top of page

EBEVEYN OLMANIN DAYANILMAZ ZORLUĞU


Yirmibirinci yüzyılda ebeveyn olmanın dayanılmaz zorluğu:

Çocuğumuz bizim uzantımız/dır/mıdır?

Beni kim merak ediyorsa,

Onu seviyorum.

Derdimi kim dert ediniyorsa,

Kim gülmemi istiyorsa,

Kime sığındığımda canım

Yanmıyorsa onu seviyorum.

Frida Kahlo


Kabul edelim ki hiç birimiz annemiz veya babamız gibi sabırla çocuk yetiştiremiyoruz. Tabii, sözüm ebeveyn olmuş insanlara ama henüz ebeveyn olmayanların da faydalanabileceği bir yazı olacak bu. Sabırlı olamıyoruz çünkü sorunlar boyumuzu aşıyor. Günümüzde ebeveynlerin karşılaştığı en büyük sorunlardan bazıları iş ve aile yaşamını dengelemek, stresle başa çıkmak, dijital çağda çocuk yetiştirmek, kısıtlı bütçeyle bir haneyi yönetmek, çocuklara parayı öğretmek, ve çocukların internette güvende kalmasına yardımcı olmaktır diyebiliriz. Her ebeveynin rüyası da mutlu, başarılı, ayakları yere basan, bilgili ve hayatını kazanabilecek yetişkinler yetiştirmek değil midir? Hatta çoğunlukla bizim başaramadıklarımızı çocuklarımızdan beklemiyor muyuz? Neden? Çocuğumuz bizim aynamız ya da devamımız mıdır? İleride gurur duyacağımız evlatlarımız olsun, kim istemez?


Peki, bizi zorlayan ne?

Son zamanlarda meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmeler ve endüstriyel devrimler sonucu oluşan sosyal ve kültürel değişimler psikolojik ve sosyal sorunların büyük ölçüde artmasına yol açmıştır. Hangi çocuğun eline bir elektronik aygıt verilmiyor ta üç-dört yaşından itibaren? Özellikle son yıllarda iletişim teknolojisi alanındaki gelişmeler bu sorunları kritik boyutlara ulaştırmıştır. Evet, çocuğunuz sizi dinlemiyor, çünkü elindeki telefona bağımlı! Ya da lütfen cep telefonundan çocuğunuzu izlemeyi bırakın! Madem ki elinde bir cep telefonu var, o bir bireydir artık! Bırakınız istediğini yapsın. Size ne? Hiç kontrolsüzlükten aşırı kontrolcülüğe koskoca bir gri alan var. Ayarlamak size düşer.


Kesintisiz ilgi, aşırı olmayan koruma!

Hiç bir doktorun tedavisi bir annenin öpeyim de geçsin sözü kadar etkili değildir. Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, çocuğun gelişiminde anne ile ilişkinin önemine dikkat çekiyor, sağlam karakterli ve huzurlu çocuk yetiştirmenin formülünü, “Kesintisiz ilgi, aşırı olmayan koruma” şeklinde özetliyor.

Ebeveynler, ebeveyn olarak kararlarını etkileyen ebeveynlik ilişkisine benzersiz özellikler ve nitelikler getirir. Bir ebeveynin yaşı, cinsiyet kimliği, kişiliği, gelişim öyküsü, inançları, ebeveynlik ve çocuk gelişimi hakkındaki bilgileri ve zihinsel ve fiziksel sağlığı hepsi ebeveyn kimliğini etkileyecektir. Daha uyumlu, vicdanlı ve dışa dönük olan ebeveynler daha sıcaktır ve çocuklarına daha fazla yapı sağlar. Daha uyumlu, daha az kaygılı ve daha az olumsuz olan ebeveynler çocuklarının özerkliğini, endişeli ve daha az uyumlu olan ebeveynlere göre daha fazla destekler. Bu kişilik özelliklerine sahip olan ebeveynler, çocuklarına daha olumlu yanıt verebiliyor ve çocukları için daha tutarlı, yapılandırılmış bir ortam sağlayabiliyor gibi görünüyor.

