VA-YEHİ - (………..) “OLSUN"
top of page

VA-YEHİ - (………..) “OLSUN"




 

Siz, hiç bir Paradoks Müzesini ziyaret ettiniz mi?

 

 

Mantıksız şeyleri görmek üzere gözlerimizi akıllıca yönlendiren bir yanılsama müzesi. Kendi algımızın sınırlarını test etmek oldukça büyüleyici bir deneyim.

 

 

Aslında gittiğimiz her yerde bu tür yanılsamalar bizi çevreler. Sürekli olarak olumsuz görünen ama aslında olumlu deneyimlerle dolup taşarız.

 

 

Doktor Jak’ın koluna iğne yapması için küçük kızımı sıkı sıkı tuttuğumda, gözlerinden bir damla yaş akar ve kafa karışıklığıyla bana bakar. "Baba, beni sevdiğini sanıyordum”

 

 

Karşıt rüzgarlar olmasaydı, bir uçak asla yerden kalkamazdı. Sporcu, rakibinin gücü olmasaydı asla rekorunu kırmazdı. Baş döndürücü başarı zirvelerine teşvik eden şey aslında rakiplerden duyduğumuz   korkulardır.

 

 

Nietzsche, bu derin gerçeğin farkındaydı: "Seni öldürmeyen şey, güçlendirir." Bu ilke, inancımızın temelinde yatan derin bir manevi gerçektir. 

 

 

Bene-Yisrael sadece tek Tanrıya şiddetle inanır. Bu, sadece onun bizim üzerimizde güce sahip olduğu anlamına gelir. Politikacınız, avukatınız veya hastalığınız değil. O saf iyi olduğundan, bizim için yalnızca en iyiyi ister. 

 

 

Kızımın doktor Jak’tan eve dönerken öfkeli ve ihanete uğramış hissetmesi gibi, bazen biz de Tanrı'nın bize karşı olan davranışını anlamadığımızda öfkeli ve terk edilmiş hissediyoruz. 

 

 

Ancak durup büyük resim üzerinde düşünme cesaretine sahip olduğumuzda - bu dünyanın gerçekte nasıl bir yanılsama olduğunu, gördüklerimizin elde ettiğimiz şey olmadığını her badireden sonra daha yüksek bir bilinç durumuna yükseldiğimizi görebiliriz. Düz yollarda yetenekli sürücüler yetişmez. 

 

 

İnsan gözünün anatomisi büyüleyicidir. Gözün ön kısmı kavisli olduğu için ışığı bükerek retina üzerinde ters bir görüntü oluşturur. Beyin sonunda görüntüyü doğru yöne çevirir. Aslında gördüğümüz her şey tam anlamıyla baş aşağıdır! 

 

 

Aynı şey gerçeklik algımız için de geçerlidir. Bu tuhaflık, tasarımcımızın, (Yüce Tanrı’nın) gördüğümüze inanma konusunda dikkatli olmamız yönünde bir uyarısı gibi görünüyor!

 

 

Babilli fatihler ​​Kutsal Topraklara gönderildi, ancak trajik bir şekilde ipucunu alamadık. Sonuç olarak, “Nedensiz nefret günahı Tapınağı yok etti." Bunca yıldır gözden kaçırdığımız bu mesajdır! 

 

 

Hiçbir şey sebepsiz yere olmuyor. Biz görmesek bile Tanrının her zaman bir planı vardır. Tasarımcımız yüzeysel algımızın üzerine çıkmamızı ve görmenin inanmak olmadığını algılamamızı istiyor.

 

 

Herkes kendini yargılamaya yetkili görüyor ve hiçbir otoriteyi kabul etmeden kendi mihrabını kuruyor. 

 

 

Dürüstlük bütünsel bir bakış açısı gerektirir. Dostoyevski’nin “Ezilenler” kitabından etkileyici bir alıntıyı sizlerle paylaşmak isterim.

 

 

Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu aslanın ceylanı yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.

 

 

Aynı hikayeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.

 

 

Yani başlangıç noktasını farklı seçersek aynı olay bizde iki farklı yargı oluşturabilir. Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu hangi hikayeyi ne kadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.

 

 

Yahudi Kadim Bilgeliği bunu “TEMİMUT” - “BÜTÜNLÜK” - olarak tercüme ediyor. Yaakov Tora’da "ÇADIRLARDA yaşayan TAM bir adam" olarak tanımlanır. (Bereşit 25:27)

 

 

Zohar'a göre bu ifade, Yaakov’un birçok farklı "Çadırda" yaşadığını ve gerçekliğin çeşitli yüzlerini görebildiğini gösterir. O, Avraam’ın şefkatini Yishak’ın katı muhakeme yönelimiyle birleştirdi ve bunları tutarlı bir bütün (Güzellik) halinde getirdi

 

 

Tiferet Sefira’sının perspektifi olan bu ilahi kuvvet Yaakov’un karakter özelliğiydi, yazıldığı gibi, "Yaakov’a hakikati bağışlayın. "Hakikat dürüstlükle ilişkilidir; gerçekliğin çeşitli, karmaşık yüzlerini görmeye cesaret eder.”  

 

 

Bu tür bir hakikat, (tamlık) kendi içimizdeki iyiyi görmemizi ve aynı zamanda karakterimizdeki kırıkları onarmamızı gerektirir. Öteki hakkında hem kötü niyetlerini kınayabileceğimiz hem de olumlu özelliklerini tanıyabileceğimiz nüfuz edici bir algı geliştirmemiz gerekir.

 

 

Evet kesinlikle eleştirmek doğru ama resmin bütününü takdir etmemiz şartıyla. Zohar'ın sözlerinde olduğu gibi, şifaya layık olmamız için dua edelim: Çünkü "Şifa ancak karşımızdakiyle yüz yüze baktığımızda gerçekleşecektir."

 

 

Tartışma yeteneğimiz, kültürel, dini ve diğer açılardan bir zayıflık değil, bir güçtür. Ancak ayrılmamıza neden olduğunda son derece tehlikeli hale gelir. Çünkü hiçbir imparatorluk Bene-Yisrael’i yenememiş olsa da, bazen kendi kendimizi yenebildik.

 

 

Bene-Yisrael tartışmacı bir halktır; “Tanrı benim çobanımdır” diyoruz ama hiç koyun olmuyoruz. 

 

 

Sevgilerimle  -  Shabat Shalom 

 

Rabi. Yishak BİLMAN (z”l)  &  Moşe PASENSYA








Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page