Michael Bornstein
top of page

Michael Bornstein





 

Bu hafta sayfamız Michael Bornstein’ı ağırlıyor. Kendisi Holokost’tan sağ kurtulan biri. Hikayesi her kurtulan gibi sıradışı, küçük mucizelerle dolu.  Üstelik yaşadığı travmayı unutmuş biri. Gelin yakından tanıyalım:

 

2017, Televizyon açık. Auschwitz toplama kampı ile ilgili bir belgesel var ekranda. İzlemeye başlıyor. Görüntüler izlerken bir anda ekranda kendisini görüyor. Kumandayla ekranı donduruyor. Kolunu sıvazlıyor. Henüz dört yaşında iken yapılmış kolundaki kimlik dövmesi geçen 72 senede belki biraz bozulmuş ama orada. 72 yıldır konuşmadığı, hatırlamadığı ama hayatını etkileyen bu olağanüstü hayatta kalma öyküsünü anlatmaya başlıyor.

 

"Bu sadece benim bir parçam" diyor. "Daha önce onu çıkarmayı düşündüğümü biliyorum ama yapmamayı seçtim."

Yıllar boyunca Naziler ve toplama kampında geçirdiği süre hakkında hiç konuşmak istemedi. Ancak 70'li yaşlarının ortalarına yaklaşırken kızı Debbie Bornstein Holinstat ile birlikte bu konu hakkında yazmaya karar verdi.

 

"Babam hikâyesini paylaşma konusunda her zaman çok gergindi; özgürlüğüne kavuştuğunda henüz dört yaşındaydı" dedi.

"Yani pek çok şeyi akrabaları ona anlattığı için biliyor ve bunları bu kadar net hatırlamadığınızda bunlar hakkında konuşmak zor."

 

Babası ve erkek kardeşi kampta ölmüştü. Bornstein, büyükannesi ve annesi yaşıyordu.

Bornstein ve ailesinden geriye kalanlar, ana vatanları Polonya'da kalmak yerine, savaştan sonra New York'a taşındı. Şehirdeki devlet okullarına gitti, üniversiteye gitti ve doktora derecesi aldı. Kendi ailesini büyütürken asla arkasına bakmak istemedi.

 

"Babama 'Auschwitz nasıl bir yerdi? Toplama kampında olmak nasıl bir şeydi?' diye sorardım.

"Ve cevabı genellikle şöyle oluyordu: 'Ah, Debbie, hatırlamıyorum. Neden bu kadar korkunç şeyler hakkında konuşmak istiyorsun ki?'"

Ancak hayatta kalanların ölmesi ve torunlarının büyümesiyle birlikte Bornstein, hikâyesini tamamen anlama ve anlatma zamanının geldiğine karar verdi.

 

Bornstein, kızı Debbie'nin yardımıyla kişisel hikayesini Hayatta Kalanlar Kulübü adlı bir kitabı kaleme aldı.

 

O, yaşayan sekiz yaşın altındaki 52 kişiden biriydi.

Yakın tarihin görüdüğü, hepimizin de şahidi olduğu, geçtiğimiz hafta ilk yaş gününü esaret altında kutlamak zorunda kalan Kfir Bibas’ın ağabeyi Ariel de tasadüfen Bronstein’ın kurtulma yaşı aynı olunca düşünmeden edemedim…

 

Umarım sağlıkla evlerine ailecek döndüklerinde Ariel sağlıkla hatırlamadığı anıları bizlere ebeveynleri tarafından anlatılır. Ariel de bizlere sevdiği süper kahramanlar ve çizgi filmeleri anlatır…



Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page