İstanbul ziyaretimin satır başları…
top of page

İstanbul ziyaretimin satır başları…


Kısa bir süreliğine İstanbul’daydım. Yaşantımın büyük bir bölümünün geçtiği kentte… İnsan aklı anında kıyaslamalar yapıyor, yaşadığım ülkenin insanları, bu ülkenin insanları, havası, yeşillikleri, kalabalığı… Benim İstanbul’a nasıl baktığım değil, önemli olan bu kentin bana nasıl baktığı, ne anlatmak istediği…

Kent yorgunum diyor, taşıyabileceğimden fazla yük aldım diyor… Yirmi milyona yaklaşan insan, Ortadoğu coğrafyasında o küçük ülkemin nüfusunun iki katından da fazla…

Teşvikiye, Nişantaşı yolda iki sıra park etmiş arabalara, kimi eğri büğrü kaldırım taşlarına rağmen hep güzel, hep keyifli… Kafeler, dükkânlar cıvıl cıvıl, çoğunluk Arap turistlerden oluşsa da...

Atiye sokağını bir boydan bir boya iki defa arşınlıyorum. Fazla mı duygusallık? İnsanlar mekânlara bağlı yaşamamalı dediğinizi duyar gibiyim. Yine de 25 yıl Şalom gazetesinin yer aldığı coğrafyaya bağlılığım oldukça derin… Ne anılar depolanmıştır o üç katlı alana. Sevinçler, kahkahalar, şakalar ve de tartışmalar tabi ki…

Biraz tarih; Silvyo Ovadya Şalom’un her Yahudi evine girmesini savunur, beş senelik abonelik kampanyası başlatır ve toplanan paranın da desteği ile Şalom’un Teşvikiye’de, Atiye Sokak’taki mülkünün alınmasını sağlar. Taşınma tarihi 1993.

Her Salı akşamı mizanpaj odasında kartona geçirilen kontrol edilmiş dizgiler, karanlık odada gerçekleştirilen pikaj… Paneller, sergiler, kitap yayımının başlatılması…

Yıl 1998… Silvyo Ovadya görevi bana devreder; grafik tasarım yenilenir, gazete internet ortamından da okurlarına kavuşmaya başlar. 2000’li yıllarda tam renkli 16 sayfa olarak yayına giren gazetede Ekonomi, Spor, Yaşam ve Perspektif gibi yeni sayfalar oluşturulur, Kitap, Şalomist gibi muhtelif ekler hazırlanır. Ve önemli riskler göz önüne alınarak gazeteye üçüncü bir kat ve toplantı odası kazandırılır.

11 yıl sonra yeni bir görev değişimi, bu defa Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas’tır. Yıllar yine akıp çabucak geçer. Avram Leyon’un emanet ettiği Şalom 70 yaşını tamamladıktan sonra artık zamanı gelmiştir yeni bir mekâna taşınmanın.

Hayırlı olsun!..

Dönüş için havaalanındayım. Genç bir çift Ramallah’tan. İstanbul’u beğenip beğenmediğimi soruyor. “Ben bu kentte doğdum. Ya sen beğendin mi?” diyorum. Bol bol kebap yiyip alışveriş yapmışlar. Oysa bu kentte çok daha fazlası var.

Bu kısa seyahatimde, Suadiye’deki stüdyosunda dünyaca ünlü, değerli Devlet Sanatçısı Prof. Devrim Erbil’i tanıma imkânına sahip oldum. İstanbul, ressamın fırça darbeleri ile içsel bir ses, şiir ve müziğe dönüştürülmüş.

Belki de yitirilen bütün değerlere, betonlaşmaya rağmen, bu İstanbul aşığı ressamın tablolarındaki renk, estetik ve ritmin büyülü gözü ile kente bakabiliriz.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page