Ebeveynlerin gelişim geçmişleri veya çocukken edindikleri deneyimler de ebeveynlik stratejilerini etkileyebilir. Ebeveynler ebeveynlik uygulamalarını kendi ebeveynlerinden öğrenebilirler. Kendi ebeveynleri tutarlı ve yaşa uygun disiplin ve sıcaklık sağlayan babaların kendi çocuklarına bu yapıcı ebeveynliği sağlama olasılıkları daha yüksektir. Olumsuz ebeveynlik ve etkisiz disiplin kalıpları da bir nesilden diğerine geçer. Kısacası, kendi anne babanızı seçemezsiniz ama nasıl bir anne baba olacağınızı seçme hakkınız vardır kanımca. Taklit etmeyin, ayıklayın! Kendi anne babanızın hangi olumlu huyları sizi etkilemiş ise, onları seçin. Unutmayın ki çocuk söylediklerinizden çok, gördüklerinden etkilenir. Çocuğunuzun kitap okumasını istiyorsanız (kim istemez?) siz bol bol kitap okuyun: hatta evinizde kocaman bir kitaplık olsun! Çocuğunuzun daha çok ders çalışmasını istiyorsanız, her gün, ‘Hadi yavrum otur da dersini yap,’ demek yerine, işi yerinizden eve iş getirin ki size çalışırken görsün! Alışverişe birlikte çıktığınızda ‘Bak ne güzel bir palto ama bizim için çok pahalı, daha ucuz bir şey bakalım,’ gibi yorumlarda bulunmak ona paranın değerini öğretecektir.


Çocuğunuzun ufkunu genişletin ki sorgulamayı öğrensin!

Ona kitap okuyun örneğin, masal anlatın, dünyanın farklı yerlerinde farklı yaşam biçimleri olduğunu sizden öğrensin, kendi anılarınızı anlatmaktan çekinmeyin, daha öz güvenli bir birey olacaktır. ‘Ayıp’, ‘Elalem ne der?’ ‘Bak komşunun oğlu…üniversitesini kazanmış,’ gibi sözcükleri unutun! Özgüvenli bir birey olmasını istiyorsanız, sakın onu başkaları ile kıyaslamayın. Bırakın soru sorsun. En tuhaf sorularını bile hiç yadırgamadan cevaplayın. Akıllı çocuk sorgular!


Çocuklara İyi Hikaye Anlatmak

Hepimiz bir zamanlar anne-babalarımızdan, büyükanne-büyükbabalarımızdan, teyze ve amcalarımızdan hikayeler dinledik. Çocukluğumuzda dinlediğimiz bu hikayeler ile büyüdük. Bazen güçlü, bazen ahlaki temele dayanan bazen ise sadece komik olan bu hikayeler hayatımızın bir döneminde belki de en çok keyif aldığımız zamanlardı. Bugün sizler ebeveyn olarak, çocuklarınızla ne kadar verimli vakit geçiriyorsunuz? Onlara nasıl hikayeler anlatıyorsunuz?


Çocuklara Hikaye Anlatmanın Faydaları

Çocuklar hikayeleri sever, bu sevgi içten gelen bir durumdur. Günün herhangi bir saatinde, herhangi bir durumu iyiye çevirme gücü vardır hikayelerin. Örneğin havanın soğuk olduğu bir gün çocuğunuz dışarı çıkmakta ısrarcı çünkü evde canı sıkılıyor, ona bir hikaye anlatarak bu durumun üstesinden gelebilirsiniz. Veya çocuğunuzu bir öfke nöbeti sırasında sakinleştirmek ister misiniz? Bir hikaye anlatarak bu durumun üstesinden gelebilirsiniz. Ne yazık ki bugün, hikaye anlatımı yavaş yavaş modası geçmiş oluyor çünkü ebeveynler çocuklarına onlarla birlikte sihirli evrenlere kaçmak yerine, kıpırdanmamaları için ellerine bir alet vermeyi tercih ediyor. Ancak bu durum aslında büyük bir sorun. Hikayeler olmadan çocuklar birçok gelişimsel dönüm noktasını kaçırır.


Her dönemin ayrı bir güzelliği vardır: Kaçırmayınız!

İlk çocuğunuz ilk kez kucağınıza verildiğinde büyük olasılıkla paniklersiniz. Hele hele avaz avaz ağlarsa! Ama aradan bir ay geçtiğinde kırk yıllık ebeveyn gibi olgunlaşmışsınızdır artık. Çocuğunuzun gelişimindeki her evre kıymetlidir. Kıymetini bilin ve korkmayın! Onu seviniz ve sımsıcak kucaklayınız.







Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page