Kibutz Kılığına Girmiş Mermi Fabrikası
top of page

Kibutz Kılığına Girmiş Mermi Fabrikası


Varlığından hiç haberim yoktu...ta ki gelinin ailesi bu müze gezisi teklifini yapana kadar....

Malûm, bir keşif gezisi veya bir bilgi paylaşımında, yanınızdaki arkadaşınızın o konudan en az sizin kadar zevk alması, sizin gibi hüzünlenmesi veya heyecan duyması anın bütünlüğüne can katmaz mı, paylaşımı doyumsuz kılmaz mı?

İşte bu anlamda teklif doğru adrese gelir tüm içtenliğiyle..

Onlar da çocuklar henüz küçükken , 20-25 yıl önce ilk defa ziyaret etmişler bu müzeyi... Ardından tekrar bu ziyaret etme fikrinin doğuşunu , konuya olan merakımın, keşif ve tarih birlikteliğinin bende yarattığı tutku ve coşkunun bir çeşit bulaşıcı gücü olmasına yoruyorum.

Gelinin ailesi Irak göçmeni , 50'li yıllar başrolde, antisemit uygulamalar gani gani, aile büyükleri tası tarağı toplayamıyor bile, sadece bir can ve canlar var kurtarılacak...

Ya asimile olmak ya aidiyetini kimliğini korumak arasında kalıp hatta kalmadan tek çare olarak yeni kurulan Israel ülkesinde yeni bir hayata, bir umuda yolculuğun ilk adımını atmakta bulmuşlar kendilerini ...

Ülke yeni kurulmuş, sartlar ağır, ülke çöl formatında, endüstri hak getire, büyük bir mücadele farklı bir yaşam savaşı ile dolu bir gelecek bekler Irak göçmeni gelinin ailesi nezninde Irak Yahudilerini...

Herbir grubun hikayesi kendine özgü ve özel ama bir anlamda apayrı gibi görünen bu yaşamlar özünde hep bir;

Irak göçmeninin de, Holokost kurtulanının da, yüzyıl başında Rus, Polonya ve Litvanya pogromlarından kaçmıs olanların da…..yüzyıllardır süregelmekte olan Exodus`lerin artık bir mutlu sonu da olmalı değil mi ?

Müzenin kafesinde randevuyla belirlenmis rehberlı tur saatimizi beklerken geçmiş günlerden bahsetmek farz olmuştu adeta...

Istanbul /Ladino/Gürcü etnik gecmisime de değinilmezse olmazdı tabii…..ama bendeki öğrenme aşkı, sözlerin önceliğini yakın bir tarihin tanıklığını ilk elden anlatan dostlara vermekten kendini alamıyordu….

Onlar anlattıkça (maalesef) biraz da Iraklı oluyor, farklı bir yaşam dokusunu içselleştiriyordum alabildiğince içimde,

ve onların adetleri ve kültürleri benden bir parça olmak istercesine algı alanımı zorluyorlardı bir biçimde...

Ve bu gidişe bir son vermeliydim çünkü bu yürek daha ne kadarını kaldırabilirdi ki……

Neyse imdadıma rehber eşliğinde gerçekleşecek olan müze gezimizin randevu saati yetişti.

İşte simdi yeni bir keşfe hazırım dedim.

Yeni bir iz peşinde, ülkenin savunması ve kurulmasına öncülük eden isimsiz kahramanların takibinde, geçmişe bir yolculuğa doğru yola çıkıyorum.

AYALON ENSTİTÜSÜ (Makhon Ayalon)

İsrael'de Rehovot şehri Kibbutz Tepesi’ne kurulmuş kibutz kılığına girmiş bir yeraltı mermi fabrikasıydı Ayalon Enstitüsü.

Fabrika 1945'te kuruldu ve 1948'e kadar mühimmat üretti;

Bugün bir müze ve tarihi bir sit alanı…..

1930'larda, İngiliz Manda yönetimi altındaki vaadedilmis topraklarda Yahudiler bir devlet kurmanın arayışı ve hazırlığı içindeydiler.

Dönemin savunma gruplarından Haganah çeşitli askeri ve lojistik çalışmaları kapsamında ileri düzeyde kararlara imza atıyordu.

Savunmanın birinci adımı; silah ve silaha dayalı olarak mermi üretimi gerekliliğiydi.

Gün geldi Palmach yapımı Stensubmachine silahı için acilen bir mermi fabrikası kurulması kararı alındı.

Tesisin yeri için Rehovot'taki “Kibbutz Hill” Tepesi seçildi.

Görünürde Kibbutz adı altında faaliyet sürdürülecek bu alanda, toprağın altı üç hafta gibi bir sürede kazıldı, fabrika hizmeti verecek şekilde bölümler düzenlendi, Polonyadan satın alınıp 4 yıl boyunca depolarda bekletilen makineler yerleştirildi.

Alanın seçimi, tepe mevzinin gizli bir yeraltı faaliyetine olanak sağlaması ile bir tren istasyonunun yanında yer almasının fabrika seslerini bastırma özellikleri nedeniyle öncelik kazandı.

Ve en cesur karar ise Kibbutz görüntüsü verecek olan işletmenin hemen yanıbaşındaki İngiliz askeri üssüne komşuluk etmeyi göze almaktı ….

