Bu zor günlerde iki gerçek, güzel hikaye
top of page

Bu zor günlerde iki gerçek, güzel hikaye




Birincisi Taylandlı tarım işçilerine ait.

Bobi Sorapot 7 Ekim ve öncesinde Nahal Oz Kibutsunda çalışan Taylandlı bir tarım işçisi. 7 Ekimdeki saldırıda kibutsta olmasına rağmen katliamdan kurtulan şanslı kişilerden. Aynı zamanda orada çalışan tarım işçilerinin şefi.

Tüm bu işçiler olay sonrası Tayland elçiliğinin önerisiyle yurtlarına geri dönmüşler.

İki buçuk ay evde oturduktan sonra, Bobi ve birkaç arkadaşı, kendi paralarıyla uçak biletlerini alıp  Nahal Oz’a dönmüşler ve tekrar tarlalarda çalışmaya başlamışlar.

Öte yanda kibuts sakinleri can emniyeti henüz sağlanamadığından kuzeyde Mişmar Haemek kibutsunda misafir ediliyorlar; dolayısıyla Nahal Oz’da şu anda Taylandlılar ve askerler var sadece.

Kibutsnikler Taylandlıları görünce gözyaşları içersinde kucaklaşmışlar; onları Tayland milli yemekleriyle şımartmışlar. Taylandlıların kibutsta ikamet ettikleri yerler elden geçirilmiş ve tekrar oturulunabilecek hale getirilmiş. Odaları Gazzede Şacaiyeye oldukça yakın ama hepsinin kendi güvenli odaları mevcut.

Bobi onlarla röportaj yapan gazeteciye Gazzelileri anlayamadığını söylemiş.

‘’Niye bizi öldürmeye geldiler ki? Onlar bizim arkadaşımızdı; beraber çalışır, beraber aynı yemeği paylaşırdık. Bu şartlarda Gazze’deki eski evlerine dönmeye hakları yok artık.’’

Taylandlı tarım işçilerinin çalıştıkları topraklara bağlılıkları, yaşamlarını paylaştıkları kibutsniklere sevgileri ve risk alma cesaretleri övgüye değer.

Öte yanda anlaşılan burdaki çalışma şartları onlar için ülkelerinkinden çok daha cazip. Yoksa bilmiyorum sadece duygular bu kararı almalarına yeterli olur muydu?

Nahal Oz kibutsu 14 kayıp vermiş katliamda. Rehinelerden üç tanesi de geri alınabilmiş.

 

İkinci öykümüzü İsrael’i apartheid ülkesi olmakla suçlayanlara ithaf ediyorum.

Öykü kahramanımız İsrael hava kuvvetlerinde görevli bir Arap asıllı kadın subay!

Güvenlik nedenleriyle hanım kahramanımızın adı gazetede B olarak geçiyor.

(Güvenlik derken kendisini duruma sıcak bakmayan Araplardan korumak için!)

İsrael hava kuvvetlerinde yüzbaşı rütbesiyle görev alıyor. Uçak ve helikopter makinisti.

Helikopterlerimiz havalanıp Gazze’den yaralı askerlerimizi hastanelerimize getirmek için  -veya başka nedenlerle- düşman hava sahalarına girdiklerinde havada yüzbaşı B de var.

İsrael’de bu rütbe ve göreve getirilmiş ilk Arap asıllı kadın subay. Çok uzun ihtisas ve sınavlardan üstün başarıyla geçerek bu amacına ulaşmış.

Çok yakın akrabalarından başka bu görevini bilen kimse yok kasabasında. Kasabasına kesinlikle askeri üniformayla giremiyor. İsrael buna izin  vermediği için değil tabii. Kendi kasabalılarından korkuyor. Kasaba halkı Müslüman ve Hristyan Araplardan oluşuyor. B Hristyan Arap.

‘’Peki, senin hemşerilerin İsrael hava kuvvetlerinin bir mensubu olduğunu bilirlerse ne olur?’’ diye safça soruyor röportajı yapan muhabir. B’nin cevabı net ve kesin: Ben ve ailem olmayız o zaman!

Dikkat ederseniz bu olay İsrael’de tersine bir apartheid olduğunu gösteriyor. Yani Arap asıllı bir kadının yüksek bir askeri mevkiye getirilmesini kabul etmeyen İsraelli Yahudi değil, tam tersine İsraelli Arap!!

Askeri helikopterlerde pilot uçuşun teknik kısmından, uçuşundan sorumlu.

Kabin görevlisi ise, (ki B bu  sınıfa giriyor) kabindeki herşeyden, teknik arızalardan, yaralılardan, iniş ve kalkış izinlerinden sorumlu.

B görevinde büyük  bir tatmin duygusu yaşıyor. Ne yazık ki bunun için yüksek bir bedel ödemek zorunda. Saklanmak, gizlenmek ve eski arkadaşlarıyla  -durumu farketmesinler diye- ilişiğini kesmek.

B korkusuz.

Savaşta olduğumuzu ve helikopterlerin savaşta düşürüldüğünü bilmiyor değilim diyor, ama havadayken görevime odaklıyım ve eğer o anki görevimiz yaralı askerlerimizi kurtarmak ise kafamda bunun dışında bir düşünce dolaşamaz diyor.

B kendisini Arapça konuşan İsraelli bir Hristyan olarak tanımlıyor.

Keşke B’lerimiz ve kendilerini Arapça konuşan İsraelli Müslüman olarak tanımlayacak vatandaşlarımız çoğalsa, yüzbinlere ulaşsa..................

 

 

Not: Bu hafta İsraele kin kusan ve antisemitizmin doruğunu yaşatan Brezilya Devlet Başkanı Lula’dan  veya  İsrael topraklarından 7 Ekim katliamı sonrası ceset çalıp fidye amacıyla bunları örgüt minibüsüyle Gazze’ye kaçıran tarafsız (!) Birleşmiş Milletler UNRWA örgütü çalışanlarından da  söz açabilirdim ama bırakın, kalsın bu seferlik.

Kaynaklar: Yediot Ahronot gazetesi ve İsrael televizyonu




Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page