top of page

Kozlu Köyü, Çanakkale



(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)


Nihayet vardık… Ege’nin Kuzeyinde, Çanakkale ili, Ayvacık ilçesine bağlı Kozlu köyümüze. İki yıl aradan, iki aşıdan, iki ara kentden, iki güne yakın süren yolculukdan sonra. İki dudağımız arasında hayranlıkla karışık şükür duaları. İkimiz de sevinçliyiz…


İki ülkeyi görüyor evimiz: Anakara’da Türkiye, karşımızda Yunanistan (Lesbos, Midilli). Bu yaz göçmen trafiği bir hayli yavaşlamış, hiç olmazsa bu yörede. Birkaç yıl önce yollar boyu akan Suriyeli mültecilerin, şişme botlara onlarca binerek, Avrupa hayaline doğru denizden seferlerine tanık oluyorduk. Frontex’in (Avrupa Birliği sınırları koruma gücü) sahil koruma gemileri sayesinde bu göç büyük çapta azaldı, hatta neredeyse durdu.


Fakat asıl yerli göç başladı…İstanbul’dan. Covid’in şehirlere hapsettiği insanlar akın akın kırsal ortam arıyorlar. Kara yolculuğu 5,5 – 6 saat sürerdi, şimdilerde İzmit Körfezi üzerinde yapılan Osmangazi Köprüsü ve Bursa – İzmir otoyolu sayesinde 4,5 – 5 saate inmiş. Çanakkale Boğazında inşa edilmekte olan köprü ile de biraz daha azalacakmış.


Sürenin kısalması köylüye arsa satışları ile yaradı fakat köylerin estetiğine hiç iyi gelmedi. Mantar gibi biten evler ve özellikle prefabrik olanlar köylerin eski taş duvarlarının sağlamlık görüntüsü ile sanki alay ediyorlar.


Üstelik su darlığı çeken bir bölgede bol sulama ve bakım gerektiren çimlerden oluşan bahçeler sanki yeni sakinlerin Ortadoğu’da değil de İngiltere’de yaşadıkları zannını uyandırıyor.

Bu yüzden şirin kalması gereken köyler, büyük kentlerden gelen, para gücü ve çevreye uyum sağlamamak üzerine kurulu yaşam tarzı ile çelişiyor. Kooperatif usulü sıra evler de başlarsa yörenin tüm kırsal havası tehlikeye girebilir.


Evimizinden bakıldığında henüz bu riskin oluşmadığını gözlemlemek en büyük mutluluğumuz. 12 yıl önce ilk taşındığımızda manzaramız ne ise, birkaç ufak tefek yapı dışında pek bozulmadı. Arsamızın köyün üst yanında veya içinde değil de alt tarafında yer alması şansımız oldu. Denize 3 km mesafede, Edremit Körfezi’ne ve Midilli - Anadolu arasında yer alan Müsellim Boğazı’na bakış, Londra’da geçirdiğimiz soğuk ve yağışlı aylarda rüyalarımıza giren, bize sıcaklık ve umut aşılayan hayaller arasındaydı.


Uzun süredir özlediğimiz arkadaşlarımızla yeniden buluştuk. Giderek küçülen, kuşatılmış bir özgürlük adasında hissediyorlar kendilerini. Çoğu Covid başlangıcından bu yana büyük kentlerden kaçarak geldiler ve nadiren dönüyorlar. Politik yangından ve çevre alevlerden kaçan küçük bir kitle Kuzey Ege’nin ılıman iklimine sığınmış, birbirlerine güçlü dostluk desteği vererek yaşamlarını şatafattan uzak, sakin ve doğal sürdürüyorlar.


Bu bölge Akdeniz’in en güzel yerleri arasında. Sırtını Kazdağlarına (Mount İda) dayamış, oksijen seviyesi yüksek, nemi düşük, zeytini bol, suları serin, insanları yumuşak başlı…Ezelden beri medeniyetin beşiklerinden biri, Aristo’nun yaşadığı Assos yakınımızda, Homer’in İlyada’sındaki Troy yarım saat mesafede, şair Sappho’nun Lesbos’u karşımızda…antik Grekler’in neden buralarda yaşadıkları, oyunlar yazdıkları, mimarlık eserleri verdikleri daha iyi anlaşılıyor.

Mitolojide demokrasiden güç alan, rejim aydınlanmasının ilk ipuçlarını veren bu sahillerin mi yoksa bozkır çoraklılığın mı baskın çıkacağını önümüzdeki iki yılda göreceğiz.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page