Bir Taksi Şoförünün Düşündürdükleri
- TÜRKİYELİLER BİRLİĞİ התאחדות יוצאי תורכיה
- 21 dakika önce
- 3 dakikada okunur

Selanik dönüşü hava alanından eve giderken bindiğimiz taksinin şoförü konuşkan biriydi. Yol boyunca susmadı. Bu hafta, güzel de konuşan bu şoförümüzün ilginç bir önerisi üzerine sizinle düşünebileceklerimizi paylaşmak istedim.
Öneri -tabii ki şu anda tamamen ütopik- şu:
Ülkeyi içinde bulunduğu olumsuz durumdan kurtarmak için Başbakan Netanyahu’ya tüm davalarından muaf tutacağımızı / beraat ettireceğimizi, bu dönemin sonuna kadar başbakan olarak devam edeceğini garanti edeceğimizi ve dönem sonunda kendisini ülkenin yeni cumhurbaşkanı olarak seçeceğimizi önerelim.
Bu ütopik öneri gerçekleşebilseydi eğer, neler olabilirdi? Düşünelim birlikte.
Bu hükümetin aşırı sağcı kanadı, (Ben Gvir ve Smotriç) yerlerini merkez partilere brakırdı. (Gantz, Lapid ve Liberman gibi)
Yeni bakanlar kaynak dağılımını sektörel amaçlara göre değil de, ülkenin gereksinimlerine göre yaparlardı.
Yapılacak yeni seçimlerde Knesete yeni, iskemlesever değil de yurtsever genç yüzler getirilirdi.
20 – 30 yıl sonra ülkenin geleceği için büyük tehlike teşkil edecek aşırı dindarlara şimdiye kadar verilen tavizler gözden geçirilir, ülke savunmasına ve ekonomisine her yurttaşla eşit derecede katkıda bulunmalarını sağlayacak tedbirler alınabilirdi.
ABD, F.Ö.Y. ve körfez ülkelerinin de katkıda bulunacağı bir antlaşmayla Hamas etkisiz ve silahsız bir hale getirilir, rehinelerimizin tümü vatan topraklarına kavuşturulurdu.
Silahlı Hamas terör örgütünden nisbeten arındırılmış Gazze’de yönetim, - yine körfez ülkelerinin ve F.Ö. Yönetiminin de kabul edeceği- Filistinli teknokrat ağırlıklı bir hükümete devredilirdi, tabii İsrael’in güvenlik
gereksinimlerini de kapsayacak bir şekilde.
(İsrael’in Gazzede yerleşimler kurması bence ülkenin sadece aleyhine işler.)
Böylece Gazzeye barış gelir miydi?
Hayır, gelmezdi.
Gazze’ye ve Ortadoğu’ya barış Filistinli çocuklar barış için eğitilmediği sürece gelemez, gelmiyecek. (Şimdilik hala KİN, (Kin, İntikam, Nefret) ile beslenip, eğitiliyorlar.
Ama, böylece,
Rehinelerimiz geri alınır,
Gazzede kan durur, gerek askerlerimiz, gerekse, -tamamen Hamas’ın suçu olsa da- sivil Gazzeliler daha fazla kayıp vermezdi. Ayrıca ihtiyat askerlerimizin (Miluimler) omuzlarına 19 aydır bindirilen inanılmaz yük sona erdirilirdi.
Tarihindeki en ağır ekonomik yükle karşılaşmış ülkenin bu bağlamda daha fazla kan kaybetmesi sona ererdi.
Antisemitizmle ve Wokeism ‘le yoğrulmuş entel (!) Batı, İsrael’e nefret kusmayı bir nebze azaltırdı. İsrael’in dünya kamuoyundaki prestij kaybı durdurulurdu...
Çok önemli: Ülkedeki kutuplaşma havası en nihayet sona erdirilir veya en azından inişe geçirilirdi.
Ve yine çok önemli:
Trump ve Ortadoğu seyahati faktörü:
Trump İsraele destek çıkan bir ABD lideri. Özellikle ilk dört senelik döneminde bunu ispatladı.
Ne var ki o, ABD’nin başkanı, İsrael’in değil.
Öncelikler sırası: Önce kendi, sonra ABD, sonra da diğerleri.
Bir diğer özelliği tutarsızlığı ve ne yapacağını kimsenin öngörememesi.
Son Ortadoğu İŞ seyahatinde bunları yaşadık.
İsrael’e uğramamakla şu anki hükümete bir mesaj verdi.
Suudi Arabistan ve Katar’la, biraz da BAE ile, yaptığı astronomik ticari antlaşmalar sayesinde önce kendisi ve çevresi, daha sonra da ABD çok büyük yatırmlar elde edecek. İbrahim Antlaşmalarının genişletilmesi konusunda Suudi Arabistan, Katar ve Suriyeye -çok ılımlı- bir baskıyı başlattı.
İsrael şimdiki mevcut hükümetiyle bu treni yakalayamazdı.
Ancak şoförümüzün rüyası gerçekleşebilse eğer, İsrael belki de kurulacak yeni hükümetiyle son anda hareket halindeki trene atlayabilir.
İbrahim Antlaşmalarına yukardaki üç ülke de katılırsa ne olur?
Genelde Oratdoğu’nun çehresi gerçekten çok değişmiş olur.
Özelde ise İsrael’in İran sorununda yeni bir çığır başlar.
O da şu:
Trump’ın İran’a silahlı saldırma olasılığı şimdilik düşük görünüyor. Trump Nobel Barış Ödülü istiyor. İran’la anlaşmak istiyor.
İran yapacağı müzakereler ve antlaşmayla ABD’yi -tabiri caiz görün- haydi haydi uyutur.
Ve henüz sahip değilse eğer, eninde sonunda nükleer silahına kavuşur.
İsrael tek başına İranın buna erişmesine engel olabilecek gibi durmuyor.
Dolayısıyla, tam bir çözüm olamasa da, Ortadoğu’da genişletilmiş Ibrahim Antlaşmalarının bir parçası olmak, İsrael için, İran’a karşı bir güvenlik artısı olur gibi.
Ayrıca genişletilmiş İbrahim Antlaşmalarının ülke ekonomisine katkısının hayalini kurmak dahi çok güzel.
Sanırım şoförümüzün önerisinden yola çıkarak çizdiğimiz bu muhtemel senaryo İsrael’de iki fanatik uç dışında, (yani Netanyahuya tapanlar ile, ülkedeki her olumsuzluktan Bibi’yi sorumlu tutanlar haricinde) ciddi bir çoğunluk tarafından onay görecektir.
Bu rüya gerçekleşebilir mi?
‘’İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar’’ demiş ünlü şairimiz.
Bondi CHAKIM
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.
Comments