top of page

KERAMET ÖLÇÜDE Mİ GÖZ KARARINDA MI?






KERAMET ÖLÇÜDE Mİ GÖZ KARARINDA MI?

Annem çok güzel yemek yapar. O da annesinden öğrendi. Senelerdir aynı lezzeti tutturabiliyor. Hazır halen benimle siyaset konuşabilecek kadar aklı başında iken şu tarifleri bir toparlıyayım dedim. Amacım onun yapmadığını yapmak tarif defterini oluşturmaktı. Böylece boyikos de pimyenta, ağristada, almodrote pırasa köftesinin bizim aileye ait olan versiyonlarını bir dosya halinde bulundurmak istiyordum Yeni bir bilgisayar almıştım, kullanmayı da kendimce öğrenmiştim. Word, excel derken birkaç resim de koymayı planladım.


Ailede herkes beni destekliyordu. Ama yolumun ne kadar zor olduğunu henüz kimse bilmiyordu. Hedefim her görüştüğümüzde bir tarif alarak O’nu yormadan bu harika lezzetlere kavuşmaktı. Hayallerim vardı. Ancak ben hiç annemle mutfağa girip usta çırak ilişkisi yaşamamıştım ki. Biz yıllarca birlikte nice ziyafet sofraları hazırlamıştık, hiçbir zaman ne tuzun miktarına ne de şekerin ölçüsüne dikkat etmiştim. Hoş dikkat etsem de ne olacaktı ki? Kulak memesi kıvamını kimin kulağının memesine göre demek hiç aklıma gelmemişti, aldığı kadar unu sorgulamak ise ne haddime idi.



Unun markasından tutun, saklandığı yerde içine aldığı hava ve nem oranına göre hamur işlerinde farklılıklar yarattığını kızımın yurt dışındaki evinde yemek pişirmeye başladığım zaman anladım. Bir çimdik, bir avuç gibi ölçü birimlerine, varsa koy, yoksa aldırma söylemlerine, muhallebiye katılan tuza, hamura damlatılan varsa limona yoksa sirkeye, balığın ve bamyanın sosuna serpilen şekere akıl sır erdirmek mümkün değildi. Göz kararı diyordu annem başka bir şey demiyordu. Tecrübe idi bunun adı. Ve tecrübeyi aktarmak en zoru idi.



Annemden bu süreçte öğrendiğim en güzel hayat dersi “Ölçüyü özümsersen o senin bir parçan olur. Elinde tartı ile dolaşmana gerek yoktur. “Sanırım yemek pişirirken sevgisini katmayı hiç unutmazdı.



Zamanın birinde, marketlerin bu kadar revaçta olmadığı,paketlerin üzerindeki miktarların hergün değişmediği ve küsürlü sayılara ulaşmadığı devirlerde yaşayan bir bakkal her tarttığı ürüne kendince bir ekleme yaparmış.Çırağın dikkatini çeken bu duruma bakkal “bu da benim bereketim.”diye cevap vermiş. Ölçüler ile uğraşan bilim için üç önemli unsur vardır. Doğruluk, hassasiyet, güvenirlik. Bizler bir dördüncü unsur daha ekledik:t olerans. Ölçüde yanılma payını düşünerek toleransın önemini bir kez daha vurgulamak isterim.



Eski çağlarda ilk uzunluk standardı insan vücudundaki parmak kalınlığı, karış, avuç içinden yola çıkılarak oluşturulmuştu. Fransız ihtilalinden sonra eşitlik ilkesi ölçüde de yankılandı.Ülkeden ülkeye değişen uzunluk ve ağırlık ölçülerine bir standart getirildi.


Ölçü bilimi için karmaşa yaratan zamanın ölçümüdür. En kısa zaman dilimi “an” olarak düşünülse de “göz açıp kapıyana kadar geçen” zamanın ölçülmesi pek de mümkün değil.


Tanrı ile insanoğlu sohbette.


-Tanrım bir saniye evrende ne ifade eder?

-Bir milyon yıl oğlum.

-Peki bu dünyaya barış gelecek mi?

-Elbette evlat acele etme bir saniye bekle


Barışın gelmesi için beklemeye değer....



Annemin tariflerine ulaşmaya çalışırken mutfakta bir tartı ile eczacı edası ile dolaşanlar mı gözünün kararına güvenenler mi daha başarılı diye düşündüm.

Her ne yapıyorsan yap aşk ile yap diyen filozofa hak verdim.













Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page