Nasıl bir cesaret ve NASIL bir meydan okuma..!

Bu zor misyonun detayları sadece 45 kişiyle paylaşıldı.

45 cesur yürek.

45 donanımlı vazifeli kızlı erkekli genç yetişkinler grubu bu cesur operasyonu 3 yıl boyunca, başından sonuna dek, tek bir hata yapmadan başarıyla tamamladılar.

Kibutz'un seçilmiş 45 kişisi dışında , sayıları yüzleri bulan diğer üyeleri ise gizli fabrikanın varlığından habersizdiler.

Operasyon görevlileri dışındaki tüm Kibutz takımına Zürafa lakabı takılmıştı.

Birbirleriyle özel bir iletişim içindeydiler, sırrı büyük bir özveriyle korudular.

Sonuç olarak bu operasyon; hem diğer kibutz üyelerinden saklanan, hem de yanıbaşlarındaki askeri üssün gözleri önünde gerçekleşen bir inanılmaz hikaye olarak tarihteki yerini aldı.

Herşey öngörülen bir biçimde tasarlandı.

Tarım alanları, çiftlik bölümleri, idare binası, yatakhaneler, okul, yemekhane, tıbbi hizmet binası VE bir çamaşırhane VE bir fırın...

Çamaşırhane ve ekmek fırını yeraltındaki gizli odalara giriş için kamuflaj olarak kullanıldı.

Büyük çamaşır makinesinin altında yeraltına inen merdivenin kapağı vardı.

Fırının gizli bir kapısından helezonik merdivenlere ulaşılıyor, günlük mermi üretimi yapılan tam teşekküllü fabrikaya giriş sağlanıyordu.

Bir havalandırma sistemi kuruldu.

Fabrikada çalışan 45 kişilik gönüllü grup vardiyalı çalışma saatleriyle bir düzen kurmuşlardı.

Belli saatlerde ortadan kaybolmalarına dair inandırıcı kılıflar uydurmayı da başardılar, tarlalarda çalışma gibi...

1945-48 yılları boyunca dört duvar arasında geçirilen bu dönemde cilt renklerinin güneşten yanmış etkisi dahil hiçbirşey gözardı edilmedi.

Hergün sırayla UV lambası ve D vitamini takviyesi uygulandı.

Yeraltında, kırkbeş kadın ve erkek 3 yıl boyunca kurşun fabrikasında çalıştı.

Yerin üstünde ise belli eğitim saatlerinde, yemekhanede ve günün çeşitli programlarında Kibbutz aktivitelerinden geri kalmadılar.

Sonuçta bu seçkin gözü kara 45 kadın ve erkek üç yıl boyunca iki vardiya halinde canla başla , yakalanma tehlikesini göze alarak dünyaya meydan okudular.

Zımbalama bükme, boyutlandırma, barutla doldurma ve 2 milyondan fazla mermiyi tamamlama...

Her bir üretim aşaması için çok katı bir prosedür ve kontrol süreçlerinin ardından, yaralanmalardan veya daha kötü durumlardan kaçınmak için ellerinden geleni yaptılar. Şaşırtıcı bir şekilde en şiddetli yaralanma, 2 milyondan fazla merminin elle barut doldurulduğu bir merhalede bir parmak yaralanması vakası idi.

Bir test sistemleri bile vardı.

Her gün trenin geçtiği saatler mermilerin test saatiydi.

İş çıkışlarında kıyafet ve bedenlerinde hiçbir pirinç ve barut talaşının izi kalmamasına özen göstermek zorundaydılar.

Pirinç metalinin temini adına yaratılan hikayelerden biri de pirincin kosher ruj üretimi için gerekli bir malzeme olduğuydu.

Bir dolu parlak fikirle İngilizleri yanıltma harekatı bir tiyatro oyunuydu sanki.

Rehber eşliğindeki gezinin bir bölümü, İngilizlerden sakınma amaçlı devreye sokulan oyunların anlatımıydı ki bu ayrı bir yazının konusu olacak kadar çeşitlilik ve renklilik arzetmekte...

Hazır mermilerin yoğurt kazanları ve süt bakraçlarıyla sevki ise Haganah ulaşım ağları tarafindan incelikle sürdürülen bir operasyon çerçevesinde gerçekleşti .

Bağımsızlık kazanıldığında, İsrael artık mermi fabrikası operasyonunu gizlemek zorunda kalmadı.Mermi üretimi, askeri sanayinin bir parçası olarak Yerin üstüne taşındı.

Ve 45 genç , birarada kalarak Zichron Yaakov yakınlarında yeni bir kibbutz'un temelini atarak esas hayallerini gerçekleştirdiler.

Bugün, Ayalon Enstitüsü bir müzedir.

Tel: + 972-8-940-7534

E-mail : ayalon@shimur.org.il

Tüm bu yaşananlar Ayalon Enstitüsü konferans salonunda dokümanter film sunumunda , rehber eşliğindeki Kibbutz alanında ve Yeraltı fabrikası turunda anlatılıyor.

Israel devletinin bağımsızlık tarihinin bu etkileyici bölümü; imkansızın başarılması, azim ve inancın bilim eşliğinde nelere kadir olduğunun göstergesi...değil de nedir ?

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page