Sel felaketinin ardından…

Geçtiğimiz hafta İsrael’i sular bastı, evimizde televizyonlarda gördüğümüz üzücü görüntüler karşısında korku filmi izler gibi olduk. Anımsıyorum üç yıl önce Rishon’dan Bat-Yam’a arabam ile yol alıyordum. Birden gökler açıldı ve boşalan yağmurun şiddetinden önümü göremez olmuştum. Dursam arkadan bindirebilirler endişesi ile otoyolda sürmeye devam ettim, korkudan kaskatı olmuş bir halde… Ta ki yağmur beş-on dakika içinde hız kesene dek…

Bir de şimdi olanları düşünüyor, felaketin boyutunu gözümde canlandırmaya çalışıyorum. Sular iki metreyi buluyor ve sürükleniyorsunuz. Arabanın içi su doluyor… Yanınızda eşiniz, belki yeni doğmuş bebeğiniz…

İşte sel felaketinin en şiddetle vurduğu Naharia’da olan buydu… Kentin ortasından geçen, yazları içinde sadece çamur görebileceğiniz nehir kabardı ve 38 yaşında olan Moti Ben Shabbat içinde çocuk sesi duyduğu otomobildekileri kurtarmak için suya atladı. Arabadakileri kurtarmayı başardı ama o içinden çıkamadı…

Bir hafta önce de Shunat HaTikva’da suların bastığı apartmanın asansöründe hapis kalarak yaşamlarının baharında iki gencin, Stav Harari (25) ve arkadaşı Dean Yaakov Shoshani’nin (32) ölüm haberi ile sarsıldık… Nasıl oluyor da teknoloji alanında harikalar yaratan bir ülkede insanlar bu denli inanılmaz ilkel koşullar altında can verebiliyorlardı?.. Telefon santralları kitleniyor, itfaiye ve kurtarma ekibinin olay mahalline ulaşması iki saat alabiliyordu…

Sel felaketinde kayıpların sayısı altıyı buldu; 6 no.lu otoyolda arabası devrilip sularda sürüklenen Ali Agbaria’nın cansız vücuduna ulaşılırken, Binyamina yakınında da 72 yaşındaki Eran Harnshtet çamurların içinde ölü bulundu.

Naharia’nın yanı sıra Bat-Yam, Yafo, Holon, Ashdod, Ashkelon gibi kentler de selden büyük zarar gördü. Su kayağı ile evine ulaşanlar, şehrin içinde, dalgaların arasında sörf yapanlar, vinçlerin kurtarmaya çalıştığı selden sürüklenen araçlar, bir metre su altında kalan ev ve iş yerlerinin acınacak hali… Hele metro çalışmaları ve bitmeyen kazılar nedeniyle Yafo – Bat Yam yolunda, Shderot Yerushalaim’de yer alan esnaf dükkanlarının durumları daha da perişan… Her yer çamur, tüm mallar mahvolmuş, giderlerin ağır kokusu yayılmış…

Zararın bir buçuk milyar şekel civarında olduğu tahmin edilmekte. Buna karşılık Kineret’in su seviyesi iki haftada bir metre yükseldi, ziraatçılar memnun, su kaynaklarında 32 milyon küp su toplandı.

İsrael’in bu felakette hazırlıksız yakalandığı, özellikle alt yapıları yıllar boyu ihmal edilen bölgelerin çok büyük zararlara uğradıkları söylenebilir.

Diğer yandan İsrael’e 65 yıldır, bu denli kısa süre içinde, bu yoğunlukta şiddetli bir yağmur yağmadığı da ayrı bir gerçek… Yangın, deprem, sel gibi tabi afetler karşısında insanoğlu her zaman aciz kalabiliyor.

Önemli olan yaraların bir an önce sarılması, geleceğe yönelik önlemlerin süratle alınmasıdır. Çünkü bu ülkede insanın değeri çok, birimizin acısı hepimizin acısı oluyor…