Dünya Kamuoyunun Anti-İsrail Tutumu Değişir mi?
- Ralf ARDİTTİ

- 2 gün önce
- 3 dakikada okunur

Gazze’de taş üstünde taş kalmaması ve oradaki Filistin halkının perişan yaşamı Türkiye ve diğer bazı Müslüman ülkelerde olduğu gibi Batı kamuoyunun önemli bir kesiminde de büyük tepkiye ve İsrail karşıtlığına yol açmıştır. Meselenin çok boyutlu ve tarihsel nedenlerine eğilmektense, sosyal ve geleneksel medya izleyicileri şiddet videolarının etkisinde kalarak İsrail’i cezalandırmak adına birçok adım attılar.
Bunlara en iyi örnek Mamdani’nin New York kenti (eyaleti değil) belediye başkanı seçilmesidir. Genç ve hitabeti güçlü adayın seçiminde,
rakiplerinin zayıflığı kadar, New York halkının göçmenlere olumlu bakışı, gelirlerinin yaşam ihtiyaçlarına yetmemesi ve yüksek eğitim kurumları öğrencilerinin Gazze infiali de rol oynamıştır.
İsrail ile birçok ortak medeniyet yaklaşımı olan ülkelerin son bir yılda aldıkları kararlar Yahudi Devletinin uluslararası itibarını sarsmıştır. Fransa, İngiltere, Kanada ve Avustralya’nın Filistin Devletini tanımalarına, İspanya’nın savunma gereçleri kontratlarını iptal etmesine, Türkiye’nin her türden ticaret ve hava ulaşım imkanlarını sıfıra indirmesine ve Norveç egemen fonunun İsrail banka hisselerinden tamamen çekilmesine kadar gelen haberler birçok Yahudi’yi kötümserliğe sevk ettiği gibi, bu satırların bazı okurlarını da sevindirdiği gelen mesajlardan belli.
Gazze’de ateşkes ile Batı toplumlarının heyecanı biraz yatışmış görülse de İsrail’in kendi savunmasında atak ve inovatif stratejileri, özellikle Hizbullah ve İran cephelerinden çıkarımlar geniş topluluklar tarafından henüz tam değerlendirilmiyor. Batı Avrupa’da İsrail’e antipati ile, pasifizm, fosil yakıt karşıtlığı ve kendi topraklarının savunmasına çekimser kalan toplumsal akımlar adeta birleşmiştir. Bunun en esaslı örneği İsveç’ten yetişen Greta Thunberg ve kıta çapında takipçileridir.
Bu akımın önünde iki engel yükselmektedir: Ukrayna’da Rusya’nın kazanma olasılığının Avrupa’ya yansımaları ve Trump’ın başkanlığının jeopolitik boyutları.
Putin’in Harkov (Kharkiv) ve Kiev’i ele geçirme sevdası Avrupalıların korkulu rüyasıdır. Tehdidin farkında olan Almanya hükümetinin ve genellikle Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinin savunma sanayilerini güçlendirme projeleri, fazlasıyla barışçıl ve silah şirketlerini dışlayan yaklaşımın sonunu getiriyor.
Dünyanın en zengin varlık fonu olan Norveç’in Global Hükümet Fonu geçtiğimiz hafta “etik kurallarını” yeniden yazma gereğini duydu. Nükleer enerji ve top-tüfek üreticilerine yatırım yapmama ilkesinin, Norveç’in Nato üyeliği ve Rusya ile birgün çatışma olasılığı ile çelişkisi ortada. Silah satın aldıkları şirketlerin hisselerini yıllardır boykot etmelerinin anlamsız olduğu anlaşıldı.
Ayni zihniyetle İsrail borsasından ayrılmaları, hatta Caterpillar hisselerini (İsrail ordusunun kullanması nedeniyle) satmaları dahi yeniden tartışmaya açıldı. Bu karara çok sert tepki veren ve Amerikan şirketlerini hararetle koruyan Trump ile ters düşmeye değer mi?
Dünyanın en önemli medya kuruluşlarından BBC’in içinde bulunduğu ortam da genelde Amerika ve İsrail’e karşı tutumların gözden geçirilmesini gerektiriyor. Trump’ın 6 Ocak 2021’de Kongre’ye yürümeye hazırlanan kalabalığa hitaben yaptığı iki ayrı konuşmayı kurgulayıp başka sonuçlar çıkarmaya çalışan BBC’yi dava etmeye niyetli ABD yönetimi. Arada BBC’in özür dilemesine ve iki baş sorumlunun istifalarına rağmen Trump’ın kızgınlığı azalmış değil.
Trump bu davayı kazanamaz fakat BBC’nin itibarını zedeler. Aslında Amerikalıların esas amaçları belki de İngiliz medya kuruluşunun iki yıl boyunca İsrail’i asılsız iddialarla suçlamalarına tepki göstermektir.
Beş ay kadar önce kaleme aldığım “İsrail Parya Olabilir mi?” yazıma cevaben “zaten parya” diyen okurlarımın sevinçleri erkene benziyor. Bir yanda henüz başarısı kanıtlanmamış Mamdani ve birçok kurumun İsrail boykotu varken, öte yanda şu gelişmeleri da göz ardı etmeyelim:
1) Yeruşalayim’e sempati ile sarılan Arjantin Cumhurbaşkanı Javier Milei kısmi parlamento seçimlerinde büyük zafer kazandı. Güney Amerika’nın bir diğer ülkesi, Bolivya’nın 2009’da İsrail ile ilişkileri dondurmasının aksine yakınlarda seçilen cumhurbaşkanı Rodrigo Paz yeniden tanımaya hazırlanıyor.
2) Kazakistan’ın İbrahim Mutabaklarını imzalama kararına Asya’da başka ülkelerin de katılması bekleniyor.
3) Afrika’da uzun zamandır ilk kez bir başkent, Zambia’da Lusaka, bir İsrail cumhurbaşkanını ağırladı. Görüşmeler sonucunda İsrail’in tarım teknolojilerinin transferi öngörülüyor.
4) Yatırım ve finans alanında da gelişmeler İsrail açısından heyecan verici: Tel Aviv borsası yılbaşından bu yana %100’den fazla yükseldi, Şekel/USD kuru da tarihin en yüksek düzeyine yakınlaştı.
Gazze’nin bıraktığı nefret dalgasının kısa bir sürede azalması veya değişmesi beklenmiyor fakat olumlu ve olumsuz hareketler birlikte ilerleyecektir. Önümüzdeki aylar ve yıllarda dünyanın İsrail ilişkileri itibariyle, diaspora Yahudilerinin sıkıntıları da sevinçleri de karmaşıktır. Bazı ülke ve kurumların uzaklaşma ve boykot çağrıları kadar başkalarının yakınlaşma, öğrenme, yatırım yapma ve davet mesajları umut ifade ediyor.
Ralf ARDİTTİ
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?






Yorumlar