İsrael’de Sefarad Kültürünü yaşatmak için…
top of page

İsrael’de Sefarad Kültürünü yaşatmak için…





İsrael’deki üzücü gelişmeleri şu sıralarda uzaktan izliyor, oradaki siyasetçilerde de ne yazık ki eksik kalmayan ego dürtülerin bir ülkeyi nerelere kadar götürebileceğini esefle karşılıyoruz. Öte yandan, İsrael‘in dışında yaşamakta olan ve bu nedenle yerel nabzını salt “platonik” biçimde duyumsayan kimi dostlarımızın yaptığı gibi, yorum ve öngörülerimi Burgaz’dan dile getirmeyi düşünmüyorum… Bugün bambaşka bir konuya değinerek, buradaki dostlarımla İsrael’deki günlük havayı aksettiren sadece şu videoyu paylaşmak isterim:


…ve şimdi gelelim asıl konumuza:

Bundan birkaç yıl önce İstanbul Yahudi toplumunun değerli bir araştırmacı/yazar büyüğüm ile başka bir konu hakkında görüşürken, bir tartışmaya girmiştik… Şöyle ki, benim görüşüme göre Sefaradlar, salt İberya Yarımadası kökenli Yahudilerin, öncelikle Judeo Espanyol (Ladino) ile büyümüş ve bu dili halen/kısmen bilen kişilerin torunlarıdır. Saygın dostum ise bu görüşümü paylaşmıyordu – onun Sefarad tanımlaması, Aşkenaz olmayan tüm dünya Yahudileri çizgisindeydi!


Benzer bir görüş ikilemine internetteki kimi yüzeysel kaynaklarda da rastlıyoruz: Wikipedia’nın “geniş anlamdaki” Sefarad tanımı, dualarını Sefarad makamlarında yapan tüm Yahudileri içerir – ve buna uyan bir uygulama, örneğin Viyana’daki çağdaş “Sefarad Sinagogu”nun, oraya yerleşmiş olan Buharalı Yahudileri’nin dua evi olması şeklindedir! Gene Wikipedia’nın “dar anlamdaki” tanımı ise, 1492 öncesi yıllarda İberya Yarımadası’nda yaşamış olup, o tarihten başlamak üzere kuzeye (örn. Hollanda ve İngiltere’ye), güneye (Kuzey Afrika kıyılarına), batıya (Amerika’lara) ve doğuya (Osmanlı’ya) göç etmiş olan Yahudileri içeriyor.


Şimdi acaba kim haklı – değerli ağabeyim mi, bendeniz mi? Ne var ki önemli olan, bu değil bence… Burada parmak basmak istediğim asıl sorun, kökenlerine has nice kültürlerin eriyip yok olmasıdır. Örnek mi istersiniz? İstanbul ile Anadolu’nun bazı yörelerine yerleşik en eski Yahudi etnisite olan Grek/Bizans kökenli Romanyotlar, 1492 sonrası Sefaradlar ile yaptıkları karma evlilikler sonucu Rumca olan dillerininin yanı sıra kendilerine has kültürlerini yitirmişler, Sefarad toplumu içinde adeta “erimişlerdir”. Bugüne artakalan, salt Galimidi, (İ)stroti, Politi gibi soyadlarıdır. Daha çok İstanbul’da yaşamış olan Karay Yahudileri de benzer bir kadere uğramışlardır – ve tabii ki Aşkenazlar: Onlarda da geriye kalan (ve Türkçe yazılımına uyarlanmış) Vaynştayn (Weinstein idi), Frayman (Freimann) veya Rozental (Rosenthal) gibi soyadlar taşıyan kişilerin kalıtımsal kültürleri yok olmuş, aralarında Yiddiş’i bırakın, doğuştan Almanca bilen kalmamıştır!


Gelgelelim şimdi kuzeye ve batıya yönelmiş olan Sefaradlara. Günümüzde Anwerp’e olsun veya Amsterdam’a, Hamburg olsun veya Londra’ya yerleşmiş olan Sefaradlar, o kentlerdeki yerel Yahudiler arasında çoğunlukta bulunan Aşkenaz aileler tarafından “kuşatılmış” ve “eritilmişlerdir”. Rivayete göre New York’a varmış ilk Yahudileri oluşturan Sefaradlardan da bu kentte pek iz kalmamıştır!


Ya İsrael’deki durum?


