Yüzleşme, Helalleşme, Varlık Vergisi
top of page

Yüzleşme, Helalleşme, Varlık Vergisi


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)



Londra’da mezun olduğum iş idaresi okulunun adı 2001 yılından bu yana: The City University ‘’Cass Business School’’ idi. Sir John F. Cass’in (1661 – 1718) kurduğu varlıklı vakfın büyücek bir bağış karşılığında kuruma adını vermesi geçtiğimiz yıl tepkilere neden oldu. John Cass’in zamanında köle ticaretine bulaştığı ortaya çıkmış ve İngiltere’de yükselen ırkçılık karşıtı akım yüzünden okul yönetimi, isminin mezarı aynı semtte bulunan bir 18.yy bilim adamının, Thomas Bayes’in adı ile değiştirilmesine karar vermiştir.

Aradan 300 yıl geçmiş, köle ticaretinden yararlanananlar 18.yy koşullarında değerlendirilmek yerine bugünün değişen ortamına göre uygun bulunmayıp protesto ediliyor ve bir kurumdan adları siliniyor.


Bu günün İngilteresi böyle! Tarihte yüz kızartıcı olaylar yaşanmışsa ve devlet harekete geçmiyorsa, özel kurumlar inisyatif kullanıyor ve kendilerini temize çıkarmak için çaba sarfediyorlar. Doğruluğunu okura bırakıyorum.


Fransa, 2. Dünya Savaşında Fransız Yahudilerini ölüm kamplarına göndermede yerel makamların ve sonuçta Fransız ulusunun sorumluluğunu ancak 1995’de Başkan Chirac’ın kararıyla kabul etti. Sonradan 2009 yılında Fransız Yüksek Mahkemesi de Yahudilerin sevkiyatında devletin baş sorumlu olduğuna hükmetmişti.


Olaylardan 67 yıl sonra Fransa, tarihinin en karanlık sayfalarından biriyle, en yüksek yargı yoluyla kısmen ‘özür diliyordu’. Bulunduğum semti gezdiğinizde bazı okulların kapılarında “1942-44 arasında bu eğitim kurumundan yollanan öğrenciler yalnız Yahudi doğdukları için Nazi barbarlığının ve suçortağı Vichy Hükümetinin kurbanı oldular. Paris 19. Bölgeden 300 çocuk ölüm kamplarında hayatlarını kaybettiler” ibaresi yer alır.


Bazen 300 yıl, bazen 70 yıl…Türkiye ne zaman yüzleşecek kendi azınlıklarına karşı işlediği suçlarla? Ne zaman özür dileyecek ıstıraba uğrattığı öz vatandaşlarından?


Devlet kademelerinin bu konularda çekimserliği, aymazlığı, vurdumduymazlığına karşın bir uluslararası medya şirketinin “Kulüp” dizisi Türkiye’nin gündemine taşıdı geçmiş acıları. Dizi ile ilgili yazılanların, makalelelerin çoğu 1950’lerin İstanbul Yahudi yaşamının nasıl canlı, nasıl gerçeğe yakın yansıtıldığıyla ilgili. Gözlerimizden yaşlar gelmecesine.


Bu kısım unutulup gidecek. Fakat 1942 Varlık Vergisi sahneleri ve bundan sonraki bölümlerde gösterilecek 6-7 Eylül 1955 olayları (pogrom) Türk kamuoyunun hafızalarına kazınacak mı?

İlginç bir şekilde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi partisinin de geçmiş kabahatlerini (Trakya Olayları – 1934, Dersim Katliamı – 1938, Varlık Vergisi – 1942, Yunan Vatandaşlarının Kovulmaları – 1964, Kürtlere ve dindarlara yapılan zulüm – 70 yıl boyunca) göreceli olarak kabul etmesi ve helalleşme isteği Kulüp dizisinin Yahudilerle ilgili elim bölümlerine denk geldi.


Helalleşmenin anlamı insanların birbirleri üzerinde haklarından vazgeçmeleri, bağışlamaları…bir nevi affola!


Kılıçdaroğlu’nun çıkışı ulusalcı ve milliyetçi çevrelerden tepki gördü. Fakat Kürtlerden ve Alevilerden yükselen olumlu geri bildirimler Türkiye’nin artık kutuplaşmalardan sıyrılması, ekonomik sıkıntılar üzerine bir de etnik ayırımlardan vazgeçmesi gerektiğini vurguluyor.


Henüz son sözler söylenmiş değil fakat yavaş da olsa “Erdoğan Sonrası”nın ilk ışıkları belirmeye başladı. Korku yerini cesarete, sessizlik yerini konuşmaya bırakıyor. Artık kaybedecek bir şeyleri kalmamış kesimlerin haykırışları yükseliyor.


Bu siyasal dönüm süreci ile Kulüp dizisinin ve İstanbul Yahudi Toplumunun yaşamlarının ve özellikle Varlık Vergisi Faciasının gündeme taşınması ilginç bir tarihsel kesişme noktası oldu.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page