Türkiyeliler Birliği ve kültürel kimlik
top of page

Türkiyeliler Birliği ve kültürel kimlik

Yazımın yayınlandığı tarihte Uluslararası Sefarad Federasyonu’nun İsrael’deki genel kurulu, Türkiyeliler Birliği’nin lokalinde yapılmış veya yapılıyor olacak. Bu toplantıya Kuzey Afrika, Güney Amerika, Buhara, Irak, Gürcistan, Kürt Yahudileri, Yemen, Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan gibi pek çok ülkeden göç eden ole hadaşların oluşturdukları birlikler katılıyor.

Yurt dışında olacağımdan üzülerek hazır bulunamadığım bu toplantı son derece önemli. Önemli çünkü İYT açısından bir “ilk” olmanın ötesinde, İsrael’deki Türkiyeli Yahudilerin “görünmezlik” (un-seen) özelliğinin aşılmaya başlandığı anlamını da taşıyor…

İYT Başkanı Ovi R. Gülerşen konuşmalarında sürekli “birliğimizin” güçlendirilmesinden söz eder. Ben “birlik” sözcüğünden kurumumuzun adında geçen “İtahdut” kelimesinin Türkçe karşılığı olan birlikten çok, kültürel kimliğimizden, bu kimliğin güçlendirilmesinden söz ettiğini anlıyorum.

Çünkü İsrael tüm Yahudilerin ana vatanıdır ve bu değerli topraklarda bütün Yahudilerin birlik içinde yaşamaları doğaldır.

Farklı ülkelerden göç etmiş Yahudilerin kendi aralarında birliklerini güçlendirmelerinin amacı, beraberlerinde getirdikleri kültürel kimliklerinin ve miraslarının yitirilmemesi, mevcut kültür mozaiğinin korunmasıdır. Böylece çok renklilik İsrael kimliğine yansıyacak, sonraki kuşaklara aktarılacaktır.

Türkiyeli Yahudilerin kültürel zenginlikleri arasında Ladino dili, şarkıları, geleneksel mutfakları önemli bir yer tutmaktadır. İYT ole hadaşlar için yerine getirdiği görevler dışında, düzenlediği konser, konferans veya tiyatro gösterileri gibi etkinliklerle bu kültürü canlı tutmaya çalışmaktadır. Sitemizde, “Bir Tutam Lezzet” başlığı altında yazıları yayınlanan Luis R. Gülerşen’in girişimi de mutfağımızın kayıt altına alınması açısından son derece isabetlidir.

Aynı tarihi kökenlere, benzer bir geçmişe sahip olmak, bunu korumak da kültürel mirasın bir parçasıdır. Her Türkiyeli Yahudinin bir “Aliya” serüveni vardır. İşte Türkiyeliler Birliği Tiyatro Kolu “Kabare Olim”, bu yönde bir çalışmanın içine girmiş ve yakın bir tarihte sahnelenecek olan Dr. Yael Çittone’nin sosyal ağlarda ilgi ile okunan “Aliya Günlüğü”nü oyunlaştırmıştır.

Diğer yandan, 1948 yılında ağırlıklı olmak, üzere değişik tarihlerde gerçekleşen Aliya serüvenlerinin belgesel bir filimde kayıt altına alınmasının, çok geç olmadan bu yönde sözlü bir tarih çalışması yapılarak canlı tutulmasının gerektiğine de inanıyorum.

Daha alınacak uzunca bir yol var…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page