top of page

Birileri beni kolluyor…



(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)


15 gün kadar önceydi… Sabah henüz kahvaltımı ediyordum ki, telefonum çaldı. Yumuşak ve dostane bir kadın sesi Sosyal Eşitlik Bakanlığı (Misrad LeŞivyon Hevrati) görevlisi olduğunu, müsaitsem birkaç sorusuna yanıt vermemi rica etti. Ve başladık sohbete…


Bu yazımın girişini okuduğunuzda size oldukça kişisel gelebilir. Fakat okumaya devam ettikçe, amacımın kendimden bahsetmek olmadığını anlayacaksınız sevgili okurlar.


Sosyal Eşitlik Bakanlığı görevlisinin telefonu tam da doğum günüm sabahında geldi. Oldukça müşfik bir ses tonuyla konuşan hanımın bana yönelttiği soruları aklımda kaldığı kadarıyla aktarıyorum.

-Nelly sağlığın nasıl?

-Baruh Aşem çok iyi. Bir şikâyetim yok.

-Son zamanlarda yalnızlık hissettin, karamsar oldun mu?

- Yok, çok şükür… Hiç yalnız değilim. Birbirimize çok bağlı bir ailem var.

-Arada bir aramamızı, hatırını sormamızı ister misin?

-Siz istiyorsanız olabilir.

-Telefon dışında, başka bir teknolojik ürün kullanıyor musun?

-Elbette… Bilgisayar kullanıyorum, akıllı televizyon kullanıyorum…

-Bedava düzenlediğimiz spor kurslarına katılmak ister misin?

-Teşekkürler ama gerek yok. Spor salonunda düzenli olarak sporumu yapıyorum.

-Ne yapmaktan hoşlanırsın? Gezi, spor, kitap okuma…-Kitap sürekli okurum. Corona sonrası tiyatrolar da açıldı çok şükür. Birkaç oyuna biletlerimizi ayırttık bile.

-Bakanlığımızın belli bir yaş üstündekiler için bedava düzenlediği rehberli gezilerin haberini versek katılır mısın?


Böylesine devam eden bir sohbet sonrasında, müşfik ve yardımcı olmaya can atan Sosyal Eşitlik Bakanlığı görevlisi hanım, gezilerden beni haberdar etmek üzere e-posta adresimi aldı. Sohbetimiz bana sağlıklı günler dilekleri ile sona erdi.


Aslında Sosyal Eşitlik Bakanlığının geçmişi çok eskilere dayanmıyor. Birçoğunuz anımsayacaktır, 2006 yılıydı… Belli bir yaşın üstünde, siyasetten fazla anlamayan emekli kişiler “emeklilerin haklarını ancak emekliler düşünür” iddiası ile bir araya geldiler, bir güç oluşturdular. Babacan mı babacan, sevimli mi sevimli Rafi Eitan başkanlığında kurdukları GİL (Gimlaey İsrael LaKnesset) / İsrael Emeklileri Knesset’e) partisinin seçimlerde yedi sandalye çıkarması çok önemli bir başarı oldu… Bu bir ilk adımdı. Böylelikle emekli ve yaşlıların yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ciddi olarak gündeme gelmiş oldu, bu yönde adımlar atıldı.


Ertesi yıl, yani 2007’de birçok isim değişikliğinin ardından Sosyal Eşitlik Bakanlığı adı altında yeni bir bakanlık oluşturuldu. Bakanlığın amacı İsrael’deki yaşlı kesimin yaşam standardını yükseltmek, azınlıklar, farklı kesimler arasında eşitliği sağlamak, ülkedeki genç kesimle yaşlı kesim arasında ilişki kurmak, Holokost kurtulanlarının yaşam düzeylerini arttırmak üzere çalışmak, kadınların toplum içindeki konumunu yükseltmek, Arap kesimin ekonomik kalkınmasına destek olmak.


Sosyal Eşitlik Bakanlığının hedeflerine ne derece ulaştığını, İhtiyaçlara ne denli cevap verebildiğini bilemiyorum. Ama böylesine aranmak ne kadar hoş, değil mi? Hele hele ihtiyaç duyan, yalnızlık çeken bir yaşlı için… Yaşlısına sahip çıkmak Yahudiliğin en güzel temel öğretileri arasında değil midir?


Sosyal Eşitlik Bakanlığı görevlisinin aramasından tam iki gün sonra, bir telefon daha geldi. Bu kez arayan yaşadığım Tel Aviv kenti belediyesi görevlisi bir hanımdı. O da oldukça müşfik bir tonda, Corona dönemini geride bıraktığımız, normal yaşama döndüğümüz bu günlerde hatırımı sordu, fiziksel ve tinsel sağlığımın yerinde olduğundan emin oldu. Tabii ki ona da sağlıklı olduğumu, hiçbir ihtiyacım olmadığını söyleyerek teşekkür ettim.


“Demek ki herhangi bir ihtiyacım olsaymış, birileri yardıma hazırmış” diye düşündüm… “Birileri beni kolluyor…” hissi çok gerçekçi olmasa da, insana iyi geliyor…

Sevgiyle kalın…


Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page