Kalk artık sabah oldu…
top of page

Kalk artık sabah oldu…




Yanlış kalmadıysa belleğimde, ilkokuldayken melodisiyle birlikte sık sık terennüm ettiğimiz bir tekerleme vardı. Hatırlarsınız belki.

Kalk artık sabah oldu Her taraf sesle doldu

Güneş doğdu, ufku açtı Okul vakti yaklaştı


Okulların bugün açılacak olması, son Afganistan olayları ve geçen günkü IŞİD terör saldırısı bana nedense bu tekerlemeyi hatırlattı. Ufak bir değişiklikle.

Kalk artık sabah oldu Her taraf terör doldu

Güneş battı, karanlıklaştı Karar vakti yaklaştı


Kanımca Humeyni’nin İran İslam devrimiyle başlayan, (ama herhalde kökleri daha da gerilere uzanan), yeni bir devir oluştu. İran İslam Devrimini dünya pazarına ihraç etme devri. (Pazarın açılışını Humeyni ilan etmişti 1979’da). Tıpkı Hitler’in nazizmi, Mussolini’nin faşizmi, Stalin’in komünizmi gibi dünyanın büyük bir bölümünü etkisi altına alan karanlık bir akım. Hangi adı seçerseniz seçin, ortak paydası Köktendinci İslam veya Siyasal İslam.


Karşısında durulması çoktan geciken ortak payda dünyanın her tarafında değişik ambalajlarda ama ortak bir içerikte pazarlanıyor. İran gibi bir devletten, IŞİD, Hamas, İslami Cihad, Müslüman Kardeşler, Taliban, Boko Haram, Hizbullah gibi örgütlere kadar ortak payda aynı.


Bunu iddia etmek, bu devlet ve örgütleri kınamak İslamofobi olarak algılanmamalı. Zira bugün yaşıyor olsalardı Mevlanalar da, Yunus Emreler de, Sufiler de İslamofob olurlardı bu tanıma göre. Ve çok iyi bildiğiniz gibi, hepsi de Müslümandı.


Ve ne yazık ki bu teröre cephe alması gereken kuruluşlar, (Birleş(me)miş Milletler gibi), devletler, liderler ya “politically correct” olmak adına, ya taktik çıkarları uğruna, insanlığın stratejik geleceğini tehlikeye sokuyorlar, bugünümüzü karartıyorlar. (Ha sahi, B.M. demişken bu son Taliban olaylarıyla ilgili olarak İsraeli henüz kınamadılar galiba, yoksa ben mi kaçırdım?)


Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın politikası bir gün gelecek sizi de vuracak sayın kararsız, çıkarcı, sadece günü kurtarmayı yeğleyen devlet yöneticileri.


Bugün nasıl kırk bin kişilik bir Taliban terör örgütü 31 milyon nüfuslu bir Afganistanı esir alabiliyorsa, Beyrutta, Betlehem’de, Nazaret’te, Gazze’de yaşananlar da çok da farklı değil. Zorbalık kazanıyor., kazandırıyor.


Yine Afganistan’a dönersek; insan anlamakta güçlük çekiyor. Yirmi senedir bu ülkede faaliyet gösteren koskoca ABD kendini inanılmaz derecede aciz duruma düşürecek kadar basiretsiz mi davranmalıydı?


Afganistan’da ABD’nin (herhangi bir dış güç gibi) mevcudiyeti tabii ki savunulamaz. Ama amaç Afganistanı bir terör yatağı olmaktan çıkartıp çağdaş bir ülke haline getirmek idiyse, (Afganistan kişi başına düşen gelir açısından toplam 186 ülke arasında 169 ncu sırada), Amerikalılar yirmi senedir verdikleri maddi yardımların, yaptıkları yatırımların sadece ülkedeki yolsuzlukları arttırdığını, bu paradan faydalananların sadece ceplerini doldurduklarını, ülkeleri için küçük parmaklarını oynatmaya dahi hazır olmadıklarını algılıyamadılar mı?


Yetiştirip eğittikleri milletin ordusu Taliban karşısında tek bir kurşun sıkmadan dağılıp kaçtı.


Nerde bu dünyanın bir numaralı ülkesinin istihbarat örgütü?

Haydi yirmi yıl sonra ülkeyi terketmeye karar verdin. Doğru karar, (geç de olsa).

Ama bundan daha onurlu bir çıkış yapılamaz mıydı?


CIA başkanını dahi bu uğurda Talibanla görüşmeye yolluyorsun. Bari öğle yemeğine kalıp bir de evsahiplerinin bulaşıklarını yıkasaydı.


ABD’nin bu kaçışta kaybettiği prestij nerdeyse tam yirmi sene evvelki ikiz kuleler olayındaki kaybına yaklaşacak. Kim kazançlı çıkıyor bundan?

Sadece ve sadece bu ortak paydada birleşen terör örgütleri. Çok yazık.

Dünya uyan!

Kalk artık sabah oldu!

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page