Mason Locasına Üyelik Faydalı mıdır?
top of page

Mason Locasına Üyelik Faydalı mıdır?


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)


“Beni kabul edecek bir kulübe üye olmak istemem”. Bu sözler Woody Allen’in Annie Hall filminin açılışında sarf edilmiş. Aslı şöhretli komedyen Groucho Marx’ın lafları: “benim gibi birini kabul edecek bir kulübe asla üye olmam”. Daha da geriye gidersek Sigmund Freud tarafından ayni mealde sözler söylenmiş.


Kendini ciddiye almayan, küçümseyen hatta alaya alanların medeni cesareti gibi de okunabilir. Nitekim yukarıdaki tanınmışlar alışılagelmiş “anaakım” düşüncelerden uzak, yeniliklere açık, “mahalle baskısına” aldırmayan, tüm eleştirilere rağmen doğru bildiğini savunan ve ayni yönde eserler sunan kişiler.


Kulüpler, dernekler, odalar, birlikler…hepsi üyelerini “yontmaya”, ilkelerini benimsetmeye, ahlaklı olmaya, bir veya birkaç amaç peşinde çaba verilmesine ve toplu çalışmanın tekil enerjiden daha yüksek verimlilik sağlayacağına inanan kurumlar.


Sizi davet ederlerse girmek ister misiniz? 20’li yaşlarımda İstanbul Yahudi Cemaatinin en yüksek rütbeli derneğine girmek istemiş fakat kabul edilmemiş, fazla “uç” bulunmuştum. Sonra Yahudi sporcu gençlere yönelik bir başka dernekte yönetim kurulu üyesi olarak yıllarca çalıştım.


Geniş toplumun mason localarından biri “Gelmek ister misin?” diye davet ettiğinde artık 40’lı yaşlarımdaydım ve geleneksel kurallarla kendimi kısıtlamak istemiyordum. Halbuki arkadaşlık ve network olarak, hatta bilgi haznemin ilerleyeceğini düşünerek belki de girmem gerekir miydi?


Gene 40’lı yaşlarımda Rotary Kulübüne üyeydim, 50’lerimde Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) kurucularından biriydim. Birincisi İstanbul merkezli dostluk halemi genişletti, ikincisi Türkiye çapında 30’u aşkın il gezerek ülkeyi daha yakından tanımama neden oldu.

Her ikisi de hem toplum açısından hem de kendi açımdan faydalıydı. Özellikle TOG gençlerle daha sıkı iletişim kurmamızı, onlarla çeşitli projeler gerçekleştirmemizi, birlikte heyecan duymayı ve iyimserliğimizi çevremize yaymamızı sağladı.


Dernek, vakıf veya odaların sıkıntısı “politically correct” olma gereği. Yani alışılmış kapsamın dışına çıkmak, yazmak veya söylemek pek kabul görmez. Gelenekleri eskilere uzananlar ise çok daha muhafazakardırlar. Oturmuş kurallar vardır, aykırı düşünce istenmez.


Tabii güçlü, karizmatik ve etkin başkanlar başa geçtiğinde durum değişebilir. Derneğin veya kurumun zamana uyması gerektiğini hisseden lider yönetim kuruluna değişiklik teklifi ile gelir. İkna edilen üyeler, topluluğun tepkilerini de göğüsleyerek, küçük devrimi ilerletirler. Bazıları ayrılır, bazen de rakip dernek veya odalar doğar.

Bu tarz oluşumlarda üye karakterinin: yoğrulmaya, icabında kendi düşündüğünü saklamaya veya çoğunluk siyasetine boyun eğmeye eğilimi olması onun açısından kurtarıcıdır. Akımla sürüklenmeyi, karşı gelmeye yeğ tutar. Manevi yara almadan, mahcubiyete girmeden kurtarır kendini.


İsyankar ruhlar kollektif oluşumlardan pek hazzetmezler…veya kendi karşı devrimci gruplarını meydana getirirler.


Yaş aldıkça hangi yöne evrilmişim? Hala uç muyum, yoksa uyum içine girdim mi? Galiba sosyal yönüm ilerledi, dostlarım arttı, yeni arkadaşlar kazandım…


Fakat hala dernek veya gruplara davet aldığımda bir düşüncedir alır beni, girmek özgürlüğümü kısıtlar mı?















Etiketler:

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page