi dert edin... Suka’da otururken yağmur yağabilir bir anda sofrayı nasıl eve taşıyacağım diye düşünmek yerine başımızı sokacak bir evimizin olduğunu hatırlamayı deneyin.
Yaşadığımız güvensizliklere rağmen mutlu olmak ve en önemlisi korkmamak.
18 Tişri ölüm yıldönümü olan Breslevli Rabi Nahman'ın dediği gibi; "Bu dünya, üzerinde yürüdüğümüz dar bir köprü gibidir ve önemli olan korkmadan ilerlemektedir. ”
Hag Sukot Sameah ve Moadim Lesimha