TEVAZU VE ÖZE-GÜVEN
top of page

TEVAZU VE ÖZE-GÜVEN


Yaygın olarak kabül edilir ki, mütevazi insanlar kendi düşüncelerini başkalarının önünde söylemekten, aynı fikirde olmadıklarında dominant fikre karşı çıkmaktan kaçınırlar. Peki durum böyleyse, dünyanın gelmiş geçmiş en mütevazi insanı olan Moşe (Bamidbar 12:3), nasıl oldu da (çok da alışagelmiş olmayan talepleri için) Paro’yu karşısına alabilmişti? Moşe nasıl çekinmemişti?

Mütevazilik ile kendine güven/atılganlık arasındaki bir ilişki olduğu doğrudur, fakat sandığımız yönde olmayabilir. Tevazu, insanın öz değerini bilmesi (öze-güven), yalnızca ilahi bir ilhamla yaratıldığı için hayatta elde ettiği başarılarından bağımsız, içsel bir değerinin olduğunu fark etmesidir.


Tanrı, adamı toprağın tozundan şekillendirdi ve burun deliklerine bir yaşam nefesi üfledi. İnsan [böylece] yaşayan bir canlı haline geldi.” (Bereshit, 2:7).


Rashi bunun üzerine, insanın alt ve üst elementlerden meydana geldiğini, vücudunun dünyevi, ruhunun ise göksel elementler ile oluştuğunu öne sürer. Yani birçoğumuzun psikoloji dünyasında kabul ettiği, insanın “id” (ya da yetzer hara - kötü dürtü) egemenliğinde olduğunu söyleyen 1 Freudyen görüşün aksine, Yahudilik insanın, yetzer hara (kötü dürtü) ve yetzer tov’dan (iyi dürtü) oluştuğunu kabul eder. Bu inanç, insanın hem kendi öz değerinin farkında olmasına, hem de id kontrolünde determinist bir çıkmaza girmesindense, özgür iradesi ile iyi ve kötü dürtü arasında seçimler yapmasına olanak tanımıştır.


Alçakgönüllü insanların, daha samimi davranışları, daha bol hataları ve öğrenmeye daha açık olmaları bu yüzden olabilir. Kendi içsel değerinin farkında olan kişi, daha çok özüne güvenecek ve saygınlık arayışı, onay arayıcılık gibi sağlıklı olmayan başa çıkma davranışlarına daha az başvuracaktır. Bu da ister istemez, daha çok hata yapma ve öğrenme, samimi ilişkiler kurabilme gibi sonuçlar doğuracaktır.


Gerçekten de kendine yeterli derecede içsel değer algısını veremeyen insanın, başkalarının verdiği onaya/hürmete bağımlı olması doğal bir durumdur. İnsanın özgüven ve saygı duyulma gibi temel ihtiyaçları vardır. Bunların yeterince sağlanmadığı durumlarda, tabii ki de kişi, bunları dışarıdan sağlamaya çalışacaktır. Ne yazık ki birçoğumuz, hatalı bir şekilde, bu onayın mutluluk getireceğine inanmakta ve hayatlarınımızı bu onayın varlığına (ya da onayın olmadığı durumlardan kaçarak) geçirmekteyiz. Bu konuda Chovos Halvovos, onay arama üzerine yaşayan insanı putperest birine benzetir. Putperest birinden daha da kötü olarak, bu kişinin tek bir put yerine bir yığın insana hizmet etme zorunluluğu olduğunu anlatır (5:4). Benzer fikirler Yahudi felsefesinde sık sık ortaya çıkar. Pirke Avot onay arayıcılığın insanın hayatına zarar vereceğini (4:28), Hegyonei Mussar onay arayıcılığın insanın hep kendi ile meşgul olmasına sebep olduğunu (vol 3, sayfa 21), ve Tomar Dvorah ise bunun bir bağımlılık olduğunun altını çizer (ch.2). Bu sorunlardan belki de en kritiği, dış onaya göre yaşanılan bir yaşamda, insanın hataları ile yeterince yüzleşemeyecek olmasıdır. Sonuçta bu kişi, eksikliklerini dünyadan saklayabildiği ölçüde kendini hatasız kabul edecektir (Madraigas Haadam; Tikun Hamidos).


Peki ne yapmalıyız? Sonuçta hepimiz bir ölçüde insanların bize verdiği onaya ve onurlandırılmaya ihtiyaç duyuyoruz. Bundan tamamen kaçmak doğru olmadığı gibi, onayı amaç edinmemeyi önemsemek ilk hedefimiz olabilir. Onay aramanın (ya da onaylanmama korkusunun) bizim kendi hayatımızdan neleri götürdüğünü (örneğin: ilişkilerimizde daha az samimi ve daha çok bağımlı modlara girmek), onayın verdiği hazzın geçici olduğunu (fakat her ne kadar onay alırsak alalım onay isteme ihtiyacının sabit kaldığını), ya da bunun cesaretli karar vermenin önünde büyük bir engel olduğunu fark ederek başlayabiliriz.


Uğruna çaba göstermeniz gereken hedef, başkaları sizi övse de aşağılasa da, sizin gözünüzde eşit olması gerektiğidir.” (Chovos Halvovos 5:5).


Sigmund Freud’a göre kişiliğin temelini oluşturan, içgüdüsel ve ilkel davranışların bulunduğu, haz 1 ilkesi ile yönetilen bilinç bileşeni.





Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page