Rutka Laskier
top of page

Rutka Laskier




Bugün yüzümüzü Polonya’ya çeviriyoruz. İlk ve tek kitabı ölümünden altmış dört yıl sonra basılan Rutka’yı daha yakından tanıyoruz. Ve filmlere konu olacak bir hikayeyi okuyoruz.

Kitabı yayımlandıktan sonra gazete haberlerine “Polonyalı Anne Frank” olarak anılan Rutka, 1929 yılında Polonya’nın Gdansk kentinde doğdu. Auschiwitz’de öldürüldü. Ailesi şehrin önde gelen ailelerinden biriydi.


1930'ların başlarında Rutka ailesiyle birlikte güney Polonya'nın Będzin kentine taşındı. Kent babasının ebeveynlerinin de geldikleri kentti. Bu kentte Rutka 1943 yılında Nazi işgali sırasında sessiz çığlığını kelimelere döktü ve Lehçe dilinde 60 sayfalık bir günlük tuttu. İşte bu günlük 2006 yılında önce orjinal Lehçe dilinde, sonra da 2007 yılında da İbranice ve İngilizce olarak Yad Vashem Yayınları tarafından basıldı. 14 yaşındaki Rutka bu günlükle ve az sonra okuyacağınız satırlarla hayat buldu.


Ama asıl ilginci günlüğün bulunuş ve bir kavuşma hikayesi. İşte başlıyoruz:

19 Ocak'tan 24 Nisan'a kadar ailesinin bilgisi dışında bir okul defterine önce kurşun kalemle, kaleminin ucu bitince de mürekkeple günlük tuttu. Günlüğünde Nazi işgali altında tanık olduklarını, gettodaki günlük hayatı ve duygusal dünyasına ilişkin kimi noktaları yazdı. Ayrıca gaz odalarından ve kampların gettoda yaşayanlar üzerinde yarattığı korkudan bahsetti.


Ocak'ta şu cümlelerle başlıyordu: "1943'te olduğumuza inanamıyorum, bu cehennem başlayalı dört yıl olmuş bile". Günlüğün son cümlelerinden biriyse şöyleydi: "Keşke artık bitti, sadece bir kez öleceksin diyebilseydim... Ama diyemiyorum. Çünkü tüm bu iğrençliklere rağmen yaşamak istiyorum ve gelecek günü bekliyorum.”


5 Şubat'ta Rutka umutsuzluğunu şöyle anlatıyordu: "Bu evden bir gün sarı yıldız takmadan çıkmama izin verileceğine hiç inanmıyorum. Hatta bu savaşın bir gün biteceğine de. Böyle bir şey olursa her hâlde sevinçten aklımı yitiririm. Ufacık bir inancım vardı hep, ama artık onu da yitirdim.”


Günlüğünden evlerini paylaştığı tek arkadaşı Stanisława Sapińska’na söz etmişti. Kurtulamayacağını düşündüğü bir gün Rutka günlüğü Sapińska'ya emanet etti. Sapińska günlüğü evin döşemesinde sakladı ve savaş sonunda tekrar eve dönerek günlüğü sakladığı yerde buldu. 63 yıl o günlük saklı durdu. 2006 yılında yeğenine günlükten bahsetti. Yeğeninin ricası üzerine günlüğü yayınlamaya karar verdi.


Duygu dolu törende Rutka kelimeleri ile hayat buldu.

Rutka’nın babası savaş sonrası tüm ailesini kaybedince yeni bir hayat kurmak yaralarına merhem ollmak amacıyla İsrael’e göç etti. Orada tekrar evlendi. 1949 yılında Zahava adında bir kızı oldu. Zahava her zaman baba tarafından ailesinin yaşadığı felaketi bildi ama babası hiç konuşmadığı için de kurcalamadı.


Bir gün ailesi ev dışındayken soluk kırmızı renkli bir fotograf albümü buldu. Sayfaları çevirdikçe babasının gençliğini ve tıpkı onun küçüklüğüne benzeyen kara saçlı kara gözlü bir kız çocuk, küçük sevimli bir erkek çocuk fotoğraflarını gördü. Kalbine bir ağırlık çökmüştü. Babası eve döndüğünde albümü babasına uzattı ve o gün kız kardeşi, erkek kardeşi ile tanıştı. Zahava tam da Rutka’nın öldüğü yaştaydı. 1963 yılıydı ve O kardeşi olduğunu öğrenmişti. En büyük arzusu ona ait biraz daha bilgiydi. Bunun için de 2006 yılına kadar beklemesi gerekecekti. Tesadüf, mucize ne denirse densin Yad Vashem Müzesi günlüğü yayımlama töreninde oradaydı. Kardeşi ile yan yana.

Bugün mü? Zahava Schertz Weizmann Enstütüsü’nün önde gelen araştırmacılarından biridir.



Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page