top of page

Okullarda antisemitizm – ve önleme tedbirleri

Robert Schild



Tesadüftür ya – neredeyse elli yıldır Israel’de yaşayan, ilk gençliğimizde Caddebostan’da “yazlık arkadaş” olduğumuz sevgili Dani, geçen hafta görüştüğümüzde şunları anlatmıştı: “Mahallede kurduğumuz amatör müzik grubunda bir arkadaşımız, Adamo’ya çok benzeyen sesiyle Fransızca, ben de özellikle Beatles şarkıları söylerdik… Gittikçe adımızı duyurduk ve bir kez Budak Sineması’ndaki bir konserde ‘ön grup’ olarak bile sahne aldık! Arada bir özel parti ve toplantılarda, bar mitzva’larda, hatta bazı ‘gazinolar’dan da çağırılıp profesyonel olarak çalıyorduk… Bunlardan biri Kuzguncuk’taydı. Programın sonunda çok alkış almıştık ve aletlerimizi toplayarak sahile iniyorduk ki, nedense Yahudi olduğumuzu anlamış olan bir grup genç tarafından tartaklanmaya başlandık. Her neyse, oradan geçen bazı büyükler araya girerek dayak yememizi önledi ve neticede sağ salim otobüse binebildik…”


Arkadaşım bana 1967’de olmuş bu olayı anlattıktan bir gün sonra, Üsküdar Amerikan ve Hisar okullarındaki öğrencilerin “Nazi selâmı”nda bulunup “Nazi marşı”nı söylemiş oldukları, sosyal medya ve basına düştü!


Demek ki Türkiyede, yarım asırdan beri antisemitizm ve gençlik konularında hiç bir şey mi değişmemiş? Ancak kısmen değişti, diyebiliriz… Yıllar geçtikçe kimi okullar, orta halli bir ailenin çocuklarını gönderemeyecek derecede pahalılaştı (bu yıl ÜAL’nde sadece “okutmak” ücreti 10.000 USD’ın üstünde), kimileri pek daha ucuz olmamakla birlikte, “sosyeteleşti” (ve “…Okul-LARI” dedirtircesine “holdingleşti”) ama, oralardan mezun olanların Holokost’un ne demek olduğunu, keza Yahudi’lerin kimler olduklarını halen bilmiyorlar!


Türkiye’deki antisemitizm’in niteliği de kısmen değişti... Cumhuriyet’in ilk yıllarında daha çok ekonomik ve ırkçı güdülere bağlanabilecek Yahudi düşmanlığı, özellikle 1967’den sonra siyasi (= siyonizm karşıtı) ve popülist (kitlelerden oy kapma) dürtülerden oluşuyor. Kuşkusuz ki tüm bunların dibinde yatan cehalet, yani eğitimsizliktir


Yukarıda sözünü ettiğim bu çirkin eylemlere (Hisar Okulları’nın Avlaremoz portalına ilettiği “özür” mektubundaki “kabul edilmeyecek bir şakalaşma” gibi) dayanaksız birer yanıt ile yetinen bu “eğitim“ kurumlarının yönetimine şunu sormak gerekir: “Ders programınıza göre, acaba kaçıncı sınıflarınızda başlamak üzere Holokost hakkında tarihî, keza Yahudi halkı hakkında toplumsal bilgiler yer almakta, öğrencilerinize örnekleriyle anlatılmaktadır? Lütfen belgeleriyle birlikte yanıtlayınız!“ Bu uygulamaya “tedbir 1” diyelim…


Bu girişimle eş zamanlı olarak, böylesine “nefret suçları” işlemiş olan öğrenciler de doğal olarak soruşturulup, ardından büyük olasılıkla cezalandırılmalıdır. Ancak bu soruşturma, sadece o okulun yetkilileri tarafından değil, bağımsız sivil toplum örgütlerinden davet edilen ve/veya bir-iki üniversitenin görevlendirdiği sosyologların da bulunacağı bir kurul tarafından yürütülmelidir. Zira böyle bir araştırmanın asal amacı, öğrencileri bu ırkçı davranışlara iten nedenleri öğrenmektir. Bunlar acaba evde duyduklarından mı, üyesi oldukları derneklerde konuşulanlardan mı, kimi siyasetçi veya fikir önderlerinden, dahası bazı öğretmenlerinden kaptıklarından mı, yoksa bizzat okuduklarından mı kaynaklanıyor. Atılacak bu adımı da “tedbir 2”olarak adlandırabiliriz.


Kısaca açıklamaya çalıştığım bu iki araştırmanın getirdiği sonuçları harmanlayarak, “3. tedbir”e geçilebilir… Her şeyden önce, kimi okullarda Holokost ve Yahudi halkı konusunda eksik olan/kalmış öğretim süreci, kurumlar arası yapılacak olan iş birliği sonucu sağlanmalı/geliştilmelidir. Bu yoldan olumlu bir sonuca ulaşmak için, ilgi duyan okulların, sivil toplum örgütleri ve Yahudi eğitim kurumlarının uzmanları ile birlikte birer kurucu çalışma grubu oluşturmaları gerekecektir. – İkinci araştırmanın sonuçlarına göre ise, bu nefret suçlarını işlemiş öğrencilerin etkilendiği odaklar araştırılabilir ve uygun görüldüğü durumlarda kimileriyle (onarıcı) temaslar kurulabilir…


Değerli dostlar, yukarıda okuduklarınızı birer “düş” olarak değil, naçiz çare üretme önerileri olarak görmenizi rica ederim… Zira, antisemitizmin en temel nedeni olan eğitimsizlik ile baş etmeye nereden başlasak, kârdır!


***

Bu konuda fikir yürütmek üzere, önümüzdeki ay içerisinde İsrail’deki Türkiyeliler Birliği olarak düzenleyeceğimiz, SEHAK (Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği) Başkanı Dr. Işıl Demirel, Mozotros portalından gazeteci/yazar Serdar Korucu ile piyano sanatçısı / eğitmen Renan Koen’in katılacağı zoom toplantısı hakkındaki ön duyuruları izlemenizi öneririz...












Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page