Sessiz Cesaret: Judy Feld Carr ve Suriye Yahudilerinin Kurtuluşu
- TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ התאחדות יוצאי תורכיה
.jpg/v1/fill/w_320,h_320/file.jpg)
- 2 gün önce
- 2 dakikada okunur


Bugünkü konuğumuz Judy Feld Carr.
Judy Feld Carr’ın hikâyesi, insanlığın hem en karanlık hem de en umut dolu yanlarını gösteren bir destandır.
26 Aralık 1938’de Kanada’nın Montreal kentinde doğan Judy, çocukluğunu küçük bir Yahudi topluluğunun içinde, Sudbury’de geçirdi. Erken yaşta yaşadığı antisemitist saldırılar ve bir komşusunun ( bir Holokost kurbanı) anlattıkları, ona “bir daha hiçbir Yahudi’nin sustuğu için acı çekmemesi” gerektiğini öğretti.
Müzik eğitimini University of Toronto’da tamamladı; ardından kariyerine müzikolog ve öğretmen olarak devam etti. Ancak 1972’de, bir gazetede Suriye’den kaçmaya çalışan 12 genç Yahudi’nin toprak mayınına basıp ölmüş olduklarını okuması, hayatını bütünüyle değiştirdi. Bu trajedi onu derinden sarsmıştı ve birlikte olduğu eşi Dr. Ronald Feld ile beraber, Suriye’de yaşayan Yahudiler için bir şeyler yapmaya karar verdi.
O yıl başlayan kampanya, ilk olarak Suriye’deki topluluklara dini kitaplar ve dua malzemeleri göndermekle başladı. Ancak bu gönderiler aynı zamanda gizli bir iletişim hattına dönüştü: Gönderilen kitapların içine kodlanmış mesajlar yerleştiriyor, bu mesajlarla insanlara ulaşmaya çalışıyordu. “Gin” kod adıyla bilinen Judy, bu şekilde Suriye’nin üç önemli Yahudi merkezine —Şam, Halep ve Kamışlı ulaştı.
1977’de, Suriye’den bir din adamını yasa dışı yollarla çıkarmayı başarması, onun gerçek kurtarma görevine adım atmasını sağladı. 1973’te eşini kaybetmiş olan Judy, üç küçük çocuk annesiydi; ama bu büyük trajedi bile onun azmini kırmadı. 1977’de evlendiği ikinci eşi Donald Carr da bu çabalarında ona destek oldu.
O günden itibaren Judy, adeta bir yeraltı kurtarma ağı kurdu. Kanada’da toplanan gönüllü bağışlarla, Suriye gizli polisinin kimi memurlarına rüşvet veriyor; kaçmak isteyen Yahudilerin çıkış vizelerini, sınır geçişlerini, Türkiye ya da Lübnan üzerinden güvenli varış noktalarına ulaşmalarını organize ediyordu. Her kurtarma bireyseldi, bazen tek kişi, bazen aile — ama hepsi için ayrı ayrı zahmetli ve tehlikeli bir yolculuktu.
Tüm bu mücadele yaklaşık 28 yıl sürdü. 1973’ten başlayıp 2001’e kadar devam eden dönem boyunca, Judy Feld Carr’ın çabası sayesinde binlerce Suriye Yahudisi özgürlüğe kavuştu: İsrail’e, Kuzey Amerika’ya ve dünyanın dört bir yanına yerleştiler.
Bu arada Judy, müzik alanındaki birikimini de tamamen bırakmadı — ama kurtarma görevine odaklanmıştı. Gençlik yıllarında müzik teorisi, enstrümantal ve vokal eğitimi üzerine uzmanlaşmış olan bu kadın, hayatını riske atarak, bir ulusun tarihini kurtarmaya adadı. Onun için müzik ve insan kurtarmak birbirinden ayrı değildi; ikisi de ruhun özgürlüğüyle, insanlığın onuruyla alakalıydı.
Bugün Suriye’de eski Yahudi mahallelerinin neredeyse boş olduğu, toplulukların dağıldığı biliniyor. Judy, “Ne mutlu ki orada artık büyük bir Yahudi topluluğu yok” diyerek, yaptığı işin ciddiyetini ve nedenini hatırlatıyor. Onun cesareti, fedakârlığı ve sessiz kahramanlığı, sadece kurtarılan binlerce kişi için değil, tüm dünya için bir umut ışığı oldu.
Judy Feld Carr’ın hayatı, müzikle başlayan bir yolculuğun —bazen en sessiz notalarda, bazen en gizli kodlarda— bir ulusun kurtuluşuna dönüşebileceğini gösteriyor. Onun hikâyesi, insan ruhunun ve vicdanının ne kadar güçlü olabileceğini hatırlatan bir miras.
Judy’i sizlerle tanıştırmama vesile olan Stella Namet Abulafya’ya teşekkürler.
Yelda PENSO
Bir önceki yazımı okudunuz mu?





Yorumlar