top of page

SOKAK IŞIKLARI





Gecenin ilerleyen saatlerinde şehir ışıkları tek tek yanar. İşte o zaman kentin

karakteri belli olur. Bir çok şehirde sokak lambaları yanmaz bile, evin ışıkları

loş, perdeler yarı açık yarı kapalıdır. Kederlidir böyle şehirler, derdi tasayı

olduğu gibi gözler önüne serer. Bazı şehirlerde ise lambalar parıl parıl

parıldar geniş caddelerde, geniş bulvarlarda. Evlerin ışıkları da tekrar teker

yanar gözleri kör edercesine, derdi, tasayı saklarcasına. Bir filozof der ki

“şehrin bulvarları ciddi, kenar mahalleleri hafifmeşreptir” Bu ışıkların hepsi

ağustos böceği misali bir yanar bir söner. Göz kırpar gibidir. Tıpkı bulutsuz bir

gökyüzündeki yıldızlar gibi.


Aman yıldızlara bakarken dikkatli olan, bir tanesini kayar görürseniz dayayın

dileklerinizi ve siz siz olun parmakla göstermeyin yıldızlar. Sebebini

bilmiyorum ama öyle derdi büyükannem. Hem sokaklardan geçtim sevdiğim

ile kolkola , hem bulvarlarda dolaştım. Patika yollardan ahşap evlere de


girdim, gidiş gelişli geniş sokaklarda gökdelenlere de… Tüm haneler birer

hayattır. Her hayat anlatılmaya değerdir. Her manzara aynı değildir ama her

manzara ayrı ayrı düşündürür. Zaten aynı manzarayı iki kez görmek mümkün

mü? Aynı suyu iki kere içemediğimiz gibi.


Kafamı bir kaldırdım pencerenin birinde çocuğun biri elinde bir kitap oflayıp

pufluyor. “Bana ne bunca bilgiden doktor mu olacağım sanki” diyor. Halbuki

iki sokak ötede aynı konuyu içeren benzer bir kitabı, birkaç yaş büyük biri

hırsla okuyor. Ertesi gün sınavı var. Hayat meselesi. Yüksek not almalı

istediği branşı seçebilmek için. O doktor olacak.


Birden sıcacık bir şömine takılıyor gözüme yarı açık, yarı karanlık bir

perdeden. İki genç gelecek planları yapıyor, beraber yürüyecekleri yoldan hiç

ayrılmamak sözü veriyorlar birbirlerine. Eller kenetlenmiş gözler ışıl ışıl tıpkı

evlerinde yanan ışıklar gibi. Aynı saatlerde karşı kaldırımdaki bir evin

salonunda çift yollarını ayırma kararı alıyor. Beraber yürüdükleri yolda artık

yalnızlar. Mutlu olmayı diliyorlar birbirlerine…


Floresan aydınlatıyor bir mutfağı… Büyükanne ertesi gün gelecek tüm

torunları için hepsinin sevdiği kurabiyeyi pişiriyor “Hanım kokusu burnuma

geldi. Bir kahve yap da tadına bakayım” diyor büyükbaba. Kahvenin kokusu

kurabiyenin kokusuna karışıyor. Aynı apartmanda aynı floresanlı mutfakta bir

sandviçin içine koyduğu bir parça peyniri televizyonun karşısında yutuveriyor

işkolik adam. Zaten o mutfağın ışığını 10 gün sonra açacak bir kez daha.

Vakti mi var evinin tadını çıkartmaya, kıymetini bilmeye, ülke ülke, şehir şehir

dolaşmaktan hellak oluyor...Ne koku var oralarda, ne de seslenen. Sadece

ütülü gömlek ve bilgisayar gerek bu hayatta…


Yaşlıca bir hanım, 90 üstü, televizyonun karşısında uyuklarken beline bir

sancı giriyor. Bir merhem, iki hap ile sancı azalıyor. “Hareketsizliktendir zahir”

diyor yaptığı uzun yürüyüşleri hatırlıyarak. Ve aynı saatte, aynı mahallede,

gencecik bir kadının beline saplanan bir sancı ile tüm ev halkı

ayaklanıveriyor. “Doğuruyorum” diyor kadın. Kimse sancıyı dindirmeye

yeltenmiyor aksine artmasına duacı. Bir zaman sonra ilk çığlıkların verdiği

neşe dünyanın belki kaderini değiştirecek bir dahinin ilk çığlıkları kim bilebilir.


Şehrin ışıkları böyledir İnsanı şair de yapar, yazar da… filozof da. Mavi en

çok geceye yakışır... Her tonu ayrı bir keyif...

Feride PETİLON

 

 

IYT dip not :

İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.










Comentários


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                       Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page