2023 yılında 9 milyon kişiyi geçmiş, aralarında %74 oranında Yahudi, %21’i Müslüman ve %5 kadarı Hristiyan olan İsrael’in nüfus sayımlarında etnisite konusunda bir sınıflandırma yapılmıyor. Öte yandan, örnekleme yöntemleriyle yapılan gayrı resmi araştırmalarda Yahudi nüfusunun %45 kadarı Mizrahi, %32 oranı Aşkenaz, %12’si “Sovyet kökenli”, %3’ü Etiyopyalı ve %8 kadarı “diğer” olarak sınıflandırılıyor. Mizrahi (İbr.: “doğulu”) olarak anılan halk topluluğu, bilindiği gibi daha çok Müslüman nüfusunun hakim olduğu Ortadoğu ve Hazar Denizi dolaylarındaki ülkelerden İsrael’e göç etmiş, ana dilleri çoğunlukla Arapça olan kişilerden oluşuyor.


Peki, bu sınıflandırmada Sefaradlar nerede gizlidir? Mizrahiler’in arasında mı, yoksa “diğer”lerin içinde mi? Birkaç yıl önceki nüfus kayıtlarına bakıldığında, çoğunlukla Sefarad Yahudilerinin yaşadığı “köken ülke” olarak gösterilen Türkiye’den 75-100.000, Bulgaristan ve Yunanistandan gelmiş olanlar ise 45-50.000 kişi olarak belirleniyor. Tüm bu kayıtlardan çıkaracağımız bulgu, en çok 150.000, haydi 200.000 olarak kestireceğimiz İsrael’deki Sefarad toplumu, en cömert oranda ülkedeki Yahudi nüfusunun % 3 kadarı olmalı…


Bir adım daha ileriye gidecek olursak, sık sık gördüğümüz karma evlilikler sayesinde İsrael’deki Sefaradlar (Türkiye’deki durumun tersine) Aşkenaz ve Mizrahi halk topluluklarının içinde erimeyedoğru gidiyor – ve bunun neticesinde gelenekleri hemen olmasa da, Ladino dili ve Sefarad kültür öğeleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır!


İsrael’de birkaç yıl bulunduktan sonra gözüme çarpan bu denge değişimi karşısında, kendimi yakın hissettiğim Sefarad dostlarıma sık sık “kültürünüzü korumak ve yaşatmak için örgütlenmelisiniz” diyordum…


Bu çekinceye set çekmek üzere 2003 yılında öncelikle Judeo Espanyol (Ladino) dilini yaşatmak/sürdürmek için Bar Ilan Üniversitesi bünyesinde kurulmuş olan Salti Ladino Eğitim Enstitüsü, kısa bir süre önce büyük bir adım daha attı! Geçtiğimiz yıl Salti Vakfı’nda göreve başlamış olan değerli dostumuz Lina Filiba’nın da dahil olduğu ekip, anladığım kadarıyla bu girişimi şekillendirmek üzere çalışmalarını tamamlamak üzeredir…


İsrail üniversitelerinde türünün öncüsü olan bu program, Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamış ve (çok azalmış olmakla birlikte) halen yaşamakta olan Türk Yahudilerinin tarihiyle kültürünü, bu bağlamda zengin Sefarad mirasını resmi sertifikalı rehberlere tanıtmak üzere tasarlanmış. Bu konudaki dersler, Ladino dilinin ana hatlarıyla, Sefarad kültür dağarının edebiyatı, müziği, gelenekleri gibi temel etmenlerine odaklanacak, İsrael ve Türkiye’den tanınmış uzmanların konuk konferanslarını da içerecektir. Önümüzdeki Ekim ayında başlayacak olan bu kursu tamamlayanlara 2024 yaz aylarında on günlük uygulamalı bir Türkiye seyahati olanağı tanınacak ve ardından performansları doğrultusunda “Türkiye’de Sefarad Yahudiliği” konusunda bir sertifika verilecektir. Haftada bir gün İbranice ve İngilizce dillerinde sunulacak olan bu eğitim programına ilgi duyanlar, instituto.ladino@biu.ac.il adresinden veya 03-5317242 telefon numarasından daha geniş bilgi edinebilir…


Amaç ve umut, özellikle Sefarad kültürü ve geleneklerini İsrael’de de tanıtmak, keza olduğunca yaşatmak için yeni uzman kuşakların yetişmesidir – ve bu konuda emeği geçenlerin tümünü içtenlikle kutlamak gerekiyor!














Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page