Eve Dönüş
top of page

Eve Dönüş



Türkiye’de sevdiklerimle zaman geçirdikten sonra Israel’e, evime, döndüm. Her dönüş yaşamı gözden geçirmek için iyi bir fırsat olur. Buna bir de yedi gün karantina mecburiyeti eklenince sorgulamalar kaçınılmaz oldu. Yalnızlık ve sessizlik bir araya gelmişken bir cesaret kendinle yüzleşince yeni farkındalıklar yaşamamak mümkün mü?



Ülke, hatta ev bile değiştirmeyenlere bazen hayretle bazen de gıptayla bakarım. Doğup büyüdüğüm Türkiye dahil olmak üzere dört ülkede yaşamış biri olarak, bu konuyu zaten ara ara sorgularım. Kendinden kaçış mı? Getirileri neler? Göç deneyimlerinin her biri kendine özgü, özel ve değerli. Sebebi ne olursa olsun. Kimileri de bir yere yerleşemez.



“Bir de yalnızca “gitmek”eylemini sevenler vardır. Bu tipler bir yere yerleşip kök salarlarsa sararır sorar, kaybolur yiterler. Sık sık uzun yollara giden, dolayısıyla yabancılarla tanışma olanağı bulan insanların sadelik, mütevazilik, hoşgörü ve mizah duyguları gelişir. Bunlara ister göçebe veya çingene ruhlu, ister huzursuz veya gezgin ruhlu diyelim, sonuçta varlıkları reddedilemez derecede gerçek ve yol güdüleri yaşamak kadar güçlüdür. Galiba ben onlardan biriyim.” diyor yazar Buket Uzuner “Yolda” adlı kitabında.



Ayrıca, insan bir kere yola çıkınca öyle bir değişir ki, bir yerde kalmak zor gelebilir.


Gezgin insan köksüz müdür? Güvenilir değil midir? Kök kelimesinin anlamının insandan insana değiştiğini anlatan yazar Elif Şafak'a göre bir insan hem köklerine bağlı hem gezgin olabilir. Gezgin Yahudi entelektüeller özellikle Sovyetlerde ve Nazi Almanyasında köksüz, güvenilmez diye damgalandılar. Oysa, aydın olmak için gezgin de olmak gerekir ve bu köksüz olmak demek değildir. Elif Şafak bunu ters dönmüş, yani kökü göğe bakan ağaç metaforuyla anlatıyor. Güneşe, yağmura, özgürlüğe şiddetli istek duyan bir ağaç…



Sebebi ne olursa olsun göç etmek, kendini tanımak, gücünü anlamak için de bir vesile. Başka şeylerden kaçış olabilir ama kendinden asla. Evet, uzun yollara gidenlerin sadelik, mütevazilik, hoşgörü ve mizah duyguları gelişiyor. Bana göre; göçebe olmak yaşam boyu süren büyümek, gelişmek, dönüşmek, yenilenmek, hakikati anlamak, anlam aramak ve en önemlisi kendini tanımak için bir fırsat. Buket Uzuner’in dediği gibi, “bir insanın kendini aynada güzel ya da çirkin görmesinden çok daha önemlisi, orada kendisine rastlayıp rastlayamamasıdır.”

Ülke değiştirmeden yukarda saydıklarımı yapmak mümkün olabilir. Bunu yapabilenlere büyük saygım var. Göç etmek, yani çevreden uzaklaşmak bütün bunları kolaylaştırıyor. Gezgin olmanın bedeli olsa da, getirilerine değer mi? Bence değer. Kendimden yola çıkarak bu hassas ve geniş konunun bir kısmını iki sevdiğim yazarın görüşlerinin desteği ile ele aldım. Her konu gibi, bu konu da değişik görüşlere saygı duyarak tartışılabilir. Gidenlere, kalanlara selamlar olsun.



Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page