Lien de Jong

1934 yılında Hollanda’da ailesinin ilk ve tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Sekiz yaşına kadar ailesi ile birlikte yaşadı ama herşey bir gece ansızın annesinin ona, “Bu gece birlikte son gecemiz” demesi ile altüst oldu. Daha ne olduğunu kafasında kuramadan bir bilinmezliğe doğru yola çıktı.

1942 yılıydı, Yahudi’ydi ve öngörülü ebeveynleri sayesinde saklanma zamanı başlıyordu.(Savaş zamanı Hollandalı direnişçiler tarafından saklanarak hayatta kalan 4000 çocuktan biri olacaktı.) Annesi durumu açıklayan bir mektup ve onun “iyi bir insan”olması dileğini içeren bir not bırakmıştı. "Sizi tanımıyorum ama benim gözümde, sahip olduğum tek çocuğu büyütecek, ona anne ya da baba olacak kişisiniz. Koşullar onu benden ayırdı. Umarım bütün iradeniz ve bilgeliğinizle ona iyi bakarsınız."

Üç sene içinde dokuz farklı eve yollanmış bazen bir hizmetçi, bazen o evin bir ferdi, bazen de sadece bir saklananı olmuştu. Her an yeni bir eve gönderilebileceği ihtimali ile mevcut üç elbisesini hep üstüste giymiş ve ayakkabılarını çoğu zaman gece yatarken dahi hiç çıkarmamıştı.1945 yılında savaşın bitmesine az bir süre kala da gönderildiği son ev olan ve onun tüm hayatını şekillendiren hikayesini tüm dünyaya duyuran Bart Van Es’in büyükbabasının evindeydi .

Savaş bittiğinde gidecek yeri olmayan, yaşayan hiçbir akrabası da kalmayan Jong büyük bir boşluğa sürüklenmiş, içine kapanıp sessizleşmiş. Zaman içinde Anna Frank’ın eski bir sınıf arkadaşı ile evlenmiş, çocukları olmuş, yarım bıraktığı eğitimini tamamlayıp Sosyal Hizmet Görevlisi olmuş ve genellikle kimsesi olmayan, istismar görmüş, mülteci çocuklarla çalışmış. O çocukların yollarını aydınlatmak istemiş. Geçmişi hakkında da fazla konuşmamış. Ama bir gün Oxford Üniversitesi’nde Edebiyat Profösörü olarak çalışan Bart Van Es’den kendisi ile tanışmak istediğini bildiren bir posta almış. Bu isim onu geçmişine, saklı kalan bastırılmış çocukluğuna geri götürmüş.

Kendisini ziyaret eden profesörün kendi kurtarıcısının aynı isimli torunu olduğunu öğrenmiş “benim anlatacak nasıl bir hikayem olabilir?” sorusundan sonra da capcanlı hafızası ile yaşadıklarını anlatmış, anlatmış... Aslında yaptığı iş ile yaşadığı travmanın nasıl da örtüştüğünü farketmiş. Profesör “The Cut out Girl” ismi ile Jong’un hayatını kelimelere dökmüş ve kitap Jong’un 85. Yaşgününde raflardaki yerini almış.

Şimdilerde geçmişini, geçmişinin onda bıraktığı izleri yeni nesle aktaran Jong, kitap basıma girmeden kısa bir süre önce de Auchiwitz’e gitmiş ve 8 yaşından sonra bir daha hiç göremediği ailesine bir kez daha veda etmiş.