top of page

İsrail Bir Gün Parya Durumuna Düşebilir mi?




 

Parya: “En koyu biçimiyle Hindistan’da görülen kast düzenine göre, kast dışı kalan, hiçbir toplumsal sınıftan olmayan, her türlü haklardan yoksun olanlara verilen ad”. Bazı gözlemcilere göre bir ülke için de uluslararası anlamda kullanılabilir. Örnek: Esat rejiminde Suriye.

 

Yakınlardaki bir konuşmasında Ortadoğu uzmanlarından Fehim Taştekin bu ibareyi İsrail için kullandı: “İsrail parya olma yolunda…”

  

Gelişmeler sanki bu yorumu destekliyor mu? Barselona Tel Aviv’i reddetmiş, Eurovision’ı halkın oylarıyla değil de jüri desteğiyle kazanan Avusturya’lının İsrail’i gelecek yarışmalardan men etme isteği, ZİM şirketinin gemilerine hizmet vermeyen Pire liman işçilerinin boykotu, Greta Thunberg’in yeni misyonu Gazze’ye yardım yelkenlisini Malta’da yola çıkarken alkışlayan tanınmış İrlanda’lı oyuncular…

 

Türkiye’de bazı yorumcuların, tabii devlet katının ve hatta bir kesim arkadaşımın nezdinde İsrail zaten “korsan devlet”. “Soykırım” ın gerçek anlamı bilinmeden bol yapıştırma, “etnik temizlik” ve “apartheid” sözcüklerinin bini bir para.

 

Gerçek durumu yakından izleyenler için ıstırap verici, hatta isyana sevk edici…

 

Tüm gözler Gazze’de sivil ölümlerin artan sayısında. Heyecan üst seviyede ve Gazze operasyonlarını durdurmak veya olası “açlık” riskine karşı “dünyanın sorumlu vatandaşlarının” tüm tedbirlerin alınmasını istemeleri ve İsrail ürünlerini, etkinliklerini ve hatta itibarını boykot etmelerini anlayışla karşılayanlar Batı’da giderek artıyor.

  

Dünya, çok sadeleştirirsek, ikiye ayrıldı: Bir yanda savaş görenler veya yakın hissedenler, öte yanda barış içinde yaşayıp harp tehlikesini çok uzak addedenler. İsrail’e karşı tutumlar da iki farklı ruh halini yansıtıyor.

 

Son 50 yılda savaşmış veya ordularının harbe girme olasılığı yüksek olan Avrupa ve Asya ülkeleri İsrail’in karşı karşıya olduğu güç durumu anlıyor, en azından tamamen karşı gelmiyor ve sessiz kalıyorlar. Finlandiya, Baltik ülkeleri, Polonya, Macaristan, Çekya, Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas (İbrahim Anlaşmaları), Hindistan, Japonya, Filipinler, Güney Kore, Azerbaycan…ilk aklıma gelenler. Bu gruba Mısır ve Ürdün’ü de eklemek gerek, 18 aylık savaşa rağmen İsrail ile aralarındaki su ve gaz akımı hiç kesilmedi.

  

Bu ülke vatandaşlarının çoğu ya savaş gördüler veya bölgelerinde silahlı mücadele riskini yaşadılar. Harbin fevkalade güç olduğu, planlandığı şekilde yürümediği ve tüm tedbirlere rağmen yüksek oranda zayiata yol açtığı deneyimle sabit. Eleştirilerinde ölçüyü kaçırmamaya, kendi ölümlerinden ders almaya özen gösteriyorlar.

 

Bu grupta diktatörlük altında yaşayıp da gerçek demokratik deneyime saygı duyan ve ulusal güvenliği ön planda tutan Doğu Avrupa ülkeleri de var.

 

Öte yanda 50 yıldır savaş görmemiş hatta yakında dahi hissetmemiş vatandaşların yaşadığı, ezilmiş toplumları ve insan haklarını sonuna kadar savunan, bu yüzden de çokça göçmen almış ülkelerin toplumu değiştirdiği kesim var: Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, İspanya. Portekiz, İtalya, İsveç vs. Artan Müslüman nüfusun giderek uluslararası siyaseti etkilediği ve bu demografik dalganın göçmenlere karşı olan partileri henüz iktidara taşımadığı ülkeler.

  

Bu kesime en iyi örnek İrlanda: İngiltere’ye hasım olmasından dolayı Londra’nın İsrail’e desteğine karşı çıkar, Hamas ile İRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusunu) ayni potaya koyar ve Batı’nın tüm avantajlarından faydalanıp kendisi NATO üyesi olmadığından savunma bütçesini çok düşük tutmaya devam eder, Dublin. 

 

Afrika ve Güney Amerika ülkelerini bu analizin dışında tutmanın nedeni İsrail’in bu grup ile ilişkilerinin çok yoğun olmaması. Amerika’nın pozisyonu ise çok net ve kesin.

 

“Parya” nasıl olunur? Ticaret kesilir, uçuşlar durdurulur, karşılıklı ziyaretler sıfıra iner. Bu açılardan Türkiye nezdinde İsrail bu kategoriye indirilmiştir.

 

Başka ülkelerin izlemesi olasılığı var mı? Belki İrlanda, belki de İspanya

  

Bu durum İsrail’i nasıl etkiler? Kuruluşundan beri devam eden Arap Boykotu bir örnektir. Bazı Batı’lı şirketler korkularından Yahudi Devletine ürün satmadılar, yatırım yapmadılar (Coca Cola ve Japon otomobil üreticileri gibi). Bu sürede İsrail başka alternatifler geliştirdi.

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurul’un 1975’de aldığı “Siyonizm bir nevi Irkçılıktır” kararının 1991’de kaldırılması örneğinde olduğu gibi uluslararası ortamın değişmesini bekledi İsrail. 

 

Bu boykot ve dışlanma çabaları sonuç verdi mi? Aksine İsrail teknolojik ve bilimsel buluşlar sayesinde kişi başı milli hasılasını yükseltmeye devam etti:  1975: USD   5.000,

1991: USD 22.000,

2010: USD 31.400

2025: USD 58.000.

 

Bugün bir insanlık dramından dolayı tüm gözler Gazze’de fakat son bir yıl zarfındaki önemli stratejik gelişmeler gözardı ediliyor. Lübnan’da Hizbullah’ın tasfiyesi ve yeni cumhurbaşkanı seçimi, Suriye’de rejim değişimi ve İsrail ile iyi ilişkiler arayışı, İran’ın zayıflayan hava savunmasından dolayı kısmen sessiz kalması, Yemen’de lojistik imkanların büyük çapta berhava edilmesi…

 

İsrail diplomatik, askeri ve ticari dışlanmaları 75 yıldır yaşıyor fakat alternatifler geliştirmeyi becerdi. Bu yüzden de ekonomisinin gerilemesi beklenirken sürpriz yaptı. Fakat sanat, edebiyat ve müzik alanında “parya” etkisi daha şiddetli hissedilebilir. Birçok ülkede antisemit terör olayların da artması beklenir. 

 

Ancak Gazze’de Hamas’a karşı saldırı sonlandığında ve kamuoyunun dikkatinin daha büyük savaşlara (Ukrayna-Rusya, Hindistan-Pakistan?) odaklanmasıyla ateş düşer.

 

Ralf ARDİTTİ  

 

IYT dip not :

İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.








Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                       Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page