Bu şabat okuyacağımız Ree (ראה) peraşasında Moşe Tanrı’nın emirlerini teferruatları ile belirtmeye başlar.
Geçtiğimiz haftalarda Moşe bu emirlere sadık kalmanın faydalarını ve emirlere uymamanın negatif sonuçlarını prensip olarak anlatmıştı. Bu haftaki peraşadan itibaren bu emirlerin neler olduğunu belirtmeye başlar. Bunlardan bir kaçı, hayvan etinin yenilmesi ile ilgilidir.
Çölde, İsrael oğulları et yemek istediklerinde hayvan kesimini sadece Mişkan’ın yanında yapmaya izinleri vardı. Vaad edilen topraklara girilince bu kısıtlama ortadan kaldırılır.
Ad., sana söylediği gibi sınırların genişletildiğinde, canın et yemek istediğinde, et yiyelim dediğinde, canının istediği gibi et yiyeceksin. (Devarim 12, 20)
Bu iznin sebebi, Mişkan’ın yerine yapılacak mabedin uzaklığıdır. Ancak halen bazı kısıtlamalar vardır.
Ad. adını oraya koymak için seçtiği yer senden uzak olduğunda, Ad.’ın sana verdiği sığırından ve koyunundan, sana emrettiği gibi kesersin, ve kapılarında gönlünün istediği gibi yersin. (Devarim 12, 21)
Yukaridaki pasukta çok kısa olarak söylendiği gibi hayvan kesimi Tanrı’nın emrettiği şekilde olmalıdır. Bu kesim şeklinin nasıl olacağının teferruatları, yazılı Tora’da değil de, Talmud olarak bilinen, sözlü Tora’da belirtimiştir. Bu kurallara ibranicede Şehita, ve uzmanına Şohet diyoruz.
Bir diğer kısıtlama kan yemek yasağıdır.
Kanı yememek içın kuvvetli ol, çünkü kan candır. Canı etle beraber yemiyeceksin. (Devarim 12, 23)
Bu emrin akabinde biz Yahudiler eti pişirmeden evel tuzlayıp yıkıyarak kanından arıtırız.
Peraşamızdaki bir diğer emir zinciri yenilmesi mümkün olan veya yasak olan hayvanları tanımlar.
Toynaklı olan ve toynakları çift yarıklı olan ve geviş getirn her hayvandan yiyeceksiniz. (Devarim 14, 6)
Genel kuralı verdikten sonra (yarık çift tırnaklı ve geviş getiren), peraşmız yenilmesi yasak olan hayvanlara örnek getirir. Buna göre, geviş getirmesine rağmen toynağı (tırnağı) yarık olmıyan deve yenilemez. Çift ve yarık toynaklı olmasına rağmen, geviş getirmediğinden domuz yenilemez.
Sularda olanlardan bunu yiyeceksiniz. Her yüzgeç ve pulları olanı yiyeceksiniz. Yüzgeç ve pulları olmıyanı yemiyeceksiniz, sizin için tamedir (mekruhtur). (Devarim 14, 9-10)
Buna göre, biz yahudiler, midye, kalamar, ahtapot, kurbağa gibi su ürünlerini yemeyiz. Hatta pulları olmıyan köpek balığı cinslerini de yemeyiz.
Karada ve sularda yaşıyan hayvanların aksine, uçan canlılar, kuşlar hakkında, peraşamız bir kural vermez. Bunun yerine, yenmesi yasak olan uçucuların listesini verir. Tavuk, hindi, kaz ve ördek gibi kanatlılar bu listenin dışındadır ve yenebilirler. Kuş olmıyan uçan canlılar da yahudi mutfağının dışında kalır.
Şehita mecburiyeti, yenilmesi mümkün olan balıkları içermez. Sığır koyun gibi çift ve yarık toynaklı ve geviş getiren hayvanlar, veya yask olmıyan kuşlar, şehita kurallarına göre kesilmezse bu etler yahudi gastronomisinin dışında kalır.
Peraşamızdaki, et yiyecekleri ile ilgili en son kural et ve süt karışımı ile ilgilidir: “yavrusunu annesinin sütü ile pişirme” (לֹא-תְבַשֵּׁל גְּדִי, בַּחֲלֵב אִמּוֹ). Bu beş kelimelik emirin akabinde Talmud, et ve süt karışımı hakkında yeme, pişirme, ayırma yasakları ve daha birçok teferruat hakkında bilgi verir bize.
Bir çoğumuz, yemekle ilgili bu kısıntıların nedenini sorar. Kimi buna sağlık nedenleri ararken, kimi bu yasakların insan karakterine etki ettiği fikrini ileri sürer. Bunlara benzer daha birçok açıklama teşebbüsleri olmuştur. Ne var ki Tora, bu kısıntılara sadece tek bir sebep getirir: Tanrı tarafından emredilmiş olmaları. Nasıl ki Tanrı’nın emirleri, Mısır çıkışından itibaren ve tarih boyunca bizleri bir millet olarak bir arada tutmuşsa, herhalde, bu yiyecek kısıntıları ile ilgili emirlerin de bizlerin bir millet olarak bir arada kalmamıza katkısı çok büyük olmuştur.