7 Aralık Perşembe akşamı İsrael televizyonunun kanal onbirde iki haber üstüste verildi.
Dikkatimi çektiler.
Birinci haber İŞİD’in vahşetini gölgede bırakan Hamas saldırısının emrini veren ve yıllardır Katar’da yaşayan Hamas lideri Haniya’nın oğullarından birine aitti.
Genç adam Doha’daki lüks mücevher dükkanından sevdiği kadın/ kadınlara hediyeler almıştı.
Bu alımların 1500 dolardan onbirbin dolara kadar olan değişik faturaları sergilendi ekranlarda. Katarın lüks bir otelinde gencin ve arkadaşlarının çekilen mutlu fotoğrafları da ayrıca ekranları süsledi.
Bu sevincin, lüks yaşamın getirdiği mutlulukların, uluslararası yardımlardan elde edilen ve yolsuzluklarla cebe indirilen paraların fotoğrafıydı. Aynı anlarda Hamas terör örgütünün bu savaşta sivil kalkan olarak kullandığı Gazzeliler ise bir dilim ekmek ve bir şişe su için birbirlerini yemekle meşguldular. Gelen insani yardımları halkından almaya çalışan Hamas teröristleriyle de ayrıca mücadele etmek zorundaydılar.
Sevinç ve keder içiçindeydi.
İkinci haber sevincin değil, üzüntünün fotoğrafıydı.
İsraelin Gazze’deki harekatında yaşamını yitiren 25 yaşındaki Gal Eisenkot’a aitti haber. Gal bu savaşta İsrael’in kurban verdiği pek çok genç askerden sadece biriydi.
Cephede en ön safta çarpışırken yaşamını yitirmişti.
İhtiyat askeriydi.
Ancak bir özelliği daha vardı. Ülkenin eski genel kurmay başkanlarından ve şu anki savaş kabinesi bakanlarından Gadi Eisenkot’un oğluydu. Babası isteseydi oğlunun en ön cephede savaşmasına engel olabilecek güce sahipti.
Ama İsrael bu değildi, İsraelli bu değildi. Gidecek başka yeri olmadığından gerektiğinde en önemlisinden en sıradanına kadar her İsraelli vatanını ve milletini korumak için yaşamını feda etmeye hazırdı ve buna mecburdu.
Düşündüm de........................
Herşeyi bir yana bırakıp sadece bu iki tezat örnekten hareket edersek,
SAVAŞI KAZANMAK HANGİ TARAFIN HAKKI DERSİNİZ?
Not: Kaderin acı cilvesi oğlunu kaybettikten tam bir gün sonra Gadi Eisenkot yeğenini de – kızkardeşinin oğlu- savaşta yitirdi.
Comments